İyi ki

55 6 14
                                    

Hayat ne garibdir değil mi? Biz pilanlar yaparız hayatımızla ilgili. Hayaller kurarız. Oysa hayat karşına öyle şeyler çıkarır ki tepetaklak olursun. Mesala aşk gibi. Aşık olursun ama vazgeçersin. Aşkından, duygularından, kendinden. Mantığını dinlersin, gururunu yok sayamazsın ve vazgeçersin her şeyden. Üzülürsün, üzülürsünüz, mahv olursunuz. Ve sonra tam kaderine razı gelmişken hayat sana bir mucize sunar.

Bu mucize ne yazık ki her kese sunulmaz. Şimdi bir karar vermek zorundasın. Ya yine aptalca gururunu ve mantığını dinleyib hayatını mahv edeceksin ya da sana sunulan bu mucizeyi deyerlendireceksin. Karar senin deyiyor hayat. Ben bunu yaşamış biri olarak hayatın bana sunduğu mucizeyi deyerlendirmeyi tercih etdim. Ve şu an çok mutluyum. Çünki hayatımın hiç bir evresinde keşke demiyeceğim.

Şimdi çok mutluydum. Sanki tüm bu yaşananlar çok kısa bir zaman diliminde olmuşdu. Aslında ne kadar da çok yol kat etmişdik. Geçib giden bu zamanda hatalarımızdan ders çıkarmışdık. Gerçi hataları ben yapmışdım. Yani ders çıkarması gereken biri varsa o da bendim. Ve bunu başarmışdım da.

Yüzümde gülümseme düşüncelere dalmışdım yine. Elimi telefonuma uzatınca aklıma dün geceki mesaj geldi. Gözlerimi kocaman açarak yatağımdan fırladım. Rüzgar beni erkenden evden alıcakdı. Bense hâlâ hazır değildim. Kızlar mışıl mışıl uyurken ben acaleyle banyoya girdim.

Kısadan da öte bir duş alıb hemen çıkmışdım banyodan. Saçlarımı kurutub maşa yardımıyla hareketlendirdim. Ardından hafif bir makyaj yapdım. Dolabımın önüne geçdiyimde ne giyeceyim konusunda kararsızdım. Aslında kızları uyandırıb onlardan fikir almak vardı şmdi ama onlara kıyamazdım. Bu yüzden de kendim bir karar vererek mavi bir etek üzerine de beyaz bir gömlek giymişdim. Hazırlığım bitmek üzereyken telefonumun mesaj sesu yankılandı odamda.

Mesaj tam da beklediyim gibi Rüzgardandı. Beni beklediyini söylüyordu. Çantamı da alarak evden çıkmışdım. Arabaya bindiğimde yüzümde heyecan karışık bir gülümseme vardı.

"Günaydın." Dedim utanır bir ifadeyle.

"Günaydın. Ee nasılsın?"

"İyi sen?"

"Bekletmeseydin daha iyi olucakdım ama yine de fena sayılmam." Dedi kahkasını bastırmaya çalışarak.

"Laf sokmasan olmaz deyil mi? Ayrıca uyuya kalmışsam nolmuş? Her kesin başına gele bilir." Dedim üste çıkmaya çalışarak.

"Ben de bu yüzden az önce mesaj atdım. Uyuya kalacağını biliyordum." Dedi ukalaca.

"Ukalasın Rüzgar ukala."

"Seni seviyorum çünki." Dedi ve göz kırpdı.

Ve ben susdum. Susdurmuşdu beni Rüzgar. Söyleyecek başka bir şey yokdu. Aslında söyleyecek çok şey vardı ama ben susmayı tercih etmişdim. Neden ben de normal kızlar gibi ben de seni seviyorum diyemiyordum ki? Sonuçda bir kere bunu yapmışdım. Yine yapa bilirdim değil mi? Ama işte ben böyleydim. Rüzgar da beni tanıdığından konuyu deyişdirmişdi. Ben bu adamı bu yüzden çok seviyordum.

"E hadi gidelim artık. Çok acıkdım ben." Dedi ve gülümsedi.

"Nereye gidiyoruz?"

"Gidince görürsün."

"Söylersen nolur sanki?"

"Az sabret etsen nolur sanki?"

"İyi." Dedim gülerek. O da bana gülümsemişdi. Bundan sonraki yolculuğumuz müzik dinleyerek geçmişdi. Dinlediyimiz şarkı bana eski anıları hatırlatıyordu. Hatırladıkca yüzümde ki gülümseme büyüyordu. Rüzgara bakdığımda benden farksızdı. Eminim ki şu an o da eskileri hatırlıyor.

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin