Bölüm Şarkısı: Ziynet Sali-Çeyrek Gönül
ANDREW: Aşık oldum.
Andrew'in kurduğu cümle ile bir iki saniye öyleye kaldım.
-Ben yanlış anlamadım değil mi? Sen aşık olduğunu söyledin?
ANDREW: Evet.
-Kim bu şanslı kız peki? Ben tanıyor muyum?
ANDREW: Bilmiyorum. Adını bile bilmiyorum.
-Nasıl yani? Şunu baştan düzgünce anlatır mısın bana? Kim bu kız?
ANDREW: Bizim şirkette çalışıyor. Bir iki kere karşılaştık. Sevecen ve güler yüzlü. Bu arada çok güzel gülüyor.
-Hangi bölümde çalışıyor peki?
ANDREW: Onu bilmiyorum işte. Bir türlü öğrenemedim.
-Anlaşıldı bu işe benim el atmam lazım.
ANDREW: Çok iyi olur Arya.
-Tamam, yarın şirkette araştırırım ben onu.
ANDREW: Bir tanesin sen.
-Eeeeee, anlat bakalım başka ne var ne yok?
ANDREW: Hatırlattığın iyi oldu. Yeni projeyle ilgili dosyayı getirdim, incelemek istersin diye.
-İyi yapmışsın, ver bakalım neler varmış dosyada.
........
Yarım saat kadar Andrew ile dosyayı inceledik. Sonrasında annemin ısrarıyla Andrew de akşam yemeğini bizimle birlikte yedi. Yemekten sonra Masal ile biraz oynayıp kalktı. Andrew gittikten sonra bizimkilere iyi geceler dileyip Masal'ı da alıp odama çıktım. Saat geç olmuştu. Masal'ı uyutup odama geçtim. Vay be... Aşka inanmayan arkadaşım aşık olmuştu. Sanırım bu işe benim bir el atmam gerek. En iyisi yarın şirkete gidince bu kızı biraz araştırmak.
SABAH...
Alarm ile gözlerimi açtım. Geç kalmamak için hızlıca hazırlandım.
Masal henüz uyanmamıştı. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve aşağıya indim. Annem ve babam kahvaltı yapıyordu.
-Günaydın.
ANNEM: Günaydın kızım.
BABAM: Günaydın Arya. Ben bugün şirkete gelmiyorum. Yazlığa gideceğiz birazdan. Samet Bey ve Sibel Hanım (Demir'in babası ve annesi) da gelecek. Sen de bugün erken çık şirketten.
-Neden geliyorlar ki?
ANNEM: Masal'ı özlemişler, biz de yazlığa davet ettik onları.
-Tamam, geç kalmam. Neyse çıkıyorum ben, Masal size emanet.
ANNEM: Tamam kızım, hoşça kal.
............
Bugün şirkette işler bayağı yoğun. Bütün günüm koşuşturmakla geçti. Babam ve Samet amca bugün işe gelmediler. Abim de işler nedeniyle 1 haftadır İngiltere'de. Şirkette sadece ben ve Demir var. Bütün işler de bize kaldı dolayısıyla. Masamın üstü incelenmesi gereken dosyalarla dolu. Çıldırmak üzereyim. Andrew de etrafta görünmüyor. Kim bilir nerede. Ben düşüncelere dalmışken kapı çalınıyor. Gir komutumdan sonra Demir içeriye giriyor.
DEMİR: Şu dosyaya da baksan iyi olur.
-Hayır, bir dosyaya daha bakacak gücüm kalmadı. Bu ne ya. Ne kadar dosya birikti böyle.
DEMİR: Haklısın, babamlar da olmayınca bütün iş bize kaldı. Yemek yedin mi sen?
-Hayır.
DEMİR: O zaman yemeğe gidelim. Hem biraz kendine gelirsin.
-Çok iyi olurdu fakat bu dosyaları bitirmeden çıkamam.
Biz böyle konuşurken kapı açıldı ve Andrew içeriye girdi.
ANDREW: Selam.
-Neredesin sen Andrew kaç saattir?
ANDREW: Şirketteyim. Çalışanlarla biraz sohbet ettim de.
