Aras' tan
Evin önüne gelmemle beklemeye başladım. Aşağı inip kapısını açmayı düşünsemde tekrardan vazgeçmiştim. Tamam centilmenlik güzelde ama o kapı açma işi biraz fazla değil mi? Ne yani kendi açamaz mı kapısını? Göz devirip apartmanın kapısına baktım. Sonrada annemin oturduğu kata. Işıkları kapalıydı. Yatmıştı sanırım. Uzun zamandır gelmediğim için bugün annemde kalabilirdim. Hem sevinirdi meleğim. Eve giderken küçük bir çikolata yeterdi anneme. Gülümseyip apartman kapısına tekrar döndüm. Kapı azıcık aralanınca içerden İdil'in kafası gözüktü. Giydikleri her ne kadar dikkatimi çeksede umursamazca elimle onu arabaya çağırdım. Göz devirip arabaya ilerledi. Niye sinirlenmişti ki? Elerimi direksiyona koyup yola odaklandım. Yan kapının açılmasıyla içeriye giren soğuk havayla birlikte çiçek kokusuyla gözlerimi kapattım. Yoğun bir kokuydu. Beni rahatlatan bu konu bana neden bu kadar uzaktı ? Dudağımı yalayıp direksiyonu tuttan elimle saçlarımı düzelttip tekrar direksiyonu tuttum. Dikatini çekmek istemiyordum. Sadece masumluğuyla yanımda durması yeterdi.
Emniyet kemerini takmasıyla gaza yüklendim. Beyaz çizgilerin göze battığı yolda onun hareketleri çekiyordu ilgimi. Kafasını koltuğa yaslamış, gözlerini kapatmış tüm masumluğuyla duruyordu yanımda. Anlamsızca gelen ona bakma isteğime bir kez daha karşı koyamayıp, gözlerimi yoldan ayırıp ona odaklandım. 2 veya 3 saniye kadar süren bu süre bana yetmemişti. Sozsuz bir yerde sonsuzlukla ona bakabilirdim. Sıkılmadan. Ama o ister miydi? Dişlerimi bir araya bastırıp direksiyonu sımsıkı kavradım elimle. Beni delirtten bendim aslında. Şu siktiğimin aklı izin vermiyordu ona yaklaşmama. Göz devirip tekrar döndüm İdil'e. Hâlâ aynı pozuzyondaydı. Dişleriyle kemirdiği dudağı her ne kadar öpülesi his bıraksada bu yanlıştı. Buna hakkım yoktu. Ondan izinsiz ona bakarken bile suçlu hisseden ben ki onu öpme hissi de neydi? Bu yüzden kızıyordum kendime. Derin bir nefes alıp soğukkanlılığımla aklımdan geçenleri dedim.
"Dudağını kemirmeyi bırak istersen. Dikatimi dağıtıyorsun!"
Ne ? Ne demiştim? Hayır yani aklım bile artık dayanamıyor sana! Ama sen hâlâ safça gözlerimin içine bak! Neden dikkatimi dağıtıyorsun diyorsam. Yanlış anlarsa...
"Hı?"
Tuhaf çıkan sesi duyduğum en güzel şarkının melodilerinden bile güzeldi. Hem hareketli hem duygulu, hem insanı eğlendiriyor hemde insanı içten içe yok ediyordu. Sırıtıp yakında sıkmaktan elimde kalan direksiyonu tekrar sıktım. Saçma bir şekilde bana iyi geliyordu. Bu gerçekten iyi bir şey miydi? Bana hiç öğretilmeyen şu kelimenin tam anlamı neydi ? İyi. Neydi bu kelimenin anlamı? Bana babam hep kötüyü iyi göstermişti. Ama bu o zaman iyi olamazdı bana göre. Kötüde hayat bulan ben neden bu masum Çakır'ın yanında nefes alabiliyordum ki? Sırıtıp biraz daha yüklendim gaza. Sonuçta yetişmemiz gereken bir film vardı. Film salonuna önceden gelip her şeyi ayarlamıştım. Normalde hiç böyle önceden hazırlık yapmazdım öteki kızlarda. O gün yer var ise girerdik sinemaya yoksa bana gider bende kalırdık ki zaten onlarda bunu isterledi. Yüzümü buruşturup İdil'e baktım masumca camdan dışarı bakıyordu. Yol boyunca hiç konuşmamıştı. Göz devirip sinema yerinin park alanına arabayı park ettim. Hızlı hareketlerle arabadan inip kapıyı çarptı. Sırıtıp bende arkasından ilerledim. Kıyafeti beni benden alsada sinirsel duygularımı bastırıp yanına ilerledim. Bana bakmadan merdivenlerden çıkmaya başladı. Bende mecburen İdil'in arkasından çıkmaya devam ettim. Sinema salonuna geldigimizde görevli olan genç çocuk yerimizi gösterdi. Sonrada İdil'e gülümseyip tekrar işine döndü. Acaba her çifte mi böyle samimi davranıyor ? Şahsen böyle samimilik onun başına bela! Göz devirip gösterdiği yere oturduk. Yerimiz fazla arkalardan değildi. Malum yanımdaki sevgilim değil. Ki zaten sevgilim olsa İdil öyle kızlardan değildi. O farklıydı. Zaten beni ona çeken de buydu ya. Oturuca etrafa anlamsızca bakmaya başladı. Ben etrafla değilde onunla ilgileniyordum. Pörtletmiş gözleriyle gelenlerin elinde ki patlamış mısırlara odaklanmıştı. Patlamış mısır mı istiyordu ? Sırıtıp öne eğilim. Son gelen kızlar tam önümüze oturmuşlardı. Bu beni mi rahatsız etmişti? Biraz. Ama İdil'in dikkatini çeken sadece patlamış mısırlardı. Geniş gülümsememle geriye attım kafamı. Sesli gülüşüm İdil'i bana odaklandırsada üstelemedim. Utanmamaliydı. Utanması her ne kadar hoşuma gitsede burada olmazdı. Sadece benim yanımda utanmalıydı. Sadece ben görmeliydim. Bencilce miydi? Tamam siz bencilce diyin ama ben buna sahiplenmek diyorum. Evet ben bir şeyler hissediyordum ama bu hisler fazla yabancıydı. Kendimi ona hazır hissetmiyordum. O bana hazır mıydı peki ? Kafamı yana çevirip ona baktım. Ama o çantasında cüzdanını arıyordu. Neden mi cüzdan? Çünkü patlamış mısır alacak! Kesinlikle. O kadar derin baktı ki bir an yedi zannettim o derece. Sırıtıp izlemeye devam ettim ama bulamamıştı. O çantada beni bulamazsın güzelim değil ki küçük bir cüzdanı bulacaksın! Sırıtıp reklamlara döndüm. Saçma bir şekilde oyalanıyorduk! Üzerimde hissettiğim bakışlar ile reklama güldüm. Onunla ilgilendiğimi belli etmek yanlış olabilirdi. O ise biraz bekleyip ofladı ve arkasına bakmadan solandan çıktı. Şimdi ofla birazdan şaşıracaksın. O aldıklarının parasını veremeyince yani. Gülümseyip salonu incelemeye başladım. Geniş bir yerdi. Tam aramızda sevgililer vardı. Önümüzde ise iki genç kız vardı. Arada aralarında fısır fısır konuşup gülüşüyorlardı. Göz devirip salom kapısına baktım. Bize yer gösteren çocuk yine bir çifti getiyordu yerlerine. Sessizce ona odaklandım. Adam gibi sevgilerin yerini gösterip tekrar salondan çıktı. Demek ki bana gıcıklığı var çocuğun. Yoksa neden kaşınsın? Şimdi ben bu dövsem haksız mıyım ? Göz devirip oturduğum yerden kalktım. Tamam sadece biraz uyaracaktım. Kavga biraz yok yani. Üzerimdeki kazağı düzelttip salon kapısından çıktım. Ellerimi ön ceplerime yerleştirip etrafa baktım. Bizim çocuk ortalarda gözükmüyordu. Nereye gitmişti bu ? Daha yeni geçti şu lanet kapıdan. Ellerimi cebimden çıkarıp burnumun yanını kaşıdım. Gitmişti işte. Siktiğimin işi işte! Arkamı dönüp salon kapısına tekrar döndüm. Biraz yürüdükten sonra o çocuk salonun yanındaki başka salondan çıktı. Ah ben çocuğu dışarda arıyorum o buradan çıkıyor! Siktir! Göz devirip ona yaklaşıp koluna yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızca Sen
Teen FictionOkyanus dedi kız.... Nereden bilebilirdi ki her şey bir OKYANUS sözcüğünden başlayacağını... Apartmanın renkli kızı, şaşkın ama bir o kadar da masum olan İdil'in hayatı gayet normaldi. Her şey yerli yerinde. Küçük cadısı Yağmur ağlıyor, annesi İdil...