Uyandığımda saatin erken olduğunu biliyordum ama yine de telefonuma bakmaya gerek duydum. Ve tabi ki tahmin etdiyim gibi saat daha erkendi. Benim gibi uykuyu çok seven biri nasıl olurdu da bu kadar erken kalkardı aklım almıyordu. Ama konu Rüzgar olunca böyle oluyordu demek ki. Dün İstanbuldan dönmüşdü. Bugün de işe gelicekdi. Yani hasret son buluyordu.
Bu yüzden de zaten uyku tutmamışdı. Erken kalkdığım için de hazırlanmaya başladım. İşe geç kalmak istemiyordum. Hatda geç kalmakdan ziyade erken gitmek istiyordum. Eh Rüzgar için her şey. Yüzümü yıkadıkdan sonra dolabımın önüne geçdim. Kiyafetlerime bakarken geçenlerde kızlarla beyenerek aldığım elbiseme gözüm kaydı. Dizlerimin hemen üstünde sıfır kol krem rengi olan elbisenin alt kısmı hafif bol ve kabarıkdı.
Elbisemi giydikden sonra makyajımı da hafif yapmışdım. Normalde elbise giymeyi hiç sevmezdim ama aşk işte insana neler yaptırmıyordu ki? Saçlarıma da hafif dalga verdikden sonra hazırdım. Saçlarımı açık seviyordu. Belki de bu yüzdendir genelde saçlarımı açık bırakmam. Daha fazla düşünmeden çantamı da alarak evden çıkdım.
Ve nerdeyse yarım saatdir Rüzgarı bekliyordum. Gerçekden bu kadar erken gelmek saçmalıkdı. Odamda gezinmekden sürekli kapıyı açıb geliyormu diye bakmakdan Nura sormakdan sıkılmışdım. Nihayet gelmişdi. Sesini duyuyordum. Sesini bile özlemişdim. Ayakta gelmesini bekliyordum. Az sonra odama gelicekdi çünki biliyordum. Ne kadar da heyecanlanmışdım ben böyle. Sanki ilk kez görecekmişim gibi. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibiydi.
Ve o geldi. Kapımı açıb içeri girdi. Her zamanki ihtişamıyla karşımdaydı. Çok yakışıklıydı çok. Çok kısa bir süre içerisinde bir-birimize kenetlenmiş gibiydik. Belki dakika bile değildi ama bana saatler gibi geldi. Ne kadar da özlemişim bu iki günde. Şu an anlıyorum ki ben bir daha onu kayb edemem.
"E nerde kaldın Rüzgar?"
Bu anı bozan bir kadındı. Kim olduğuna bakmam için bakışlarımı arkaya çevirdim. Ve o an küçük çaplı bir şok yaşadım. Bu kadının burda ne işi vardı? Hem de bu saatde. Bir dakika ya bunlar beraber mi geldiler?
"Günaydın. Hadi odama." Dedi Rüzgar ve çıkdı.
Ardından da Nazlı hanım çıkdı. Ya bu nasıl olurdu ki? Nasıl beraber gelirler? Rüzgar bey de yüzsüz gibi hadi odama deyiyor ya bir de. Hayır yani ben bu adamı bu kadınla ilgili uyarmadım mı? Acaba bunlar sevgili mi oldular? Ay kafayı yiyecekdim düşünmekden. Ben bu adam için erkenden kalkıyım hazırlanıyım geliyim adam gitsin başka bir kadınla gelsin. Yazık ya cidden.
Daha fazla onları yalnız bırakmamak adına Rüzgarın programını da alarak odasına gitdim. Kapıyı çaldıkdan sonra içeri girdim. Sinirlerim çok bozulmuşdu. Şu an Rüzgarın yüzünü bile görmek istemiyordum ama onları yalnız da bırakamazdım. Bir kaç iş konularını konuşdukdan sonra Nazlı hanım gitmişdi. Hayret ben daha çok kalacağını düşünüyordum.
Odamda oturub Rüzgarın bana kitlediği işlerle uğraşıyordum. Yorulmuşdum gerçekden. Ha bir de sabah Nazlı hanımla Rüzgarın neden beraber geldiklerini öyrenememiş olmanın verdiği merak ve sinir vardı üzerimde. Telefonum çalınca arayan kişinin Rüzgar olduğunu gördüm. Odasına çağırıyordu beni.
Odasına gitdiyimde sinirli bir şekilde telefonla konuşduğunu gördüm. Yalnız telefondaki kişinin yerinde olmak istemezdim. Çünki fena halde azarlıyordu onu. Telefon konuşmasını bitirdikden sonra bana tepeden bir bakış atıb sadece çıkıyoruz dedi. Nereye diye sorma fırsatı bile vermedi. Arabada da susmuşduk. Konuşmak istemiyordum onunla. Sinirliydim işte. Kendimce trip atıyordum. Saçmaydı biliyordum. Ama kendime engel de olamıyordum.
Bir binanın önüde durduk. Sonra Rüzgar içeri girince ben de peşinden gitdim. Arşiv binasıydı anladığım kadarıyla. İyi de biz buraya neden gelmişdik acaba? Rüzgar görevli memurla konuşdukdan daha doğrusu ufak tartışmasından sonra benim olduğum tarafa doğru geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Aşk
RomanceHayat da zaten bir mucizeden ibaret diyil midir? Bir de bu mucizeye aşk dahil olursa... Aşksa başlı-başına bir mucizeyse eyer, işte o zaman mucizevi aşk olur...