"Ay bu kız hiç değişmemiş, küçükkende hep böyleydi hala da böyle" dedi biri. Bu Ebru'nun sesiydi. "onun küçüklüğünü çok merak ediyorum"dedi buda Rüzgar'ın sesiydi. "Huysuz, çirkin, hırçın, inatçı..." diye sayan Rüzgar'a bir anda sinirlendim. Demek benim hakkımda böyle düşünüyordu. Gözlerimi hafifçe araladım ve yatağımda doğruldum. "Hepsini duydum. Huysuz, çirkin, hırçın, inatçı..."dedim Rüzgar'a bakarak. "bak yine" dedi Rüzgar ve Ebru'yla gülmeye başladılar. Gülüncek hiçbir şey yoktu ve buna rağmen gülmeleri çok sinir bozucuydu. Onları ittirip yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Arkamdan Ebru "Toprakk!" diye bağırdığında onu umursamadım. Banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynadaki yansımama baktım çok korkunç görünüyordum. Dalgalı saçlarım dağılmış birbirine karışmıştı. Banyodan çıkıp tekrar odama gittiğimde ikisi hala odamdaydı. Ebru yatağımı toplamıştı. Canım ya benim yatağımı toplamayı sevmediğimi biliyordu ve o toplamıştı. Kıyafet dolabıma gittim ve eşyaları çıkardım. Üstüme kısa mavi kot şort ve üstüne salaş bir lacivert tişört aldım. İkisi bana bakarken elimdekileri sallayıp "çıksanıza!" diye biraz bağırdım. Rüzgar güldü ve "benim için sorun olmaz sen giyin nasıl olsa senin çıplak halini de gördüm!" dediğinde gözlerimi büyüttüm. Ebru bana bakarak "ne?!" diye bağırınca "yalan söylüyor Ebru inanma. Ayrıca Rüzgar sende lafları şeyinden çıkarma! Sen sadece benim bornozlu halimi gördün!" dedim. "ama düğümü çözüyordum hatırlatırım!" dedi. "evet ama ben buna izin vermemiştim hatırlarsan!" dedim. Güldü ve "herneyse siz bi odamdan çıksanıza!" dedim. İkiside odamdan çıktı ve üstümü giyindim. Saçlarımı ev topuzu yapıp çantamı hazırladım. Mutfağa gittiğimde Ebru kahvaltı hazırlıyordu. Rüzgar masada oturmuş çayını karıştırıyordu. Onların yanına gittim ve Rüzgar'ın yanına oturdum. Hala çayını karıştırıyordu. Elinden çay kaşını alıp çay tabağına koydum. Bana baktı bende "çok karıştırdın yeter!" dedim. Bana ters ters baktı. Ebru "evet kahvaltı hazırr" dedi "senin de ilk defa kahvaltı hazırladığını gördüm!" dedim alaya alarak. Bana baktı ve o da güldü. "aşk olsun Toprak, sen Eray'ın evinde kaldığında kim sana kahvaltı hazırladı?" dediğinde Rüzgar bana şüpheli bir şekilde baktı. Ebru kahvaltılıkları masaya koyduktan sonra kahvaltıya başladık. Okul saati geldiğinde de evden çıktık. Ebru kahvaltı yaparken "evde canım sıkılıyor bende sizinle ziyaretçi olarak gelebilir miyim? " diye sorduğunda "evet" deyip onaylamıştık. O da bizimle geliyordu. Ebru üstüne kot pantalon ve gömlek giydi. Ben biraz daha rahat olmak istediğim için kot pantalon ve badi giymiştim. Evden çıktık ve arabaya bindik.
Okula geldiğimizde bakışlar üzerimizde daha yoğunlaştı. Ebru da bizle geldiği için ilgi çekiyordu ve zaten tek kendisi gelse bile ilgi çekerdi çünkü o çekici ve güzel bir kızdı. Rüzgar'ın yanına uzun boylu siyah saçlı yakışıklı bir çocuk geldiğinde onları izledim. Çocuk gülerek Rüzgar'a "önce bir sonra iki birini bize gönder de bizde eğlenelim" dediğinde Rüzgar çocuğa ateş saçan gözlerle baktı. Yine kavga çıkacak gibiydi. Ve az önce çocuk bize şey mi demek istemişti. Şu tek gecelik olanlardan. Rüzgar'ın kolunu tutup "hadi gidelim" dedim. Bahçedeki birçok kişi bize bakıyordu. "ikiside benim! Git kendi çöplüğünde aran!" dedi Rüzgar çocuğa ateş gibi gözleriyle bakarken. "tamam ya tamam sen sinirlenme yeter ki" dedi çocuk ve tekrar gülerek arkasını dönüp gitti. