Bir şeyler

58 5 18
                                    

Dişlerimi sıkarak karşımda hâlâ konuşan ikiliye bakıyordum. Biraz önce bana bakarak gülmelerini de unutmamışdım. Ama Sinem hanım hâlâ yanıma gelmediyi için de soramamışdım neden güldüklerini. Parti benim için fazlasıyla eylencesizdi. Ara-sıra Cihan da yanıma gelmese sıkıntıdan patlayacakdım. Bayağı bir süre yalnız takıldıkdan sonra nihayet Sinem yanıma gelmişdi.

"Nihayet." Dedim.

"Noldu ki?" Dedi Sinem de gülümsüyerek. Bunların amacı beni delirtmek falan mı acaba?

"Ne demek noldu? Ya resmen beni terk etdiniz. Ne Rüzgarmış arkadaş."

"Ay kıskandın mı sen?" Dedi gülümsemesi kahkahaya çevrilirken.

"Ne saçmalıyorsun Sinem? Neyse onu bırak da sen bana biraz önce bana bakarak neye güldüyünüzü anlat." Dedim öfkeli bakışlar eşliyinde.

"Ne zaman?" Dedi anlamamazlikdan gelerek.

"Sinem?"

"Ayy kızım ne olacak işte? Senin sakarlıklarından, eski anılardan falan işte."

"Ha bu yani?" Dedim inanmayarak.

"Evet başka ne ola bilir ki?" Dedi gözlerini benden kaçırarak.

"Bilmem artık."

Kesin başka bir şey konuşmuşlardı. Sinemi tanıyordum. Bir konuyla ilgili yalan söylüyorsa gözlerini kaçırırdı. Ve öyle de olmuşdu. Tabi bununla yanaşı fazlasıyla da inatçıydı. Yani bu konu da üstelesem bile bana hiç bir şey anlatmazdı istemediyi sürece. Yani ya Sinemin insafına kalmışdım. Ya da Rüzgardan öyrenecekdim ki bu da nerdeyse imkansızın ta kendisiydi. Ama yine de şansımı deneyecekdim. Aksi takdirde merakdan delirirdim.

Nihayet parti bitmiş biz de evlerimizin yolunu tutmuşduk. Bizi evlerimize Cihan bırakmışdı. Eve girdiyim gibi kendimi yatağıma atmışdım. Fazlasıyla yorgundum ve uykuya ihtiyacım vardı. Zaten fazla zaman geçmeden de uykuya dalmışdım.

Sabah kalkdığımda üzerimde hâlâ dün gece giydiyim elbise vardı. Hiç vakit kayb etmeden hemen yatağımdan kalkdım. Kısa bir duşun ardından iş gitmek için hazırlanmaya başladım. Saçım ve makyajım bitdiyinde hazırdım. Kahvaltı etmek istemesem de annemin zoruyla bir şeyler atışdırdım. Sonra da aceleyle evden çıkdım.

Şirkete geldiyimde Rüzgarın daha gelmemiş olmasıyla biraz rahatladım. Odama geçib yarım bıraktığım işlerle uğraştım. Zaten az sonra da Rüzgar pat diye odama dalmış hemen odama deyib çıkmışdı. Klassik Rüzgardı işte. Sakin olmaya çalışıb odasına gitdim. Sonuçda ondan öyrenmem gereken bir şey vardı. Kapıyı çalıb içeriye girdim ve proqramını okudum.

"Tamam çıka bilirsin." Dedi bana bakmadan.

"Ee aslında ben size bir şey soracakdım." Diyerek gözlerimi yere dikdim.

"Sor."

O kadar soğuk bir sesle söylemişdi ki bir an kararımdan vaz geçmedim değil. Ama ne olur olsun söyleyecekdim.

"Şey ee dün partide Sinemle ne konuşuyordunuz?"

"Bu seni neden ilgilendiriyor?"

"Merak diyelim." Dedim tatlı olmaya çalışarak.

"O zaman Sineme sor." Dedi gülerek.

"Sorduk herhalde." Dişlerimi sıkarak söylemişdim.

"Mühtemelen anlatmadı. Sen de bana sormaya karar verdin. Ama unutduğun bir şey varmış. Benden ne konuştuğumuzla ilgili hiç bir şey öyrenemezsin."

"Neden ki?"

"Çünki ben istemiyorum."

"Bir daha düşünseydiniz?"

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin