"Neyine aşık oldun mesela?"
"Gülünce gözlerinin kenarındaki çizgilere. Tanrım Ashton 2 saattir, Calum ile ilişkilimi sorguluyorsun."
"Hala sana inanmıyorum."
Haklıydı, bir yalana insan ne kadar inanabilirdi ki?
"Kalk Daisy gidiyoruz." Calum'u gergin sesi beni de germişti.
"Hey nereye?"
Kolumdan sıkıca tutup beni masadan sertçe çekti.
"İşimiz var, yürü bebeğim."
"Biraz kibar olsana kıza." Dedi Ashton bu sefer.
"Ashton kibarlık kelimesi her ne kadar seninle ikiz olsa bile beni ilgilendirmez."
Ne olduğunu anlamadan beni müdürün odasın soktu. "Burası tadilata girecekmiş merak etme, kimse olmayacak."
Calum hiç bir zaman içimi rahatlatmıyordu.
"Neden burdayız?"
"Bak söyleceklerim sana biraz fazla gelebilir ama Daisy bunu yapmalıyız."
"Seninle sevişmeyeceğim, Hood."
"Büyük konuşma güzelim."
"Ne yani bunumu teklif edecektin, sen çok pislik bir arkadaşsın."
"Daisy bunu sormayacaktım bile. Sadece sana bir iz bırakmalıyız."
Ne zaman Calum'la konuşsam başka bir sırrın içinde buluyordum kendimi.
"Ne demek istiyorsun?"
"Sadece sert bir öpücükle boynuna bir morluk istiyorum."
Tanrım, başından bu olaya evet dememeliydim.
"İmkansız." Dedim başımı salladım.
"Geçen gün okula imkansız yoktur diye makale yazan ben değildim Daisy. Şimdi sadece saçlarını diğer tarafa at." Dedi ve eliyle sol tarafı gösterdi.
"Sadece hafif bir morluk, anlaştık mı?"
Cevap vermeden yanıma geldi.
Büyük bir ihtimalle Cehennemde Calum ile buluşacaktık.
Büyük ama ince ellerini saçıma geçirdi ve dudakları boynumun sağ tarafına yöneldi. Dudakları dolgun olduğu için çok yumuşak hissettiriyorlardı ama dişini hissettiğimde canımın yanmasıyla ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı. Bir eli saçımdayken, diğer eli belim ile kalçam arasına kaydı. Düşmemek için ellerim ile ensesindeki saçları tuttum.
Tanrım, sadece Calum Thomas Hood.
Sakin ol.
Sadece nefes al.
Elleri ile birlikte dudaklarının hareketleride sertleşince konuştum. "Calum, durmalısın."
Ağzından çıkan seslerden hiç bir şey anlamamıştım. "Calum." Dedim onu tekrar uyararak. "Thomas!"
Sesimi yükseltmem ile durdu, geri çekilip boynuma baktı. Müdürün odasındaki aynaya yaklaşıp yarattığı esere baktım. Gurur duyuyor olmalıydı.
"Yakıştı sana." Dedi dağıttığım saçlarını düzeltirken.
"Teşekkürler." Dedim üstümü düzelttim.
"Bir dahaki sefere-" dedi ama ben onu durdurdum. "Sonra konuşuruz, Calum."
Boynum fazlasıyla acıyordu ve diğerlerinin yanına gitmekten kaçınıyordum.
Ama korkuyu kendimiz yaratırdık bu yüzden özgüvenimi toplayıp yanlarına gittim ve Michael'in yanına oturdum.
"Sikeyim sizin ilişkinizi, cidden mi?" Dedi Michael boynuma bakarken.
Calum iyi iş çıkarmış gibiydi.
Saçmalıyorsun Daisy.
"Dün gece herkes için zor geçmiş sanırım." Dedi Ashton Lillie'nin boynunu gösterirken.
TANRI şahidimiz olsun ki Lillie'nin boynu ilk defa bu kadar kızarıp morarmıştı.
Gözlerimi Luke ve Lillie arasında gezdirdim, ikiside utangaç gözüküyordu.
"Daha az adamla sevişmeyi dene." Dedi Casey elimin üstüne elini koyup.
Ve evet işte bu herşeyi bitirme sebebim olacaktı.
"O senin annene benzemez." Dedi Lillie aniden ve sonra Casey kalkıp gitti. Michael hafif sinirle Lillie'ye baktı. "Ne var Mike, doğruları saklamak ne zamandan beri yasak?"
"Sadece rica ediyorum onu incitmeyi kesin." Ve Michael'da kalktı.
O anda gözlerim yemekhanenin kapısında duran Calum'la buluştu.
"Gidelim mi?" Dedi Lillie. Kafamı salladım ama gözlerimi Calum'dan almadım.
"Kim yaptıysa, başarılı olmuş." Dedi yanından geçerken. Ve bu beni sadece gülümsetmişti.
"Birilerinin piercingini çıkarması gerek." Dedim Lillie'nin boynumu Calum'a gösterirken.
"Belkide seninde piercing takman gerek." Dedi bağışıklık sistemimindeki kanı durduracak sesiyle.
Heyo guys miss you a lot. Just can you comment on the storiex btw love you all and love ya calum xxxxxxx
![](https://img.wattpad.com/cover/68713566-288-k229735.jpg)