-8-

2.5K 85 10
                                    

Medyada Toprağ'ın üstündeki tulum var.

Rüzgar üstüne siyah bol bir tişört ve koyu renk pantalon giyip geldiğinde gözümü ondan alamadım. Kusursuz gibiydi! Hatta kusursuz denilemeyecek kadar kusursuzdu! Benim düşüncelerimle birlikte ona daldığımı görmüş olacak ki bana elini sallayarak "heyy! Ne bakıyosun yicekmiş gibi hem sen daha hazırlanmadın mı? " dedi. "E çay..." sözümü keserek "sonra içersin ölmedin ya " "peki tamam" ÖKÜZ YA VALLA ÖKÜZ düşünsenize bakıcım bir ÖKÜZ! Üstüme siyah sırtı açık paçaları bol çok güzel görünen bir tulum giydim. Saçlarımı hafif dalgalar halinde bıraktım. Hafif rimel ve bordo rujla hazırdım. Boy aynasında kendime baktım. Vay bee! Müthiştim! Siyah askılı çantamı alıp da Rüzgar 'ın yanına gittim. Ben ona göre çok süslü görünüyordum. O ise bi parti için çok basit. Ayakkabılarımızı da giyip evden çıktık. O zamana kadar ikimizden de bi ses çıkmadı. Arabanın yanına geldiğimde o bir yere gidiyordu. " Rüzgar nereye? Açsana şu kapıyı!" Yürümeye devam ederek " yürüyerek gideceğiz " dedi." Ne! Ben bu ayakkabılarla gidemem baksana şunun topuğuna !" Yürümesine hiç aralık vermeden "giymeseydin beni ne ilgilendirir " dedi ve benden biraz uzaklaştı. "Bekle o zaman bende geliyorum" diyerek hızlı adımlarla onun yanına ulaşmayı başardım tabi biraz bacağım ağrımıştı ama neyse. "Biz kimin partisine gidiyoruz Rüzgar?" "Gidince görürsün " görsem ne fayda kimseyi tanımıyorum ki ben aptal ! Demek isterdim fakat diyemedim. "İyide ben kimseyi tanımıyorum" dedim içimden geçen sözcüklerin bir çoğunu azaltıp söylerken. "Merak etme senin bu halini görüp sen değil onlar seninle tanışmaya çalışacaklar" "neden ki?" Duraksadı ellerini cebinden çıkardı ve başını geriye atarak ofladı. Bende durdum ve bana döndü "Çünkü şuan çok dikkat çekiyosun. Sana bakarlar " gözlerimi olabildiğince büyüttüm. O yürümeye devam ettiğinde bende ettim. "Nasıl ya gittiğimiz yer öyle bi yer mi ? " tekrar ofladı. "Çok soru sordun Toprak. Gidince görüŕsün dedim ya ayrıca partiye gelmekge ısrar eden sendin " "evet ama..." "aması falan yok kapa şu çeneni artık" diye bana bağırdı. Nasıl bu kadar zalim olabiliyordu ki? Gözlerimin yandığını hissettiğimde ağlamıyacağım diye kendime söz verdim. Ağlayıp hem rimelimi akıtmamış olacak hemde güçsüz görünmeyecektim.

Parti kapısının önüne geldik ve içeri girdik. Ne yani bir evde parti olmayacak mıydı? Ben bir bar yerine ev olur diye içimi rahat tutmuştum. Ben şimdiye kadar hiç bara gitmemiştim ki. Hayır aptallık bende niye gelicem diye ısrar ediyorsam çocuk sana gelme dedi deme ama sen kaşındın. Evde oturup kitap okumak varken şimdi buranın içki ve sigara kokusuna maruz kalacaktım.

Barın içinde Rüzgar'ı takip ederken yoğun sigara kokusu ve müzik beni boğmuştu. Benim ailem bile sigara kullanmıyordu ki ! Hızla ilerlerken bir deri koltuğa oturduk. Herkes delicesine eğleniyor ve dans ediyorlardı. Karşıdan bi adam elinde içkiyle gelip bana doğru uzattı. Üstünde takım elbise vardı. Ve gülümsüyordu. "Yok ben almıyorum teşekkürler" dedim. O da gülümseyerek "aa lütfen ama ben bu partinin düzenleyicisiyim beni kırma" dedi. Ben "yok saolun ama ben ciddiyim almıyacağım. " "peki sen bilirsin" dedi ve yanımdan ayrıldı. Onu onun gittiği yöne kadar izledim. Dj'yin yanına gitti be kulağına birşeyler söyledi. Adam kafasını salladı ve birden müzik değişti. Müzik kulağa hoş geliyordu. Çünkü bu müzik dans müziği idi. Bana içki uzatan adam gülümseyerek yine geldiğinde bu sefer elini uzattı. Galiba beni bugün buradan kaldırmaya niyetliydi. "Benimle dans eder misin?" dedi bir eli belinde bir eli bana doğru uzatılmıştı. "Peki" dedim yoksa bu beni zorla kaldıracaktı. Elini tuttum ve dans pistine çıktık. Beni belimden kavrayarak kendine çekti ve bir elini de elimin üstüne koydu. İkimiz birbirimize bakıyorduk. Ama bu sefer gülümsemiyordu biraz ciddiydi. "Tango yapmayı biliyor musun?" diye sordu. Bende "evet" dedim. 1 sene boyunca kursuna gitmiştim. O yüzden güzel oynuyordum hatta çok güzel oynuyordum. " peki o zaman tango yapmaya ne dersin ?" " olur" dedim. Ve karşımdaki ismini bilmediğim ama yakışıklı çocuk dj'ye el edince müzik tekrar değişti ve bir tango müziği haline geldi. İlk adımı o başlatarak çok güzel bir uyum içerisinde dans ettik. Herkes etrafa dağılmış bizi izliyorlardı. Pistte bi tek biz vardık. Yani ben ve adını hala bilmediğim yakışıklı çocuk. Benim kulağıma doğru eğilip "çok güzel dans ediyorsun " dedi. Bunu söylemesi karşısında gülümseyerek "teşekkürler" dedim. "Bu arada adım Burak " dedi. Ben karşılık vermedim. "Senin adın ne prenses?" Dedi. Prenses derken yoksa Rüzgar'ın dediği doğru muydu bu çocuk bana asılıyor muydu? "Toprak" dedim. "Ben bu partinin düzleyicisiyim" dedi. Demek ki o yüzden sadece kıyafeti takım elbiseli olan oydu. Bide kızların içinde en abartılısı bendim. Herkes normal salaş kıyafet giymiş ben ise bir tulum giymiştim ve en dikkat çekicisinden! Şuan sanki hem adım ritimlerimizle hem de kıyafetlerimizle birbirimize en çok uyan kişiler bizdik.

