3-PİKNİK

17K 1.1K 237
                                    

İyi okumalar^^

(Üstteki resim temsilidir. Gözünüzde canlanması için konuldu.)

---

"Kaçma benden kurtulamazsın!" Bu sefer beni çileden çıkarmayı başarmıştı. Sabah sabah üşenmemiş gizlice benim odama girmiş ve buz gibi suyu ben uyurken yüzüme dökmüştü. İşsiz.

Ben Bekir'i koca evde kovalarken o ise kahkaha atarak benden kaçıyordu. Komik bir durum mu vardı? Aşağı kata indiğimiz de Fatma teyzenin arkasına geçip annesini kendisine koruma kalkanı olarak kullandı.

"Ya kızım ne abartıyorsun? Hem bu saate kadar uyuduğun için bunu hak etmiştin."

"Sana ne benim uykumdan ya?"

"Canım sıkılı, senle uğraşmak istedim." deyip gülümsedi. Sevimsiz. Fatma teyze "Ne oldu kızım?" deyince hemen bana yaptığı eşek şakasını anlattım. Direk oğluna döndü ve kulağından çekmesiyle Bekir acıyla kıvranmaya başladı. Gülümsemeden edemedim. "Ben sana kızı uyandır dedim, başından aşağıya su dök mü dedim?" Bekir annesinin elinden de kurtulunca koşarak odasına yol aldı. Annem ise mutfaktan seslenmişti.

"Piknik sepetini hazırladım! Hadi artık gidebiliriz. Çocuklar üstünüzü giyin."

"Pikniğe mi gidiyoruz ?" diye sordum sevinçle Fatma teyzeye. Başını olumlu anlamda salladı. "Bekir'e bunun için uyandır demiştim tabi bizim akılsız oyun oynayacağı tuttu. Üniversite sınavları hele bir açıklansın ben ona oyunu göstereceğim." Gülerek odama geçtim.

Beyaz kot şort ve göbeğin üstünde biten mor bir tişört giymiştim. Saçlarımı iki yandan balık sırtı örüp direk bahçeye çıktım. "Çok erken hazırlandın kıyamam git biraz daha oyalan ya ben beklerim zaten burada." Bekir'in laf soktuğunu sanmasını umursamadan beyaz spor ayakkabılarımı giymeye başladım.

"Annemler neredeler?"

"Prenses geç kaldığı için daha fazla bekleyemediler piknik alanına gittiler. Sende yolu bilmediğin için yardımcı olmamı istediler." gözlerini devirip beni beklemeye devam etti.

"Benim sana ihtiyacım yok!"

Spor ayakkabılarımı da giyip yürümeye başladım. Bekir'in sesi durmamı sağladı.

"O tarafa değil!" Yüzüne bile bakmadan yolumu değiştirince gülmüştü. "Aynen bana ihtiyacın yok."

Onu takmayarak ilerledim o da hemen yanıma gelip yürümeye başladı. Bana sabah yaptığı eşek şakasını ödetmeliydim ama nasıl? Ben düşüncelere dalarken Bekir sessizliği bolmuştu.

"Duygu."

"Efendim?"

"Dün..." devam etmesine fırsat vermedim. "Teşekkür etmene gerek yok." deyince güldü.

"Ne teşekkürü ya? Sadece sana bir şey dedim mi onu merak ettim." Egoist!

"Ne demen gerekti ki?" Yolda durunca bende onunla durmak zorunda kaldım. Ellerini saçlarına götürdü. Telaşlı bir hali vardı ve gergin. "Ne bileyim işte, saçmalamış olabilirim. Pek bir şey hatırlamıyorum."

"Bilmem demiş olabilirsin." Biraz oyun oynamaktan ne zarar çıkardı ki? Gülme isteğimi bir kenara bıraktım. O ise daha da gerildi. "Ne? Nasıl? Ne dedim?"

"Dokuzuncu sınıfta matematik dersinde gaz çıkaranın sen olduğunu söyledin." Bir anda gözleri parladı. Kendine gelmiş gibiydi. Nedense güldü. "Dalga mı geçiyordun?" Oysaki sinir olsun diye yapmıştım ama neyse.

"Herhalde dalga geçiyorum bana ne diyebilirsin ki sadece bana gıcık olduğunu söyledin."

"Ha bak görüyor musun, sarhoşken bile mantıklı konuşmuşum."

ÖDEŞTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin