Güven

70 8 17
                                    

Elimde dergi koştur-koştur şirkete gidiyordum. Evet beklenilen dergi çıkmışdı. Ben de hiç zaman kayb etmeden almışdım bu sabah. Lakin okumaya fırsatım olmadığından odamda okuyacakdım. Şirkete geldiyimde Rüzgarın gelmiş olduğunu öyrendim. Yani beni güzel bir azar bekliyordu. Ama nolursa olsun bu dergiyi almalıydım.

Bizim kata çıkdığımda hemen Nurun yanına koşdum.

"Ya Nur Rüzgar bey beni sordu mu?"

"Sana da günaydın Derin."

"Ya pardon ben biraz panikledim de günaydın."

"Anladım. Rüzgar beye geldikde evet seni sordu."

"Yaa tamam o zaman ben gideyim."

"Tamam."

Acaba sinirli mi? Yani sonuçda yine geç kalmışdım. Daha fazla vakit kayb etmeden odasına gitdim. Kapıyı çaldıkdan sonra içeriye girdim. Aslında çok da sinirli gözükmüyordu. Ya da ben kendimi kandırıyordum. Yüzünde garib bir ifade vardı. Ne kızgın ne de sakin bir ifade.

"Günaydın Rüzgar bey..." Sevimli olmaya çalışarak konuşmaya başlamışdım. Lakin pek de başarılı olduğum söylenilemezdi. Çünkü konuşmam yarıda kesilmişdi.

"Geç kaldın."

"Evet yalnız yani çok da geç değil. Ayrıca sadece bugüne özel. Yani daha önce olmadığı gibi bundan sonra da olmuyacak."

"Önce olmadığı gibi mi?"

"Yani başda olanları saymazsak evet."

"Biliyor musun gerçekden bahaneni merak ediyorum."

"Bahane değil gerçekden. Önemli bir işim vardı da."

"Tabi. Önemli işlerin bitmez senin bilmez miyiz. Neyse şimdi geç kaldığın için sana küçük bir ceza vereceğim."

"Yok artık. Çocuk muyum ben. Ne cezası?"

"Kararlarımı sorgulama yetkisini sana verdiğimi hatırlamıyorum?"

"Yok da ama ceza falan yani neyse peki."

"Güzel. Aslında bu senin için bir ödül de neyse. Bugün tüm gününü Nazlı hanımla geçireceksin."

"Şaka mı bu?"

"Hayır tabi ki."

"Ödülmüş. Ya Rüzgar bey o kadın beni öldürür. Yani psikolojik olarak. Lütfen gitmeyeyim. Maaşımdan kesseniz daha iyi."

"Abartma Derin. Ayrıca bence hemen gitmelisin. Nazlı hanım geç kalmanı benim kadar hoşgörülü karşılamaya bilir."

"Hoşgörülü mü? Ya o kadın beni köle gibi çalıştırır. Hiç acımaz yani. Bakın iyi düşünün."

"Geç kalıyorsun. Şoföre haber verdim. Benim arabamla gideceksin."

"Bir kere daha düşünseniz?"

"Derin."

Daha fazla israr etmeden çıkmışdım. Ama bu kadarını gerçekden beklemiyordum. Ben bana bir ton iş verer diye düşünürken o ters köşe yapmış beni gıcık olduğum bir insana köle olarak postalamışdı resmen. Yani bu cidden ağır olmuşdu.

Arabaya binerken aklıma düşen dergiyi çantamdan çıkarmışdım. Daha katı açılmamış dergide sadece bir cümle okuyacakdım. Ve o lanet olası bir cümle yüzünden şu an bu durumdaydım. Dergide Rüzgarın ropörtajını aradım. Ropörtajın hemen yanında da nerdeyse tüm dergiyi kaplayan Rüzgarın resmi de vardı. Ve ropörtajda bana gerekli olan kısmı aramaya koyuldum. Çok geçmeden bulmuşdum da. Titrek-titrek okudum o kısmı. Hem de defalarca. Aynen şöyle yazıyordu.

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin