Multimedia: Tuna Özsoy
Eve gidince Tunaya olanları anlatmıştım. Yalıda yatılı çalışacağımı öğrenince o da üzülmüştü. Ondan ayrı kalmayı ben de istemiyordum. Bu mecburiyet gerçekten can sıkıcıydı. Zorumluluklardan hep nefret etmişimdir. O lanet yalıda kalacağımı düşündükce kalbime bi hançer saplanıyormuş gibi hissediyordum. Hele ki o adamı her gün görmeye nasıl katlanıp, tahamül edeceğimi bilemiyordum.
Yalıya gitmeden önce son akşam Tunadan beni annemle babamın mezarına götürmesini istemiştim. Buna ihtiyacım vardı. Bana ne için o eve gideceğimi, intikam andımı asla unutmamam gerektiğini hatırlatıcaktı. Onları özlemiştim, hem de her hücremle. İçimdeki boşluk ne yaparsam yapayım
asla dolmuyordu. Hatda daha da büyüyordu.
Mezarlığa gittiğimizde Tuna beni annem ve babamla yalnız bırakmıştı. Mezar taşlarının üstünde Sedef ve Mehmet isimlerini görünce içimde bi şeyler koptu sanki. Yıllardır kalbimin en kuytu köşesine hapsettiğim duygular gün yüzüne çıkmıştı. Yıkılmıştım o an. Hissetdiğim acı tarifsizdi. Sessiz hıçkırıklarım yüreğimdeki mateme eşlik ediyordu.Mezarlarının arasına çöktüğümde
"Anne, baba ben geldim." sözcükleri çıkmıştı ağzımdan. Onlara olan hasretim yaş olup gözlerimden akmaya başlamıştı. Hüzünüm göz pınarlarımdan taşıyordu. Onlarsız geçirdiğim anlarda çektiğim acılar, üzüntüler beni çok yormuştu. Yoklukları çok şey almıştı benden. Çocukluğumu, hayallerimi kaybetmiştim.Annemin mezarının toprağını avuçladığımda
"Sen yokken çok düştüm biliyor musun? Dizlerim kanadı, canım çok yandı. Keşke yanımda olsaydın annem. Sımsıkı sarılıp beni ayağa kaldırsaydın, yaralarımı sarsaydın. Bahçedeki salıncakta sallasaydın beni, çikolatalı kurabiyelerinden yapsaydın, geceleri masal anlatsaydın. Bunları çok özledim. Senin kokunu özledim anne." içimdekileri anlatarak annemle dertleşmiştim. Babamla da dertleşmiştim. Biraz da olsa onlarla hasret gidermiştim. İntikam hırsımı, nefretimi daha da arttırmıştı bu ziyaret. Yalıda gördüğüm mutlu görüntüyle buradaki ıssız mezarlar bana intikam isteğimde ne kadar haklı olduğumu tekrar kanıtlıyordu.
Asla vazgeçmeyecektim.
Son kez onlara bakarak
"Şimdilik hoşçakalın, bi dahaki gelişimde intikamınızı almış olmak için elimden geleni yapıcam. Söz veriyorum." diyerek vedalaştım.Hüzünün yanı sıra rahatlamada hissediyordum. İçimi boşaltmak iyi gelmişti. Tunanın yanına gittiğimde sakin ses tonuyla
"İyi misin?" diye sordu."Sanırım. Biraz rahatladım."
"Sevindim. Seni az da olsa iyi görmek beni mutlu etti. Daha da iyi olucaksın. Bunu hakediyorsun."
"Sende öyle."
Şehire karanlık tamamen çökmüştü. Koyu karanlığın hakim olduğu sokaklar terkedilmiş gibi sessizdi. Serin rüzgar yüzüme vurdukça ferahlık kaplıyordu içimi. Yalnızlık ve acıdan arındırıyordu. Yıllardır ilk kez böyleydim. Annem ve babam bana iyi gelmişti. Hep içimde biriktirerek onlara söylemek istediklerimi anlatmıştım. 12 yılı yarım saate sığdırıp konuşmuştum. Anlattıklarım söyleyemediklerimin binde biri bile değildi ama o adam yüzünden bu bile bana sevinç kaynağı olmuştu. Hepsi o lanet herif yüzündendi. Onları benden alan o pislikti.
Eve geldiğimizden beri Tuna mahsun görünüyordu. Belli ki mezarlığa gitmek ona Esrayı hatırlatmıştı. Yanına oturarak
"Onu çok özledin değil mi?" sorduğumdaDerin bi iç çekerek
"Çok kelimesi bile az kalıyor bazen." diye cevap verdi.Sesindeki burukluk beni de üzüyordu. Suçluluk hissediyordum.
"Buraya geldiğin için böyle ol-" diyecekken sözümü keserek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Zamanı
ChickLitUmutları, hayalleri yıkılmış, çocukluğu elinden alınmış ve intikam ateşiyle yanan biri ne kadar tehlikeli ola bilir? Dünyada en tehlikeli insan kaybedecek bir şeyi olmayan insandır derler. Ela da öyleydi. Kaybedecek bir şeyi yoktu, canından başka...