Hastahane

154 6 24
                                    


Timuçin'den

Saatlerdir hastahane koridorunda volta atıyordum. Nerdeyse kafayı yiyecektim. Her şey lanet bi kabus gibi gelişmişti.  Ela hâlâ yoğun bakımdaydı. Ona yaptıklarımı düşündükçe çıldırıyordum. Kanlar içinde yerde yattığı o an hafızamdan silinmiyordu. Dünya başıma yıkılmıştı o an. Bunca şeyi ona nasıl yapa bildim ben? Hem de suçsuz yere. Dün Sarp arayıp tüm olanları İdil'in planladığını öğrendim dediğinde pişmanlığım kat be kat artmıştı. Benim bunu tahmin etmem gerekirdi ama salakça İdil'in oyununa gelmiştim. Gidip Batuhan piçinin ağzını burnunu kırsam da yine de hırsımı alamamıştım. Onu öldürmek istiyordum. Hoş elimden almasalar öldürecektim zaten. İdil'e de bu yaptığını ödetecektim. Beni karşılıksız sevdiyi için bazen ona acırdım ama yaptığından sonra hiç olmadığım kadar nefret doluydum. Onun yüzünden sevdiyim kadını kaybede bilirdim. Ela benim nefesimdi, eğer ona bir şey olsaydı bende yaşayamazdım. Canımdan bile çok seviyordum onu.

Parmaklarımı bir birine kenetlemiş bekleme salonunda otururken Selim amca gelmişti. Selim amca babamın yakın arkadaşıydı. Hem de çok iyi bir doktordu.

İçimdeki korkuyu bastırmaya çalışarak
"Ela iyi değil mi? Kötü bir şey mi oldu yoksa?" sordum.

Elini omzuma koyarak
"Hayır oğlum iyi. Öğlen normal odaya çıkaracağız. Her şey yolunda merak etme." kısa bir süre duraksadıktan sonra
"Sadece seninle konuşmak istediğim şeyler var." dedi.

"Korkutuyorsun beni. Gerçekten sorun yok değil mi?"

"Hayır ama bak oğlum Ela'nın vücudunda darp izleri vardı. Yani belli ki şiddet görmüş. Ne yaşandığını bilemem ama onu intihara sürükleyen şeyler olduğu kesin. Bunu polise bildirmek lazım. Tereddütdeyim, dilim varmıyor söylemeye ama sen yapmadın değil mi? Yapmazsın tabi de,"

Utancımdan yerin dibine girmiştim. Hayvan herifin tekiyim. Allah kahretsin beni.

"Selim amca ben çok utanıyorum. Sarhoştum. Hayvan gibi davrandım. Ne kadar pişman olduğumu bilemezsin." dediğimde kafa salladı. Hem olumlu hem olumsuz anlamdaydı bu. Beni çocukluğumdan beri tanıyordu ve çok seviyordu ama bu davranışımla gözünden düştüğüme eminim.

"Timuçin, seni oğlum gibi sevdiğimi biliyorsun. Ama bu kabuledilemez. Düşünsene biri senin yaptığını Eylül'e yapıyor. Ne hissedersin. O adamı öldürürsün herhalde. Ya Ela? Sorduğumda kimsesi yok demiştin. Yazık değil mi zavallı kıza? Sana hiç yakıştıramadım."

Başımı önüme eğerek
"Vicdan azabı beni bitiriyor, Selim amca. Kendime o kadar öfkeliyim ki." dolan gözlerimi görerek konuyu dağıtmak için
"Bir saate uyanır. Ama unutma, tekrar intihara kalkışma ihtimali var. Bu yüzden Ela'ya çok iyi davran. Destek ol. Bir daha kızı üzersen senin canına okurum." dedi.

"Asla. Bu asla olmayacak. Ela benim herşeyim. Üzülmesine dayanamam."

Ela'dan

Taş gibi ağır göz kapaklarımı zorlukla açtığımda Timuçin yanıbaşımdaydı. Başım zonkluyordu ve neler olduğunu anımsamaya çalışıyordum.

Büyük bi sevinçle boynuma sarılarak
"Bitanem, beni çok korkuttun." dedi.

İntihar etmem, diğer olanlar bir anda aklıma dolmuştu. Ellerimle onu ittiğimde sargı beziyle sarılmış bileklerim çok acımıştı.

Göz yaşları akarken
"Gerçekleri öğrendim. Beni affet demeye yüzüm yok, sevgilim. Kendimi asla affetmeyeceğim." diyordu. Timuçin'i ilk kez ağlarken görüyordum.

Donuk bakışlarım tavana kilitlenmişken hiç bir şeyi algılayamıyordum. Boşluk hissediyordum. Niye ölmemiştim ki? Tüm hayatımı kafamda bitirmişken yeniden devam mı edecektim yani? Bu gücü kendimde bulamıyordum. İçimdeki uçsuz bucaksız boşluğu dolduramazdım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntikam ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin