9; "Zehir"

4.1K 244 14
                                        

Hatırı sayılır birkaç saniye boyunca, bunu sorarken öfkeyle yer değiştirmiş yüz ifadesini incelemiştim. Sorun şu ki, nasıl ayrıldığımızı ve bunun üstünden geçen koca bir haftayı düşündüğümüzde, buraya gelip bana hesap sorması o kadar da doğru gelmiyordu.

Ellerimi inatla belime koydum. “Bilmeye hakkın olmadığını düşündüm değil,” dedim. “Beni dinleyeceğin gibi yanlış bir düşünceye kapılmak istemedim. Sonuçta, elimde her an zedeleme riskine girmemem gereken bir Sürtüğün Hecelenişi: G-R-A-C-E  itibarım vardı.”

Bakışlarını tek suçlu benmişim gibi gözlerime kilitledi. “Farklı düşünmemi mi bekliyordun? Tek yapabildiği öpüşmek ve dövüşmek olan bir kız-”

“Seni aptal erkek beyni!” diye bağırdım. “Neredesin beyin, Niall Horan’ın bacaklarının arasında mı? Kaç oradan, zira tüm dünyanın orada olmak istediğiyle ilgili bir dolu şe-”

“Grace!” diye kesti. “Ne saçmalıyorsun?”

“Ben? Ben mi saçmalıyorum? Sahiden, Niall, sülük gibi peşinde dolaştığım onca hafta boyunca sende uyandırdığım şey bu muydu yani? Hm, Grace Warden, kız iyi öpüşüyor, ama sınırı aştığında yumruklarından kaçmak gerek. Sahi mi, ben ikisinden mi ibaretim yani?”

Onu uğraştırmamdan hoşlanmamıştı. “Hah! Bunu öne sürünce mağdur taraf olacağını ve her şeyi unutacağımı mı sanıyorsun? Bana, cevap, ver, Grace. Benden nasıl saklayabildin? Bunca zaman Zayn ile ilişkin olduğunu düşünmeme sebep olarak bana iyilik yaptığını mı düşünüyordun?”

“Senin iyiliğini neden düşüneyim ki? Kapıma gelip bana bağırman için mi?”

“Ben sana bağır-” kendi kendine duraksadı. “Tanrım, sahiden bağırıyorum. Beni kötü birine dönüştürüyorsun, Grace.”

Hayretle dudaklarımı araladım. “Durma, bunun için de beni suçla. Bana bağırırken ne hissettirdiğin konusunda hiçbir fikrin yok ne de olsa.”

Gözlerinden geçen pişmanlık parıltısını ben uydurmuş olmalıydım. Zira bir saniye geçmeden eski haline geri dönmüştü. “Bu olay benimle ilgiliydi. Zayn’i milyon defa öp, bunu önemsemem. Ama eğer Zayn’i, Sandy’e benimle aranda bir şey olmadığını kanıtlamak için öpüyorsan, bunu bana söylemeliydin.”

En sinir bozucu ses tonumu takınmaya çalıştım. “Zayn’i ben öpmedim. Öpücük de fikir de ona aitti. Hoşlanmadım diyemeyeceğim.”

Bana, Zayn’i öptüğüm takdirde önemsemeyeceğini söylemesi öylesine dokunmuştu ki, ne dediğimi bile bilmiyordum.

“Ah, öyleyse kendimi kutlamalıyım, en azından hem aranızı yaptım, hem de doğru bir tahminde bulundum. Grace Zayn’i seviyor! Vay canına.”

“Hah! Tabii, sen böyle olmasını isterdin, değil mi? Çünkü neden, Grace Zayn’i sevdiğinde, Niall’dan uzak duracak. Niall kendine engel olacak ve bakire mary ile sonsuza dek mutlu yaşayacak. Grace’in kafa karıştıran öpücükleri olmadan.”

Sinirimi bu cümlelerle kustuktan sonra ilk defa, birbirimize bağırırken ne kadar yaklaştığımızı ve onun ciddi anlamda, ne halde olduğunu fark ettim.

“O öpücükler kafamı falan karıştırmıyor..” diye mırıldandı gözlerini kısarak. Bunu yaparken benim ona yaptığım gibi dudaklarımı izliyor olmasından büyük ironi var mıydı dersiniz?

 Her zamankinin aksine bir tür topuk takviyem olmadığından ona bakabilmek için başımı kaldırmam gerekiyordu ve benimkine değen nefesi bana onsuz bir hafta geçirdiğimi, onsuz bir haftayı nasıl geçirebildiğimi, onsuz bir haftanın kendimi Hayley Williams’sız bir Paramore, Amy Lee’siz bir Evanescence, Niall Horan’sız bir Grace Warden gibi hissetmeme sebep olduğunu fısıldıyordu.

Everything About YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin