"Hazır mısınız?" Dedi Calum arabadan seslenerek.
"Evet!" Diye geri bağırdım çantamı omzuma takıp.
Calum'un akşama olacak bir maçı vardı ve şehir dışındaydı. Hepimizi onunla gitmeye ikna etmişti, hatta oda bile tutmuştu.
İki saatlik yolculuğun ardından otele varmıştık.
Calum antremanına gitmişti. Jessica odalarına gitmişti. Michael ve Ashton, Luke ve Lillie kalacaktı. Ben tabii ki de tektim.
Odama girer girmez perdeleri açıp, içeriye ışık girmesini sağladım. O sırada oda telefonu çaldı.
"Efendim?"
"Daisy, hadi kalk biz havuza gidiyoruz." Dedi Lillie.
"Daha yeni geldik Lil." Dedim bıkkınlıkla.
"Luke yüzmek istiyor, hem Ashton ve Mike'da sıkılmış."
"Jessica geliyor mu?"
"Haber vermeyeceğiz." Diyip kahkaha attı. Bir yandan da kapı çalıyordu. Telefonu kapayıp, kapıyı açtım.
"Hadi." Dedi Ashton.
"Daha giyinmedim ki."
"Sen iyice Lillie gibi geç kalmaya başladın. Giyinde aşağı gel hemen, biz iniyoruz."
"Hadisenize!" Dedi Luke asansörü tutarken.
Ashton'a kapıyı kapatım, getirdiğim bikiniyi giydim ve odadan çıkıp asansörle havuzun bulunduğu kata indim.
Ashton hariç hepsi havuzdaydı ve yüzmek yerine suç sıçratıyordu.
"Sen neden girmedin?" Dedim yanındaki şezlonga oturup.
"Şu kızları kesiyorum Daisy, sakın sevgilimmiş havası verme."
Gülmemi sağlamıştı. Calum'un geldiğini görünce durmuştum.
"Boğulacaksınız yeter." Dedi havuzda Lillie'yi öpen Luke'a ve öpmeyi kesmesini sağlamıştı.
"Sen yapamıyorsun diye kıskanma." Dedi Luke.
Calum bir şey söylemeden Ashton'ın diğer yanındaki yere uzandı.
"Antremanın yok muydu senin?" Dedi Ashton ona dönüp.
Ashton her zaman aklımdan geçiripte ona soramadığım şeyleri soruyordu.
"Şimdilik bana yeterli, sizinlede vakit geçirmek istiyorum." Dedi üstündeki tişörtü ve spor ayakkabılarını çıkarıp.
Havuza ilerledi ve Michael'ın yanına gitti.
Bu çocuğun vücudu bir şaheserdi.
Gözlerimi sonunda ondan ayırıp Lillie'nın yanına gittim ama havuza girmedim.
"Lil."
"Daisy?" Dedi Luke'tan ayrılıp yanıma yüzerken.
"Ben masaja gidiyorum. Geliyor musunuz?"
