Boş kafayla, sarhoş gibi diyeceğim ama hiç sarhoş olmadığım için bilmiyorum o duyguyu. Sanki 4 gündür yatıyor gibi bütün enerjiyi toplamış gibi açtım gözlerimi. O kadar sıcaktı ki yattığım yer. Neredeydim peki? Düşüncelerimin arasında tavana bakmaya devam ettim. Sade bir avizesi vardı. Küçük bir odaydı galiba. Çünkü aydınlatması baya bir küçüktü. Etrafı merak etme duyguma karşı çıkamayıp sağa dönmeye çalıştım. Ama bir şey beni engelliyordu. Sadece tavana bakabiliyordum. Başka bir yere bakmak istiyordum ama bir şey beni engeliyordu.
Neler oluyordu? Burnumdan nefes aldım ama çok fazla acımıştı."Uyandı mı? "
Kimdi bu? Sesi annemin sesine benziyordu. Gülümsedim. Özlemiştim onu.
"Anne?"
Görüş alanıma annem girdi. O kadar güzeldi ki! Sonra gözlerindeki acıyı gördüm. Ağlamaktan şişmiş gözleriyle hâlâ bana sevgiyle bakıyordu. Beni üzmek istemiyordu ama belliydi üzüldüğü.
"Canım yavrum. İyisin değil mi? Bir yerin acıyor mu? Aç mısın? Üşüyorsan bir tane daha battaniye örteyim."
Buruk bir gülümsemeyle kollarımı kaldırıp yüzüne dokundum meleğimin. Beni düşünüyordu. Annemdi o benim. Benim arkamda duran beni bırakmayan tek kişiydi. Gülümsememi genişletip dolmuş gözlerle ona baktım.
"Özlemişim annem. Hiç bir ihtiyacım yok! Sadece seni istiyorum. "
Gözünden damlayan göz yaşını gizlemek için öptü elimi. Ama görmüştüm o göz yaşını. Gözlerimi kapattım sonra. Neredeydim en son da bu hala gelmiştim? Neden sağa sola dönemiyordum. Boynuma taktıkları da neydi böyle?
"Hayatım?"
Babamın sesiydi bu! Koruyucu meleğim benim! Öteki elimi havaya kaldırıp ona uzattım.
"Prensesim. Güzelim benim! Nasılsın? "
"Daha iyiyim babam."
Bozulmasın bu tablo! Hep ellerimden tutun benim! Bırakmayın sakın!
"Küçük cadı nerede?"
"Evde uyuyor. Seni çok özledi. Oyuncaklarla oynamanızı, deliler gibi kovalamaç oynamanızı!"
Gözleri dolan babama baktım. Aglayacak mıydı? Benim yanımda gözlerimin içine bakarak! Yapmamalıydı... Dayanamazdım. Dikkatlerini dağıtmak için aklımda ki soruyu sordum.
"Neden kafamı sağa sola çevire miyorum?"
Sanki zor bir soru sormuştum. Daha kötü olmuştu ikiside! Ne takmışlardı bana!
"Boyunluk sadece."
"Niye taktılar peki?"
Babam konuştu bu sefer.
"Bir süreliğine takacaksın meleğim. Merak etme sen!"
Gülümsedim.
"Etmiyorum canım babam. Etmiyorum."
Kapının çalmasıyla yine o tarafa bakmaya çalıştım ama yine bakamamıştım.
"Nermin teyzeciğim bizde girebilir miyiz?"
Bu ses Selin'e aitti. Peki biz derken?
"Gelin çocuklar bizde çıkıyorduk zaten! Acıkmıştım. Hem eve gidip üzerimizi değiştirmemiz gerekiyor."
"Hayatım daha yeni yedik ! Hem ne evi?!"
Annem babama kaş göz isareti yaptı. Babam hâlâ anlamsızca anneme bakıyordu. Yuh baba ben anlamıştım. Gülümseyip elimi babama uzattım.
"Baba acıktım. "
"Tamam prensesim hemen alıp geliyorum."
Gülümsemem genisledi annem ise bana göz kırpıp odadan dışarı çıktılar.
"Selam!"
Neşeli sesiyle Selin girdi bu sefer görüş açıma. Gülumsememi genişletip cevap verecekken bir ses daha duydum.
"Selam kanki!"
Bu Semihti değil mi? Peki o buradaysa...Aras!
"Selam.''
Buruk, zevksiz, ölmüş bir ses doldu kulaklarıma. Bu ses ona aitti işte. Peki neden buradaydı? Beni mi merak etmişti?! Saçmalık! Ben kimdim ki onun için? !
"Geçmiş olsun kuşum!"
Seline dönüp öpücük attım.
"Sağ ol kuzum!"
"Geçmiş olsun kankim !"
Tek kaşımı kaldırmaya çalıştım ama Semih'in kahkahasiyla bölündü çalışmam.
"Ahah..Tamam kanki anladım!...ajah"
"Aman be sende!"
Küsmüş gibi yapıp Aras' a döndüm. Bana bakıyordu. Biraz farklıydı bakışları. Derin, güven verici ama aynı zamanda uçurumun kenarına iten bakışları arasın birde özlem vardı sanki!
"Geçmiş olsun Çakır! "
Her zamanki gibi Çakır demişti! Ben de Okyanus mu desem?!
"Teşekkür ederim Okyanus.."
Sırıttı. Derin Okyanus mavisi gözleri enerji doldu sanki! Gülümseyen ifademle Semih'e döndüm. Ama o Selin'e bakmakla meşguldu. Birbirlerini seviyorlardı beliydi. Sevgiyle bakıyorlardı birbirlerine!
"Ee ne yapıyoruz aşkımla!"
"Bilmem aşkım! "
"Sen değil Semih! İdil'i kasdetmiştim!"
Teslim olmuş hareketiyle masum köpek bakışlarını attı Selin'e.
"Pardon!"
"Sana neden kızamıyorum ben?!"
Ah yine cilveleşmeye başlamışlardı. Dil çıkarma ve öğürme arasında olan hareketimle öteki tarafa döndüm. Ama buradada beni derin bir Okyanus bekliyordu.
"Bu lanet yerden çıkma taraftarıyım!"
Biçimli dudaklarıyla kurduğu cümleye Semih cevap verdi.
"Bencede abicim burası çok bayıyor insanı."
Gülümsedim. Ben ne zamandır buradaydım kim bilir?!
"Bence İdil'e soralım!"
Bana dönen Seline göz kırpıp Aras ve Semih'e döndüm. Yani gözlerimi diktim desem daha dogru olur! Ah bir kafamı oynatabilsem.
"Bence beni şu zımbırtıdan kurtarabilirsiniz!"
Aras kafasını sağa sola sallayıp yatağımın kenarina kadar yaklaştı. Kulağıma eğilip;
"Her şeyin zamanı olduğu gibi onunda bir zamanı var"
Etkileyici sesi damarlarımda akan kan gibi lazımdı vücuduma. O kadar derindi ki sesi beni boğmaya yetiyordu! Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.
"Tamam."
Tamam diyebildim sadece! Daha başka ne diyebilirdim ki?! Ellerimi yumruk yapıp hızlı nefes alıp verdim.
"Ben dışardayım!"
Son nefesi acıyla verdim sanki! Gitmişti! Peki neden?!
Aras' tan
Neden bu kadar masumdu?! Peki neden bu kadar etkileyiciydi bakışları?! Gözlerimi kapattıp son köşeyi döndüm. Uzaklaşmam lazımdı yabancı olan bu histen. En sona, hayatımın sonuna gitsem kurtulamazdım ama...! Yakalanmıştım bir kez! Biliyordum...
Sen Çakır! Zamanı senin için kullanacağım... Okyanus'un zamanı gelince tsunami yaratacak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızca Sen
Teen FictionOkyanus dedi kız.... Nereden bilebilirdi ki her şey bir OKYANUS sözcüğünden başlayacağını... Apartmanın renkli kızı, şaşkın ama bir o kadar da masum olan İdil'in hayatı gayet normaldi. Her şey yerli yerinde. Küçük cadısı Yağmur ağlıyor, annesi İdil...