"Bekleyin geliyorum!" Diye bağırdım yatağımın üstünde duran bavulu kaldırmaya çalışırken.
Bir haftalık tatilimizde Michael'ın yoğun ısrarı üzerine Avusturalya'nın farklı yerline sürükleniyorduk.
"Yardım etmemi ister misin?" Dedi Ashton kapımda belirirken. "Teşekkür ederim Ash, orada oturup sadece bana çabuk olmamı söylüyorlar."
"Calum gelmeyince, yardım etmek istedim." Dedi bavulu arabaya kadar götürmüştü. "Kasları boşuna yapmamışsın ha?" Dedim koluna dokunup.
"Kim kiminle gidecek?" Dedi Calum başını Ashton'ın arabasından çıkarıp.
"Luke ve Lillie benimle." Dedi Michael. Hemen onu kenara çektim.
"Mike ben Ashton'larla gitmek istemiyorum çünkü Ashton sürekli gülüyor bu beni sinir ediyor, sizinle geleyim."
Kafasını salladı. "Daisy'de bizimle."
Herkes arabalara ayrılırken ön kapyı açtım ve oturdum. Lillie ve Luke'u arkada bırakmak istiyordum. "Arkaya geçsene sen." Dedi Michael. "Neden sevgi dolu bölüme geçeyim?"
"Daisy sadece kusmamaya çalış ve arkaya geç, nedenini birazdan anlarsın."
Kapıyı açmasını söyleyip arkaya geçtim. Michael bir kaç dakika sonra bir evin önünde durup beklemeye başladı. "Neden geldik ki buraya?" Dedi Lillie sıkılmışça.
Michael'ın telefonu çaldı, açtı. "Evet siz gidin, ben Casey'i alıp geliyorum." Dedi karışındaki kişiye.
Tatilde bile bu kızın ne işi vardı? Casey'i iyi biri değildi. Neden Michael ona bu kadar takılmıştı bir fikrim yok.
"Michael neden o da geliyor? Hani sadece biz olacaktık? Senden nefret ediyorum Mike. Nasıl bu eziyeti bize yaparsın?" Diye konuşmaya başladı Lillie.
Hemde hiç susmamak üzere. Ben kafayı yemek üzereydim. Lillie ve Michael'ın tartışmaları arasında 15 dakikadır burada Casey'i bekliyorduk. Ve beklemekten hoşlandığım söylenemezdi.
En sonunda Michael'ın arkasında oturduğum için dayanamayıp koltuğuna yumruk atmaya başladım. "Mike seni öldürmek istiyorum."
"Herkese merhaba, nasılsınız?"Dedi sonunda Casey ön koltuğa yerleşirken.
"Sen gelene kadar daha iyiydik ama şimdi bir kusma isteği, bir baş ağrısı." Dedi Lillie.
Michael arkasına dönüp Lillie'ye baktı. "Önüne dön." Dedim Michael'ı dürterek.
Sırt çantamı açıp telefon rehberimden Calum'u bulmaya çalıştım. "Şey sizde Calum'un numarası var mı?"
"Sevgilisinin numarasını bilmiyor ne ayıp." Dedi Mike. Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.
Mesaj Calum'dan gelmişti, ben onu Basçı Arkadaş diye kaydettiğimi şimdi hatırlamıştım.
"N'aber?"
"Calum sana bir şey söylemeliyim?"
"Söyle o zaman Daisy, benimle konuşurken fazla düşünmene gerek yok."
"Casey'de bizimle geliyor ama inan haberim yoktu. Olsaydı gelmezdim zaten, üzgünüm. :( "
"Oyun oynamak istiyorsa, oynarız."