Müthiş bir pazar sabahıydı. Yorucu bir haftadan sonra böyle güzel bir pazar sabahına uyanmak gerçekden de müthişdi. Yatağımda daha fazla oyalanmak isterdim ama erken kalkmalıydım. Uzun bir aradan sonra ailemle beraber kahvaltı yapacakdık. İşe erken gitdiyimden hafta içi beraber kahvaltı yapamıyorduk. Pazarlarıysa uyuduğumdan dolayı. Ama bugün söz vermişdim bu yüzden de erken kalkmışdım.
Daha fazla oyalanmadan kalkdım ve yatağımı topladım. Mutfakdan gelen kokuları takib etdim. Annem yine döktürmüşdü. Sabah-sabah bu enerjiyi nerden buluyor gerçekden merak ediyorum. Bir de en sevdiyim poğacadan yapmış. Annemin yanaklarına sulu bir öpücük kondurdukdan sonra masayı kurmaya yardım etdim. Bari kadına böyle bir yardımım dokunsun değil mi?
Güzel sohbet eşliyinde geçen kahvaltımız arada babamın imalı konuşmalarıyla bitmişdi. Adam haklıydı onları gerçekden de son zamanlar ihmal etmişdim. Masadakileri kaldırdıkdan sonra odama doğru koşmuşdum. Koşmamın nedeni annemin hafta sonu temizliyiydi tabi ki. Annem arkamdan bayağı konuşmuşdu ama biliyordum ki sinirlenmemişdi. Bana kıyamazdı ki.
Zaten yemek için hazırlanmam gerekiyordu. Kızlar Edanın nişanlısı ve Rüzgarla olan yemek için hazırlanmalıydım. Evet bugün için pilanlaşdırdığım o yemek öylen gerçekleşecekdi. Bildiyiniz üzere yemek öylendi ama ben şimdiden hazırlanıyordum. Nedeni tabi ki de kızların teker-teker arayıb sakın geç kalma demesiydi. E haliyle de ben de hazırlanmaya başladım.
Önce banyoya girib güzel bir duş aldım. Sonra dolabımın önüne gidib ne giyeceğime bakdım. Elbise giymeyecekdim. Sonuçda yemeye akşam değil öylen gidiyorduk. Fazla abartıya gerek yokdu bence. Ama biliyorum süslü arkadaşlarım kesin elbise giyeceklerdi. Benimse tercihim kot pantolon ve çok sevdiyim gömleyimden yana oldu. Saçlarımı da hafif dalgalandırıb, aynı zamanda hafif de bir makyaj yapmışdım.
Hazırlığım bitdiyinde telefonum çalmışdı. Arayan Sinemdi tabi ki. Geç kalmamam konusunda bir hayli konuşmuşdu. İnsanı bu kadar iyi tanıyan arkadaşları olunca böyle oluyor. Nihayet zaman gelmişdi. Annemi öperek evden çıkmışdım. Gitdiyimiz mekanı kızlar seçmişdi. Aslında sürekli gitdiyimiz bir yerdi. Lakin benim için çok özel bir anısı vardı. Rüzgarla son konuşmamızı o mekanda yapmışdık.
Mekana girdiyimde Eda ve nişanlısı Efe gelmişdi bile. Ben asla kızlardan önce gelemem. Sanki bir kuraldı bu. Hep böyle olurdu. Eda ve Efeyle görüşerek onların karşısında oturdum. Az sonra Zeyneb Sinem ve Rüzgar gelmişdi. En son Rüzgar gelmişdi. Ne bir dakika önce ne bir dakika sonra. Tam zamanında. Her zaman ki gibi.
Yemek siparişleri verilmiş havadan sudan konuşmalar başlanılmışdı. Eski anılara dalmışdık hepimiz. Küçüçük bir anıyı anlatacağım şimdi size.
Kafeteriyada kızlarla oturmuş kahvelerimizi yudumluyorduk. E tabi dedi-kodusuz olur mu? Hem konuşub hem kahve içerken Rüzgar da yanımıza gelmişdi. Kızlar tabi bir bahaneyle bizi yalnız bırakmışdılar.
"Ee ne yapıyorsun Derin?"
"Ordan bakınca ne yapmışa benziyorum?"
"Kahve içmişe."
"E madem görüyorsun ne yaptığımı ne diye soruyorsun?"
"Yani bir işin yok. Burda oturmuş sadece kahve içiyorsun değil mi?"
"Ne istiyorsun Rüzgar?"
"Zeki olmanı seviyorum. E madem işin yok. Hadi yemeye gidelim."
"Bu saatde?"
"Ne var saatde?"
"Saat 11 Rüzgar. Bu saatde kim yemek yeyiyor. Hangi öyünün yemeyi bu. Ayrıca benim dersim var. Derse gireceğim ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Aşk
RomanceHayat da zaten bir mucizeden ibaret diyil midir? Bir de bu mucizeye aşk dahil olursa... Aşksa başlı-başına bir mucizeyse eyer, işte o zaman mucizevi aşk olur...