8.BÖLÜM

180 60 15
                                    

Sabah alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Sabah mı olmuştu yani. O kadar çabuk mu? Ama ben yataktan çıkmak istemiyordum çikolata yiyip kore filmi izlemek istiyordum. Bu haksızlıktı. Okula şimdi gidersem canım yanacaktı ona her baktığımda ondan iğrenecektim. Canımı asıl yakan bunu bana demesiydi. Tamam ben onun hiçbir şeyiydim ama yinede canımı yakıyorsun Okyanus. Yataktan kalkıp banyoya yürüdüm. Akşam yatağa girer girmez uyumuştum ve annem ne zaman gelmişti hiç bir fikrim yoktu. Umarım küçük cadı hiç uyanmamıştır. Yoksa annem beni kesin terliğiyle döverdi. Ellerimi lavobonun kenarına koydum. Derin bir nefes aldım. Tamam çirkin bir kız olabilirdim ama hiç kimse acıyı haketmiyordu değil mi? Asıl anlamadığım benim canımı neden yakıyordu. Göğsümdeki tarif edilemez acıyı neden bu kadar derin hissediyordum? Hadi ama ben bu değildim. Kendimden nefret ediyorum. Aynaya bakmayı kesip duş bölümüne girdim. Sanırım duş alırsam rahatlardım belki suyla beraber acımda akıp giderdi.

Yarım saat sonra duştan çıktım. Dolaptan okul için formalarımı aldım. Giyinip odadaki aynanın karşısına geçtim. Saçlarım fazla ıslaktı. Toka kutumdaki tarakla saçlarımı taradım ve arkamdan ördüm. Artık okul için hazırdım. Odadan çıkıp mutfaktan gelen seslere doğru ilerledim. Mutfakta gördüğüm kişi babamdı. Ne yani iş seyahati bitmişmiydi. Koşarak babamın boynuna atladım. Babam da beni o güçlü güven verici kollarıyla sardı.

"Bakıyorumda babanı çok özlemişsin cadı."

"Evet sultan o kadar çok özledim ki onu yiyebilirim. "

Babam mutfağı dolduracak bir kahkaha attı. Annem bana göz kırpıp tezgahtaki işine tekrar döndü. Bugün erken kalktığım için kahvaltı yapabilirdim ve bu iğrençti. Tamam kahvaltı yapmayı seviyordum ama okula gitmeden yapmak ne bilim sanki acele ediyormuşum gibiydi. Ama haftasonları öyle mi? Tabikide hayır annem döktürüyordu valla. Masadaki yerimi alıp beklemeye başladım. Hadi ama açım ben aç.

"Anne nerde ya kahvaltı?"

"Kız kalkta çayları doldur. Oh valla yayılmış birde koltuğa. "

"Tamam ya."

"Ya denmez anneye."

Anneme omuz silkip üst dolaptan bardakları çıkardım. Boyum kısa olduğu için en üstteki kulplu bardaklara yetişemiyordum. Off anne neden bunları buraya koydun hadi koydun da ben niye kısayım. Bir kez daha boyuma sinir oldum.

Kahvaltıda babam okula ben bırakırım kahvaltını tam yap. Dediği için hâlâ kahvaltı yapıyordum. Şiştim yahu! Halbuki o kadar çok da durmuyordu peynir, ekmek , reçel, zeytin, domates ve salatalık. Neyseki sonunda bitirmiştim ve evden hemen çıkmıştım. Aşağıda arabasına yaslanmış sanki birini bekleyen Aras ile göz göze gelmemeye çalıştım. Bu çocuk beni sinir ediyordu. Bizim arabaya doğru yürürken biri kolumdan tutmuştu bu kişinin babam olmasını isterken Okyanustan başkası değildi ve onu görünce tüm bedenim elektriğe uğramıştı. Şuan onun mavini en güzel tonu olan gözlerine bakıyordum. O ise benim çakır renk olan gözlerime bakıyordu. Acaba ne zaman konuşmayı düşünüyordu. Babam gelmeden konuşsa iyi olurdu yoksa babamın gazabına uğrardık ki bu ikimiz içinde felaket olurdu.

"Şey dün için teşekkür ederim. Eve sen götürmüşsünde."

"Önemli değil."

Arkamı tekrar döndüm ama koluma daha bırakmamıştı. Oflayarak geri döndüm.

"Ne var Aras?"

"Şey diycektim. Dün ben sana her hangi bir şey dedim mi?"

"Yoo demedin."

Kolumu bırakmıştı. Ben tekrar arkama döndüm azıcık yürüdüm. Bu çocuk bunun için beni mi beklemişti. Yani beni beklemişti. Ister istemez yüzüme gülümse yayıldı. Sen bana değer falan mı veriyordun Okyanus ? Ona doğru tekrar döndüm ve karşımda gördüğüm manzara gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Bizim yan apartmanda oturan tonton ninenin torunu Aras'ın dudaklarına yapışmış bir şekilde onu öpüyordu. Her ne kadar Okyanus karşılık vermesede bu o kızı öpmesi gerçeğini değistirmezdi. Sinirle onlara yürüdüm. Beni görünce kız Aras' tan ayrıldı bana gülümsedi.

Yalnızca SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin