Sabahın güneş ışıkları çadırın içine girip gözümü alıyordu. Rüzgar'la aynen dün yattığımız gibi cenin pozisyonunda uyuyorduk. Ellerimiz benim göbeğimde kilitlenmişti. Bu dünki rüyamın bir saçmalıktan olduğunun göstergesiydi. Öyle bir rüyayı nasıl gördüğüme hala şaşırıyordum. Sanki rüyayı gerçekten yaşıyor gibiydim. Çok gerçekçiydi. Rüzgar, Okan ve ben bir de silah, kan...ölmek...
Hatırlamak bile istemediğim için bu anın tadını çıkardım.
Rüzgar'ın kokusunu içime çeke çeke onun huzurlu kollarında gözlerimi kapadım. Ve sonra tekrar açıp Rüzgar'ın kollarından ayrıldım. Dizlerimin üstünde çömeldim ve bir tutam saçımı kulağımın arkasına ittim. Rüzgar öyle güzel uyuyordu ki onu uyandırmaya kıyamadım.Onu öylece izledikten sonra elimi onun saçlarına götürdüm. Çok yumuşaklardı. Ve güzel kokusu burnuma kadar gelmişti. Eğilip saçlarını kokladım. Birden Rüzgar kolumu tutup beni yanına yatırdı. Bana iyice yaklaşıp dudağımın kenarını öptü.
"Sanada günaydın"
"Günaydın deme şeklin bu mu?"
"Senin saçlarımı koklamansa benim de bu!"
Dediği şey üzerinde düşündüm. Bütün kızları öperek mi uyandırırdı? Yoksa ben ilki miydim? Bu soruları ona soramazdım da. En iyisi susmaktı.
Rüzgar üstüme çıktığında şaşırarak ona baktım. Ne yapıyordu bu?
"Aslında bir tane daha var günaydın deme şeklim"
"Ama ben almıyım. Öğrenmek istemiyorum"
"Bence hoşuna gidecek bu yöntem!"
Bu çocuk beni korkutuyordu. Hemde çok!
"Yok dedim ya almıy..." derken Rüzgar beni öpmeye başladı. Yöntemi beni rahatlatırken tahmin ettiğim gibi olmadığı için mutluydum. Yöntemi dediği gibi benim hoşuma gitmişti. Hatta her zaman deneyebilirdik.
Dudaklarımız ayrıldığında bana dikkatli bir şekilde baktı.
"Bu yöntem hoşuma gitti. Hatta her zaman tekrarlayabiliriz. "
"Bir yöntemim daha var. O da hoşuna gidecektir. Ama onun için oturman gerek"
Bu yöntemin de benim hoşuma gidebileceğini düşündüm. Zira az öncekini çok beğenmiştim. Bundan zarar gelmezdi.
Dediği gibi belimi kaldırıp bağdaş kurup oturdum. Çok yakınımdaydı. Nefes alıp verişini duyabiliyordum. Kolunu kaldırıp benim kollarımın arasından belime doladı. Belime dolanan bir elini tişörtümün ucuna getirdi ve üstümdeki tişörtü bir hamlede çıkardı. Onun karşısında yarı çıplaktım. Bu olay daha önceden de olduğu için utanmadım. Bu yöntemi anlasam ve korksam da ona cesaretli gibi gözükecektim. Fakat kalkıp inen göğsümden dolayı bu zordu.
"Korkuyor musun yoksa benim küçük hırsız kızım!" Kulağıma yaklaşıp söylediği için ayrıca bir heyecanlanmıştım.
Rüzgar beni sahiplenmişti resmen! Bana kızım demişti. Hırsızı da vardı ama neyse.
"Hayır! (Yalan söylüyordum.) Tam tersine şuan yaptığımız şeyi konuşarak geciktirmemeyi düşünüyorum." Çok heyecanlıydım. Ne yapacağımı nereden başlayacağımı bilmiyordum.
Rüzgar eğilip tek eliyle saçlarımı omzuma doğru attı. Rüzgar eğilip boynumu öptüğünde nefesim kesildi gibi hissettim. Yavaş yavaş boynumda yukarı doğru ıslak öpücükler bırakarak kulağa doğru geldi. Kulak mememi dişlerinin arasına alıp ısırdı. Isırığı canımı acıttığı için ağzımdan bir inleme çıktı. Bu Rüzgar'ın hoşuna gitmiş olacak ki alaycı bir şekilde gülümsedi. Dişlerini kulağımdan çekip yüzüme baktı ve beni öpmeye başladı. Ona karşılık verirken bir eli yavaş hareketlerle kolumdan omzuma doğru yol aldı. Sütyenimin askısının birini eline alıp aşağı doğru çekti. Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp köprücük kemiğime kadar öperek ilerledi. Tam köprücük kemiğimin üstüne geldiğinde iki elini de sırtıma koyup okşadı. Elleri en son sütyenimin kopçasında geldiğinde çok heyecanlandım. Onun karşısında daha doğrusu birinin karşısında ilk defa çıplak olacaktım. Bu çok tuhaf hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017
Teen FictionToprak; tam olarak içi dışı bir. Çok neşeli ve çok nadir üzülen bir insan. Ailesi ile çok iyi anlaşan bir insan değil. Fakat onlara karşı nefret duymuyor. Ve mükemmel olmasa da iyi anlaşıyorlar. Toprak sadece okulu için İstanbul'a gitmektedir. Faka...