Dans bittiğinde beni yerime bırakmak için elimden tutarak koltuğa bıraktı. Herkes bizi alkışlıyordu. Bir kişi hariç yanımda oturan 'bakıcım PSİKOPAT' kısaca Rüzgar. Yüzümdeki gülümseme söndü ve Rüzgar'ın yanına oturdum. Benimle dans eden Burak elimi nazikçe öperek yanımdan ayrıldı. Ve yanımdaki psikopat bana dik dik bakmaya başladı. Onun bakışlarından rahatsız olup "ben bi su alıp geliyorum" dedim. Hiçbir şey söylemedi ve ben ayağa kalktım. Barmene doğru ilerlerken bazı sarhoş pislikler arsız arsız laflar ediyorlardı. Onlara aldırmadan barmene ulaştım. "bi su alabilir miyim lütfen" dediğimde gülmeye başladı. Bunda komik olan neydi? Alt tarafı bi su istemiştim. "acaba komik bi şey mi var varsa söyle de beraber gülelim" dedim zaten bana laf atan adamlardan dolayı kızgındım. Hala gülmeye devam ettiğinde "sarhoş musun sen hayır pek iyi görünmüyosun da" biraz da azaltıp gülmesini kestiğinde "burada ilk su isteyen kişi sensin burası bar güzelim insanlar su yerine içki tercih ediyorlar" dedi. "ama çok susadım " "iyi tamam bi kaç tane olması lazım dolapta senin gibiler için" dedi ve arkasını dönüp dolaba baktı. Sonra tekrar bana baktı. "üzgünüm güzellik ama burda içkiden başka bir şey yok" dedi. Off şimdi susuzluktan öleceğim. Peki başka çare yoktu. "o zaman bana ordan votka ver" dedim. "sen emin misin votka içeceğinden" dedi kuşkuyla bakarak elbette içerdim alt tarafı bir içecek değil mi tabikide içerdim. "ne bakıyosun suratıma salak gibi versene şunu bana" dedim hafiften sinirleniyordum. "tamam tamam bekle " dedi ve arkasına döndü. İçkiyi bana verdiğinde Rüzgar'ın yanına gittim. Yanına oturduğumda yine bi şey söylemedi. Ben içkimi yudumladım ki "öhö öhö öhö bu ne be iğrenç " dedim boğazım acayip derecede yanıyordu. Rüzgar bana doğru dönüp "almasaydın" dedi. "insanlar bunu niye zevk diye içerler ki bu zehir gibi" dedim elimi ağzımda tutarak. Ama sonra boğazımda acı yerine hafif bi karıncalanma oldu ve bu hoşuma gitti. Sonra votkanın hepsini bir yudumda içtim. Dakikalar sonra başımın döndüğünü farkettim. Barmene doğru ilerledim ve bir daha votka istedim. Ve bir daha ve bir daha...

O kadar başım dönüyordu ki şuan hiçbir şeyi gözüm görmüyordu.

Bir el kolumu sıkıca tutup beni peşinde sürüklediğinde anladım ki bu kişi Rüzgar'mış. Çok hızlı yürüdüğü için ona yetişmem zor oldu. "ya bi dursana sen zorba mısın " "yürü " diye bağırdı. Zaten başım dönüyordu o yüzden aynen dediğini yaptım. O kadar hızlı gidiyordu ki ayağımdaki ayakkabıdan dolayı bileğim burkuldu ve yere düştüm. "Ahhh ayağım çok acıyor ahh" diye bağırdım. Benim yanıma gelip oflayarak beni kucakladı. Kollarında olmak çok güzeldi çünkü şuan onun kokusu burnuma çok güzel geliyordu. Kendine has güzel bir kokusu vardı.

Bir anda başımı taşıyamadım ve geriye doğru attım. Ondan sonrası...

Arkadaşlar lütfen yorum! ve ana karakterleri belirledim . Aşağıda yazıyor. Öpüldünüz

TOPRAK / BARBARA PALVIN

RÜZGAR/ FRANCISCO LACHOWSKI

PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin