Seth.

330 12 2
                                    

(Multimedia Seth :) )

Bir saniye. Nasıl? Kalbi mi durmuştu? Acaba makine mi bozulmuştu? Yok canım. Kesin teknik bir hatadır. İçeri giren de teknisyen olmalı. Beni de büyük ihtimalle işini daha iyi yapabilmek için dışarı çıkarıyor.

Evet.

İyi düşünürsem iyi olur sonuçta.

Kalbi mi durmuştu? Haha. Onun kalbi dursa bile benimki onun için atardı ki. Ki durmadı. Durmadı.

Oturduğum yerdeki meraklı bakışları görünce "Ne?" dedim. "Kalbi falan durmadı ya. Sadece makinalar bozuldu, teknisyen girdi içeri." dedim gözlerimi devirerek. Aiden kulağıma eğilip "İyi misin sen?" dei. "İyiyim tabii ki." dedim iğneleyici bir sesle. Nerde kalmıştı bu teknisyen? Hadi artık, biriciğimi görmek istiyordum. Hem daha o bana cevap vermemişti ki!

Teknisyen çıktı. Aiden hemen onu kolundan tutup bi köşeye götürdü ve bir şeyler söylemeye başladı. Teknisyenle ne konuşuyordu ki? Beni ilgilendirmezdi. Artık biriciğimi görebilirdim.

Umursamaz bir tavırla kapıyı açıp içeri gittim. Hala manzara yanlıştı. Hala doğru gelmiyordu. Yanına oturup o çok sevdiğim kıvırcıklarını okşamaya başladım. Daha sakindim. Ona böyle dokunmayalı çok uzun zaman olmuştu. Özlemiştim. Ona karşı ördüğüm tüm duvarlara, beslediğim bütün o kine rağmen onu özlemiştim. Bana yaptıklarına rağmen... Benim için o kadar çabalamıştı ki. Gerçekten sarhoştu belki. Hatasını biliyordu ve telafi etmek için her şeyi göze almıştı. Biliyordum bunu. Biz başka şeyleri de atlatmıştık. Kalbimin boşluğunu dolduran insandan nasıl uzak kalabilirdim ki hem? Ne zaman ihtiyacım olsa yanımda olmuştu bir şekilde. Ne olursa olsun, küs bile olsak başıma ufacık bir şey gelse hiçbir şey olmamış gibi beni teselli eder, ben iyi olunca yine kavga ederdik. Onunla o kadar çok şey paylaşmıştık ki... Hayatımdı o benim.

Kapının aniden açılmasıyla irkildim. Blair gelmişti. "İyi mi?" diye sordu. Güldüm ve "Şaka mı yapıyorsun? İyi olacak. Bilirsin, ikimizin sözünden çıkamaz." dedim. Sonra da kaşlarımı çatıp "Değil mi Jack? Sözümüzden çıkar mısın? Haberin olsun, ikimiz pek çok erkeği dövmüş kişileriz." dedim uyarırcasına. Blair de güldü ve elini tuttu. "Bak kardeşim. Bana ne demiştin hatırlıyor musun? Gitmeyeceğine söz vermiştin. Yani gidemezsin. Anladın mı? İkimizi bırakıp gidersen ruhunu çağırır bir daha öldürürüz. Tamam mı?" dedi ciddi bir sesle.

Blair'le uzunca bir süre araya Jack'i de katarak sohbet ettik. Hatta bir defasında biriciğimin üstüne çıkıp burnunu sıktım ve Blair de fotoğrafımızı çekti. Tabi o salak teknisyen, Aiden ve Finn odaya girip bizi tehdit etmeseydi daha farklı şeyler de yapabilirdik. Bizi o odaya bir daha girememekle tehdit ediyorlardı. Haha. Salaklar.

***

Bana ne olmuştu böyle? Bütün kemiklerim kırılmış gibiydi, ayrıca her tarafım ağrıyordu ve hareket edemiyordum. Gözlerimi zorlukla açıp yanımda uyuyakalan iki kıza baktım. Catherine yanıma kıvrılmış, masum bir şekilde uyuyordu. Blair de elimi sıkıca tutmuş, başını elime yaslamıştı. Annemi kaybettiğimden beri yanımda olan iki kıza bakıp gülümsemeye çalıştım. Biri hayatımın anlamı, biri kız kardeşimdi. Birde Seth vardı işte değer verdiğim. O kadar. Benim bütün ailem bu 3 kişiydi. Yaptığım hatalardan bu yüzden nefret ediyordum. Özellikle Catherine'e karşı yaptıklerımdan.

Onu kaybedemezdim. Hayatımdı o benim.

***

"Cath." Adımı duyduğumda irkildim. Kim seslenmişti? "Hadi gel artık. Yorgunsun. Hem seni gördü, geceleyin uyandı." dedi yumuşak bir ses.

Tanıyordum bu sesi.

Uykulu bir sesle "Seth?" diye mırıldandım. "Evet ben. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. Blair de çıktı. Hadi gel." dedi. Brandon nasıl kardeşimse Seth de abim gibiydi.

Beni yarı kucaklar yarı yürütür bi şekilde kaldırıp başka bir odaya götürdü. Odada sadece Aiden vardı, beni onun yanına yatırıp koltuğa oturdu. "Uyumayacak mısın?" diye sordum. Başını iki yana sallayıp "Uyku düzenim biraz bozuldu." dedi gülümseyerek. Özlemiştim. Ve biz hiçbir şeyi saklamazdık. "Özledim." dedim buruk bir sesle. "Bende seni prenses. Hadi uyu bak geç oldu." dedi alnımdan öpüp. Başımla onaylayıp Aiden'ın kolları arasında daha çok kıvrıldım. Yanına yatar yatmaz kolları hemen beni sarmış ve kendine çekmişti.

Belki o da sarhoştu, bilmiyorum. Ama bu meseleyi daha sonra halledecektik. Şu an önceliğim Jack'ti.

Bela.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin