İyi eğlenceleer :))))))) lsşakdasşldkş
---
Gece yarısı olmuştu neredeyse. Baekhyun'un bana o sözleri sarf etmesinin üzerinden saatler geçmişti. Orada beni öylece bırakıp ortadan kaybolmuştu. Takip etmekte geç kalmıştım çünkü söylediği şeyi sindirebilmem ve hareket edebilmem için zamana ihtiyacım vardı.
Yalnız bir şekilde geri geldiğimde ilk yaptığım onun evini kontrol etmekti ama uyuyan bir Baeksoon'dan başkasını bulamamıştım.
Diken üstünde bekliyor gibiydim. O hala gelmemişti ve sinirim giderek artıyordu. Nasıl bir anda öyle bir şey söyleyebilir ve ortadan kaybolabilirdi. Bunun şakasını defalarca yapmıştık ama bu sefer ki şaka değildi.
Şaka olamayacak kadar gerçekti bakışları. En önemlisi ağlamıştı.
Kapının dışında duyduğum seslerle hemen ayaklanıp kapıya yaklaşmıştım. Bu, bu şekilde dördüncü kalkışımdı. Diğer komşular girip çıkarken sinirden kendimi parçalamak üzereydim yine.
Normal günlerde bina sessizken şimdi bana inat olarak saat 4'e yaklaşmasına rağmen birileri girip çıkmaya devam ediyordu.
Sırtımı kapıya yaslamıştım. Artık Baekhyun'la uğraşma gücümü kaybediyordum. Onun istediği kişi olmaya çalışıyordum. Onun yanında istediği Chanyeol olmak için bütün önceliklerimi geride bırakmıştım ancak o hala bunların farkında değildi.
Artık bu durum can sıkıcı, daha da ötesinde can yakıcı olmaya başlıyordu.
Tam bu sırada yan kapıdan gelen anlık açılıp kapanma sesiyle kendime gelmiştim. Sonunda gelmişti. Evden çıkıp kapıyı bile çalma gereği duymadan avucumun içinde sıkmaktan elimde iz bırakmış olan anahtarla kapıyı açmıştım.
"Neredesin sen?"
"Burada ne işin var senin?"
"Soruma cevap ver." Gözlerini birkaç sefer kırpmasından bu kadar sert bir tepki vermeme şaşırdığını anlamıştım.
"Burası benim evim." Hala inatçılığı bırakmayı düşünmüyordu bile. Tamam ikimizin de sakinleşmeye ihtiyacı vardı, öncelikle benim için ihtiyacım olan şey buydu ancak pek başarabilecek gibi görünmüyordum.
"Konuşmamız lazım."
"Baeksoon uyuyor. Sonra konuşuruz." Kapıyı açıp çıkmamı işaret ettiğinde kalan sabrımın da sonuna geldiğimi hissetmiştim.
"Baeksoon uyuyorsa benim evimde konuşuruz o zaman." Bileğinden tutup açtığı kapıdan dışarı sürükleyip bedenini kendi evime ittirdiğimde öfke dolu bakışlarıyla karşılaşmıştım.
"Ne yaptığını sanıyorsun Chan?" Her öfkelendiğindeki gibi yüzünün kızardığını görmüştüm. Boynundaki damarları belirginleşmiş ve çoktan avuçlarını sıkıp titremeye başlamıştı.
"Şimdiye kadar asıl yapmam gereken şeyi yapıyorum Baekhyun. Daha fazla senin baskıcı tavırlarına katlanamam artık biraz da sen beni dinlemelisin."
"Katlanamıyorsun işte. Katlanamıyorsan bitsin." Kırılgan sesini duymak bile içimdeki birikmiş öfkeyi geçiremiyordu.
"Benim adıma kararlar almayı bırak artık!" Üzerine yürüyüp bedenini duvarla kendi bedenimin arasına sıkıştırdığımda gözleri dehşet içinde parlamıştı.
"Chanyeol kendine gel."
"Kendine gel mi? Ortada bir neden yokken ayrı kalmamız gerektiğini söyledikten sonra nasıl sakin kalmamı bekliyorsun ki? Bende ne istiyorsun Baek! Her zaman yanındaydım. Seni bir an bile yalnız bırakmadım. Daha benden ne istiyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Owl Divorce Agency
FanfictionOnların görevi, diğerlerinin aksine birleştirmek değil, ayırmaktı. -Dragon Dating Agency 2. Sezon-