Duygusuz Hatuna can kuzen seviliyosun.
Sabah küçüğün sesiyle gözlerimi açtım. Sabah mı olmuştu yani. Ne çabuk. Küçük neden böyle bağırıyor hem başım neden ağrıyordu. Gerçekten çok kötü bir gün çünkü okulun başlamasına son gün olduğundan lanet peki mutlumuyum tabiki de kocaman bir hayır. Pazar olması sebebiyle yavaşça yataktan kalktım ve direk banyoya uçar bir vaziyette koştum. İşlerimi halledip odama gittim ve aynanın karşısına geçtim. Acaba bugün derse giderken ne giysem. Tatildeyim ama ders var evet gerçekten çok güzel. Teşekkür ederim sevgili ailem. Üstüme kot pantolon ve çiçekli bluzumu giydikten sonra aç karnımı doyurmak için mutfağa annemin yanına gittim. Annem balkonda biriyle konuşuyordu. Anladığım kadarıyla apartmanımıza biri taşınacakmış. Aman be bundan bana ne ki açım ben aç, balkon kapıyı açıp böğürerek.
"Anneee ben açım. Yemek var mı yemek? "
"Kızım neden böğürüyorsun var tabi de neden erken kalktın sen bakim. "
"Küçük bağırına kadar uyuyordum anne ama malesef kızın uyandırdı."
"Neeee kardeşin mi uyandı."
Annem beni balkona doğru iteleyip resmen uçarak küçük cadının yanına gitti ve ben yine aç kalmanın verdiği hüzünle herkesin biriciği olan peynir, domates, ekmek yemek için yani bir ziyafet için masaya oturdum. Daha ne olsun bakalım İdil BOZGUN. Yavaş yavaş kahvaltımı yaptım ve günün geri kalanını derslikte geçireceğimi düşünerek kendimi öldürmek istedim açıkçası. Odamdan telefonumu alıp arka cebime koydum ve kolumada çanta mı taktıktan sonra hazırdım artık. Ayaklarıma spor ayakkabılarımı giyip anneme kapıdan seslendim.
"Anneğğ ben çıkıyorum akşam gelirim. Güle güle. "
"Bay ablası geç kalma. "
Tamam sen yeter ki merak etme anneleri bir tanesi.
"Tamam sultan. "
Kapıyı kapatmamla burnuma pis bir koku geldi.. apartman mı kokmuştu ya acilen yıkanması lazımdı.Boya kokusu mu bu ya. Off burnum, ciğerim , midem bulandı. Normal de boya kokusunu severim ama boyayla birlikte başka bir koku var ve bu koku iğrenç kokuyor. Sakın sevgili vücudum. Sen daima dayanırsın.Acılara dayandın. Normal bir boya kokusuna mı dayanamıyacaktın. Bu da geçecek. Apartman kapısını tutup çekmemle karşımda uzun boylu, sarı saçlı , okyanus mavisi bir gözler , yuvarlak bir yüz beklemiyordum açıkçası. Bana o kadar mâsum ve bir o kadar da şeker bakıyordu ki. Çocuğun öksürmesiyle kendime geldim. Sanırım rahatsız olmuştu. Ya neden bu apartman be okyanus mavili. Tamam buldum sana okyanus diycem. O okyanus mavisi gözlerine bakınca kendimi o kadar huzurlu ve bir o kadar da güvensiz hissediyordum ki. Tekrar öksürme duydum ama bu daha büyük ve uzundu. Anlaşıldı okyanus kenara çekildik işte.
Elimi ona doğru uzatıp kendimi tanıtmak istedim."Merhaba ben İdil. "
Ama o hiç suratıma bile bakmadan beni iteleyerek yanımdan geçti bense hala arkasından bakıyordum. Oha çocuktaki özgüvene bak. Bu daha yeni beni yok mu saymıştı. Aman ya ben seninle mi uğraşacağım Okyanus. Senin ismini öğrenene kadar bende sana okyanus derim o halde. Lan ne oluyor!! Oha ben aşık olup da titremiştim bile neler oluyor lan. Hiiii tabi ya telefon olamaz ben dersi unuttum lanet ya. Zeynep hoca ;
"Alo nerdesin sen İdil derse başlıyoruz biz. "
"Tamam hocam geliyorum. "
"Hadi çabuk. "
"Tamam hocam yoldayım. "
Allah'ım ben uçup gidim en iyisi nasıl yetişim ya. Of valla.
Derse gidip biraz ders biraz eğlenceden sonra çok şükür 2 saat bitmişti. Kitaplarımı masanın üzerinden toplayıp arkadaşlarıma iyi aksamlar dedikten sonra etüt merkezinden çıktım. Dışarda hafif bir esinti vardı. Yürürmek iyi gelebilirdi sanırım. Yolda yavaş adımlarla yürürken aklıma okyanus mavisi gözler geldi. Gerçekten inanmıyorum. Ben bugün unuturum nasıl olsa sadece bir heves. Bence kankam bile olur. Acaba selamımı almadığı için pişmanmıdır yani zannetmiyorum ama eminim ki pişmandır ya. Ne diyorum ben tabiki de pişman değil pişman olsa öyle yapmazdı. Demi ama bi de şu var pişman da olmuş olabilir. Ya ne diyorum ben. Bir günlük heves o benim için. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp telefona takıp kendimi müziğin ruhuna bıraktım. Evle etüt merkezi arasında uzun yol olmadığı için eve yürüyerek gidiyordum. Bir de o kadar geç değildi. Apartmanın önüne geldiğimde apartman kapısının kulpunu tutup ve bam gene geldi aklıma okyanus. Neden nereye baksam sen aklıma geliyorsun. Ben önceden böyle değildim. Yani belki de sorun bende değil onda onun okyanus mavisi kusursuz gözlerinde. Ne oluyor bana böyle. Merdivenleri bunları düşüne düşüne çıkarak bir yandan çantamdan anahtarlığımı çıkartmaya çalışıyordum nerde bu nalet anahtarlık? Kapıyı yavaşça açtım. İçerden konuşma sesleri geliyordu. Babam erken mi gelmişti yoksa. Zannetmiyorum ama. Ayni yavaşlıkla kapıyı kapattım. Yavaş adımlarla salonun kapısının yanına geldim ve içeri biraz olsun kafamı sokmak için açtım. İçerde duran yaklaşık 40 yaşlarında kapalı bir bayan ve annem karşılıklı kahve içerek konuşuyorlardı. Ben içerideki konuşmaları duymak için azıcık biraz daha kafamı sokunca annem beni fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızca Sen
Teen FictionOkyanus dedi kız.... Nereden bilebilirdi ki her şey bir OKYANUS sözcüğünden başlayacağını... Apartmanın renkli kızı, şaşkın ama bir o kadar da masum olan İdil'in hayatı gayet normaldi. Her şey yerli yerinde. Küçük cadısı Yağmur ağlıyor, annesi İdil...