1 Ay Sonra.

106 3 0
                                    

Neredeydi? Cath neredeydi? Daha öncede gitmişti ama hiç bu kadar uzun süre kaybolmamıştı ve bunun sırf içmek ve erkeklerle yatmak için olmadığını hissediyordum. Hastaneden taburcu olmuştum, artık onu arayabilirdim. Seth peşinden gitmişti ama bir şekilde onu atlatmayı başarmıştı. Nasıl olduğunu kafam almıyordu, kimse Seth'i atlatamazdı.

Sanırım bu istediğinde neler yapabileceği hakkında bir fikir veriyordu. Bunu bilmemizi istemişti. Bugüne kadar yaptıklarının elinden gelenin en iyisi olmadığını bilmemizi istiyordu. Elinden gelenin en iyisi buydu işte. Tamamiyle yok olabilmişti.

Ama nasıl? Ve neden?

Bütün bunlardan sonra, beni o kızla gördüğü gün gitmişti. Ama meselenin bir tek ben olduğunu sanmıyordum, benim yüzümden diğerlerini bırakmazdı, o kadar zayıf değildi. Bu suçluluk duygumu hafifletmiyordu tabii. Ama ailesi, Aiden, ben, ve Chloe'ye verdiğim kağıt hepsi birleşince... Belki de onun sınırlarını aşmıştık.

Beni endişelendiren şeyler vardı. Kaçıp gittiyse, bunun sadece iki nedeni olabilirdi.

Birincisi, tamamiyle yeni bir hayat kurmuş olabilirdi. Sıfırdan başlamak için bizi bırakmış olabilirdi. Geri dönmezdi, asla, ama en azından güvende olduğunu bilirdim.

İkincisi... Bir şeyler planlıyor olabilirdi. Onu en iyi tanıyanlardandım, ne planladığını da gayet iyi biliyordum. Bugüne kadar her şeyden kaçmıştı, ama o böyle biriydi işte. Kavga ettiğimiz zamanlarda bile önce geri çekilir, olayların düzelmesini bekler, geri çekilmesi bir işe yaramazsa mükemmel bir şekilde karşı saldırıya geçerdi ve sorunların direk çözümüne odaklanırdı. Detaylara bakmaz, kökten çözerdi. Ben bu şehre ayak bastığımdan beri kaçıyordu. Ve şimdi saldırıya geçmişti.

Beni endişelendiren şey, kime karşı harekete geçmişti? Her birimizle teker teker uğraşmazdı, hayır, çözümü kendinde arardı. Ama sorun onda değildi. Bu yüzden, bir şey bulamayınca başka şeylere yönelmek yerine kendini yiyip bitirirdi. Bunu yaptığını nasıl da görememiştim... Hastanedeki o ziyarete izin vermeyecektim. Vermemeliydim. Özür dilemek için gelmişlerdi, ama bir işe yaramamakla beraber Catherine için bardağı taşıran son damla olmuştu. Kim bilir şu an nerelerdeydi... Hayatta kalma becerilerinden şüphe duymuyordum, hiçbir şeyi olmasa bile kendine bir hayat kurabilirdi. Maddiyat onun için asla ilk sırada olmamıştı, belki de bu yüzden hiç bu konuda sıkıntı çekmiyordu.

Hayır, benim endişe duyduğum şey ruhuydu. Tam olarak bir yetişkin bile olamadan, hayatı boyunca yetişkinlerin zar zor kaldıracağı şeyleri yaşamış, bunları atlatmış ve her şeye rağmen daima etrafa neşe saçmıştı. Şimdi onun yokluğunda, hepimiz bir odada kafa patlatırken ruhunun ne kadar eksik olduğunu görebiliyordum. Belki de sadece benim için bu barizdi ama eğer başkası ortalıktan yok olmuş olsaydı, bir şekilde onu bulurduk, özellikle Cath'in yardımıyla. Ama şimdi, hepimiz boşlukta hissediyorduk. Hepimiz olasılıkları farkındaydık. Yapabildiğimiz tek şey gidişinin ardından yas tutmaktı, onu bulamıyorduk, nereye gitmiş olabileceğini akıl edemiyor, sürekli dönüp dolaşıp aynı yere geliyorduk.

Onun yanında olamamıştım. Ta en baştan, o içkiyi içmemeli, o kızla yatmamalıydım. Ya da bunu hatırlamalı ve ona knedim açıklayabilmeliydim. Ya da gitmemesi için daha çok yalvarmalıydım. Benden kaçmasına izin vermemeliydim. Ona vurmamalıydım.

Ah, ona vurmamalıydım. Bütün bu olanların içinde, bana karşı olan güvenini en çok bu mahvetmişti. Ona zarar vermemeliydim, özellikle de fiziksel olarak. Asla. Sanki psikolojik olarak yeterince çökmemiş gibi, bende fiziksel olarak zarar vermiştim.

Aiden'la tanıştığı zaman onu rahat bırakmalıydım. Öyle yapsaydım, olaylar bu kadar sert bir şekilde sonuçlanmazdı. Bana değer verdiğini biliyordum, ve benim kazam, Aiden, o sarışın kız o kadar üst üste gelmişti ki... O gün benim odama annesiyle ilgili olayları anlatmak için gelmişti. Onu en çok kıran şey buydu, seneler önce babası gidince annesi tek dayanağı olmuştu. Ben yanında değildim.

Şimdi aynı odada, kızlarını bulabilmek için beraber bulunan annesine ve babasına baktım. Yardım edemezlerdi. Onlar edemezdi ve Cath onların yardım etmesine asla izin vermezdi. "Siz ikiniz bize müsaade edin." dedim onları işaret ederek. İtiraz etmeye kalktılar. Babasına dönüp konuşmaya başladım. "Bakın beyefendi, kızınızın hayatının büyük bir kısmında yoktunuz. Tutkularını, isteklerini, arzularını ve yapabileceği şeyleri bilmiyorsunuz. O basit bir genç kız değil. Bulunmayı gerçekten istemiyorsa onu biz bile bulamayız, ama birazcık bile istiyorsa ipucu bırakmıştır ve bunu size bırakmayacağı kesin. Ve hanımefendi, kızınız buradan ayrılmadan hemen önce ona söylediğiniz yalanları öğrendi, kaldı ki bunu zaten biliyorsunuz. Size de hiç güveni kalmadığı kesin. Yardımcı olamayacaksınız, bari bırakın da biz elimizden geleni yapalım."

Babası alayla "Genç çocuklar dünyayı kurtarıyor, ha? Çok fazla film izlemişsin sen oğlum." dedi. Bu, son damlaydı.

"Bana bak be adam. Siktiğimin nedenlerinden onu bırakıp gittin ve sen gittiğinde onun yanında ben vardım. Sevecek bir erkeğe ihtiyacı olduğunda ben vardım. Onu koruyacak bir erkeğe ihtiyacı olduğunda Seth vardı. Oynayabileceği, onu neşelendirecek bir erkeğe ihtiyacı olduğunda Finn vardı. Teselli edecek bir erkeğe ihtiyacı olduğunda da Brandon vardı. Sen. Yoktun. Onu tanımıyorsun. Sana gelip Seth'le yattığını söylediğinde buna inanacak kadar saftın ama şimdi tanımadığı bir erkekle yatıp onunla kalıyor olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmamıza izin vermiyorsun. Onu tanımıyorsun. Biz tanıyoruz. O yüzden rahat bırak da onu bulalım."

Odadan çıktılar. Sonunda biraz rahatladığımı hissediyordum. Aynı nedenle kızlar da beni odadan atmalıydılar, ama onu bulabileceğimi biliyorlardı. Onu bulabilirdim. Onu bulabilirdik. Sadece biraz daha kafa yormalıydık.

"Seth." dedim. "Onu takip ettiğin zamanlar boyunca, en çok nereye gitmişti?"

"Londra. Amsterdam. Bu ikisine en çok gitti ve gitmediği zamanlarda bile hep özlemle bahsettiğini duydum. Ama buralara gitmiş olamaz. Onu ilk oralarda arayacağımızı biliyor."

"Evet. Ama eğer bulunmak istiyorsa bir ipucu bırakmıştır. Onu bulmalıyız sadece."

Tam o sırada telefonum çaldı. Gizli numara. Telefonu masaya koyup hoparlöre aldım. "Jack." dedi. Cath. Sesimin titremesini engelleyip "Cathy? Nerelerdesin?" dedim. Arkadan bir kıkırdama geldi. Cath de güldü ve "Hey, dur, Peter, bekle." dediğini duydum, ana boğuktu sesi. Biraz sonra geri geldi ve "Beni aramayın." dedi. "Bulmaya çalışmayın. Olasılıkları düşünmeyin. Mutluyum. Hayatımda siz yokken çok mutluyum. Sonunda kolay ve bir genç kız gibi yaşayabiliyorum, berbat bir ailem yok, bana ihanet eden kız yada erkek arkadaşlar yok... Sadece mutluluk var, ve üstesinden gelebileceğim sorunlar. Sizin üstenizden daha fazla gelemem, daha fazla katlanamam. Ve oraya dönersem, bu iyi bir şey için olmaz. Sadece başladığımı bitirmeye dönerim. Her şeyi başladığı yerde bitirmeye gelirim."

Ve sonra hat kapandı.

Bela.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin