Gizemi Aydınlat

727 86 120
                                    

'Rahatsız ediyorum ama, kafedeki tüm masalar dolu.Eğer siz de birini beklemiyorsanız, 5 dakika şurada oturabilir miyim?Endişenmeyin sizi rahatsız etmem'dedi Hayal.

İlayda, şaşkınlıkla hayaline bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu sanki.Tutulmuştu adeta.Çocuğun sözlerinin yarısını duymamış, diğer yarısını da anlamamıştı.Boş bir şekilde bakmaya devam ettiğinden, Berk tekrar konuşmasına;

'İyi misiniz?'gibi daha basit bir cümle ile başlama ihtiyacı hissetmişti.

Bunun üzerine İlayda nihayet biraz toparlanıp;

'Kusura bakmayın, dalmışım.Öyle aniden karşıma çıkıp konuşunca da, ne dediğinizi algılayamadım'dedi.

'Dedim ki, her yer dolu'

'Evet evet, tabi.Oturabilirsiniz'dedi İlayda Berk'in sözünü kesip.

'Teşekkür ederim'deyip, 4 kişilik masada, İlayda'nın çaprazındaki sandalyeye oturdu Berk.Boynuna asılı duran spor çantasını da yanındaki sandalyeye bıraktı.Garsona soğuk bir gazoz siparişi verdikten sonra, İlayda'ya dönüp;

'Biraz yayıldım ama, birini beklemiyordunuz değil mi?'diye sordu.

İlayda da;

'Yoo hayır, kimseyi beklemiyorum,yalnızım'dedi.Ve henüz cümleyi tamamladığı an sanki son kelimeyi bilinçli bir şekilde vurgulu söylediği hissine kapılıp, düzeltme ihtiyacı hissetti;

'Yani bugün yalnızım'

'Anladım'dedi Berk.

'Bir saniye, neyi anladı?'diye düşündü İlayda.'Yoksa yanlış mı anladı acaba?'

İlayda artık susması gerektiğini düşünse de yine kendine hakim olamayıp;

'Yani, bugün yalnızım derken, bugün arkadaşlarımla buluşmadım anlamında.Yoksa genel olarak da yalnızım'

İlayda daha cümlesini bitirdiği an, kendini bıçaklamak istedi.Ağzından çıkanlara inanamıyordu.Yanlış anlaşılmayayım derken, daha çok yanlış anlaşılmıştı.Berk'ten onu rahatlatacak bir şey duymayı bekledi.Ama Berk sadece gülümsemekle yetinmişti.Ve İlayda için bu gülümsemenin samimiyet mi yoksa alaycılık mı göstergesi olduğunu anlayamamak, işkence vericiydi.Berk gülümsedi ve başını kendi önüne düşürüp, ilgisini İlayda'dan çekti.Bunun üzerine İlayda da kendi önüne dönüp dua etmeye başladı;

'Allahım, al canımı ne olur.Hemen şimdi.Bak yaşayacağım kalan tüm senelerimden vazgeçiyorum.Yeterince rezil oldum, daha fazlasını kaldıramam.Lütfen şimdi hemen öleyim şurada'

İlayda bu düşünceler içindeyken garson geldi ve Berk'e içeceğini verdi.Bu sırada Berk de cebinden telefonunu, çantasının ön gözünden kulaklığını çıkardı.Kulaklık sayesinde, telefonu ile bağlantı kurduktan sonra, internetten indirdiği Avrupa Basketbol Şampiyonası özetlerini izlemeye başladı.

Yaklaşık 5 dakika geçmişti.Berk İlayda'ya tek bir kelime daha etmemişti.Arada bir büyük bardağından birkaç yudum alsa da, onun haricinde, dikkati tamamen telefonun üzerindeydi.İlayda arada bir kaçamak bakışlarla Berk'e baksa da, Berk bunu fark etmemiş gibi duruyordu.Sanki dış dünya ile bağlantısı tamamen kopmuştu.

5 dakikanın sonunda, kulaklığını kulağından çıkarıp, telefonuyla birlikte çantasının ön gözüne attı.Ve yarısından çoğu bardakta duran gazozunu öylece bırakıp masadan kalktı.İlayda'ya masaya oturmasına müsaade ettiği için teşekkür edip, yanından ayrıldı ve kafenin içine kasaya doğru yol aldı.

İlayda şaşkın bakışlarla Berk'in gidişini izlemişti.Bu çocuk niye gelmişti, niye aniden gitti hiçbir şey anlamıyordu.Biraz sonra kafeden çıkan Berk'in, yolun karşısına geçip basketbol sahasına gittiğini gördü.

SAHAFLAR SEMTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin