Neredeydi? Günlerdir yoktu, telefonu çalmıyordu, onu hiçbir yerde bulamamışlardı. Ben de aramıştım tabii ama sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Şaşırtıcı bir şekilde kızlar da benimle aralarına bir mesafe koymuşlardı. Sanki ben suçluymuşum gibi. Ben bir şey yapmamıştım ki.
"Brandon onu bulmuş. Ama getiremiyormuş. Biz onun yanına gidiyoruz." dedi. Bu iyi haberdi ama nasıl getiremiyordu? Brandon fizikli bir çocuktu, buna ihtiyacı olmazdı ama Cath çok ısrar ederse sırtına alıp getirebilirdi. Catherine'e gücü kesinlikle yeterdi. Hızlıca hepimiz hazırlanıp Brandon'ın bize verdiği adrese gittik.
Brandon'ı yumrukluyor, küfrediyor ve sürekli kaçmaya çalışıyordu. Bütün barın ona bakıyor olması umrunda bile değilmiş gibiydi. Sarhoştu, bundan emindim. Kimlerle birlikte olduğunu bilmiyordum ama kayıp olduğu tüm süre boyunca sürekli birileriyle yattığından da emin gibiydim. Ama niye böyle yapıyordu? Adını seslenip ona doğru ilerledim. Beni dinlerdi değil mi?
İlk önce gözlerini kocaman açıp bana baktı, sonra öncekinden de daha sinirli bir tavırla "Sen!" diye bağırdı. "Sen beyefendi, tam bir piçsin! Geceleyin benimle birlikte yatıp sabahleyin başka kızlarla el ele dolaşmak sana mantıklı geldi mi?! Yoksa seni tatmin edemedim mi? Ne işin var şu an burda?! Seni çağıran oldu mu?! Siktirip gitsene hayatımdan!" diye devam etti. Tanrım. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Neyden bahsediyordu bu? "Bak, Cath." dedim yumuşak bir tonda. "Ben kimseyle birlikte olmadım. Seni gördüğüm andan itibaren kimseye bu gözle bakmadım ben. Sen hariç." dedim. Kim söylemişti ona başkalarıyla birlikte olduğumu? Yapmamıştım ben öyle bişi! Tekrar sinirlenmemesi için yavaş adımlarla yanına gidip karşısında durdum. "Sadece seni seviyorum ben." dedim.
Bunu ona hiç söylememiştim ama kayıp olduğu süre boyunca kimse için bu kadar endişelenmemiştim. Ve şimdi, bu kelimeler dudaklarımdan dökülürken doğru olduklarını biliyordum. Gözlerimin içine baktı. İçinde kendisiyle savaştığını biliyordum. Bir tarafı beni affetmek istiyordu, bir tarafı ise çok sinirliydi. Ona yardımcı olmak için elimi uzatıp "Hadi. Gel benimle." dedim. Sanki benden çekinir gibi elini kaldırdı, sonra yumruk yapıp göğüsüme vurdu. Birden hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. "Yalan söylüyorsun! Git, defol başımdan! Hiçbirinizi bir daha görmek istemiyorum!" diye bağırdı ve arkasını dönüp koşmaya başladı. Ağladığını duyabiliyordum. Tanrım, onu bu kadar üzmek istememiştim. Arkasından gidecektim ki Brandon kolumu tutup "Yapma." dedi. "Onu çok uzun zamandır tanıyorum. Gözden kaybetme ama gözüne de gözükme. Sadece biraz zamana ihtiyacı var."
Başımla onayladım. Yapacak başka bir şey yoktu.
***
Yalan söylüyor.
Hayır, yalan söylemiyor.
Söylüyor.
Gözlerine baksana. Yalan söylese anlardın. Söylemiyor.
Söylüyor. Söylüyor olmak zorunda. Hem, bana yalan söyleyenleri ne zaman anlayabildim ki?
Ah! Sanki kafamdaki sesleri susturabilirmişim gibi başımı iki yana salladım. Çenenizi kapasanıza! Gözlerime dolan yaşları saklamak amacıyla dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerimin arasına aldım. Etrafımdaki herkese zarar veriyordum, bunu farkındaydım ama durduramıyordum. Her şey üst üste geliyordu. Bir an her şey yolunda derken bir kaç saat içinde her şey mahvolabiliyordu. Neden her şey beni buluyordu?
Tekrar ayağa kalktım ve nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Bir yere takıldım, düştüm, sonra tekrar kalktım. Koştum, yine düştüm. Ve kalkmadım sonra ayağa, uzandım ve tekrar ağlamaya başladım. Tanrım, bana neler oluyordu? İyi olmadığımı farkındaydım, davranışlarım normal değildi. Bende normal bir insan değildim zaten, normal bir hayatım da yoktu. Normal bir sevgilim bile olamıyordu! Lanet olsun, bu ben değildim. Sadece belki de sıkılmıştım sürekli insanların başına bela açmaktan, başıma gelenlerden? Böyle yaşamak istemiyordum. Böyle yaşayacağıma ölmeyi tercih ederdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bela.
RomanceJack'i hala seviyordum. Ama ya Aiden? Peki babamı ne yapacaktım? Hepsini birden halletmek imkansız gibiydi, Çok fazla şey vardı ama yine de her şeyi bilmiyordum. Öğrendiğimde ise dengeler tersine dönmüştü bile.