-Öyle mi? biz burada dosyalarla boğuşurken demek sen çalışanlarla sohbet ediyordun? Biz Demir'le yemeğe gidiyoruz sen de bu kalan dosyaları inceliyorsun.
ANDREW: Şaka demi bu?
-Hayır, çok ciddiyim. Sen bu dosyaları bitir, ben de akşam benden istediğini yapayım.
ANDREW: Gerçekten mi? Tamam o zaman siz gidin ben bunları hallederim.
Andrew'i dosyalarla baş başa bırakıp şirketten ayrıldık. Şirkete yakın bir kafede yemeklerimizi yedik ve şirkete geri döndük.
Odaya girdiğimde Andrew'i dosyalarla ilgilenirken buldum. Yarısı bitmişti bile dosyaların. Kalan yarısını da birlikte bitirdik.
-Aferin Andrew. Bir ödülü hak ettin, deyip Seda'yı aradım. Seda bana hemen çalışanların dosyasını getirir misin?
ANDREW: Ne yapacaksın dosyayı?
-Senin kızı bulacağız.
ANDREW: Tabi ya. Bu benim aklıma neden gelmediyse?
Çok geçmeden Seda dosyayı getirdi. Teker teker fotoğraflara bakmaya başladık.
ANDREW: Buldum, işte bu kız. Dosyayı elinden aldım ve bilgilerini incelemeye başladım:
-Hmmm. Muhasebe bölümündenmiş. 2 yıldır bizimeymiş.
ANDREW: Adı neymiş peki?
-Ece.
ANDREW: Adı da kendi gibi güzelmiş.
-Evet. Neyse saat 4 olmuş, ben çıkıyorum. Dikkat et kendine.
ANDREW: Tamam, sen de dikkat et.
Şirketten çıktım ve yazlığa gittim. Abimler de gelmiş. Sohbet etmeye başladık. Şirket işlerinden falan konuştuk. Çok geçmeden kapı çaldı. Gelenler Demir ve Esra idi. Bakalım bu akşam neler olacak?
SEEELAAAAAAAMMM...
UZUUUUUUUUUUUUUN BİR ARADAN SONRA YİNE BEN :D
BU ARALAR SİZİ ÇOOOOK AMA ÇOOOOK İHMAL EDİYORUM BİLİYORUM. FAKAT BİR BİLSENİZ NELERLE UĞRAŞTIĞIMI :(
BİR HOCAMIZ VAR SAĞ OLSUN BAYAĞI YORUYOR BİZİ. DERSLER YETMEZMİŞ GİBİ BİR DE SUNUM, MAKALE VE KİTAP ÖZETLERLE UĞRAŞIYORUM. YAPTIĞI SÖZLÜLER DE CABASI.
HER NE KADAR YORGUN VE BİTKİN OLSAM DAAAAA SİZİN İÇİN İÇİME PEK SİNMESE DE BİR BÖLÜM YAZDIM.
BU ARADA, ANKARA'DA VE İSTANBUL'DA OLAN PATMALAR HAKKINDA DA BİR İKİ CÜMLE SÖYLEMEK İSTİYORUM. HABERLERİ DUYDUKÇA TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLUYOR. BİR OLAYI ATLATAMADAN DİĞERİNİN HABERİNİ ALIYORUZ. ÜLKEMİZİN BAŞI SAĞOLSUN. UMARIM EN KISA SÜREDE BU OLAYLAR BİTER. BELKİ BİLİYORSUNUZDUR. ŞEHİR DIŞINDA OKUYORUM. BU HABERLERİ ALDIKÇA KENDİMDEN ÇOK AİLEM İÇİN KORKUYORUM. UMARIM BUNLARI YAPANLAR BİR AN ÖNCE YAKALANIRLAR VE DAHA FAZLA KAYIP VERMEYİZ. SİZDEN DE RİCAM ELİNİZDEN GELDİĞİNCE KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURMANIZ.
SİZİ SEVİYORUM...
ÖPÜLDÜNÜZ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIM İÇİN
Ficção AdolescenteBen ARYA SANCAKTAR. SANCAKTAR HOLDİNG'İN sahibi MUSTAFA SANCAKTAR'ın kızı. Babamın isteği üzerine bugün Türkiye'ye geri dönüyorum. Anılarımın olduğu yere: TRABZON'a...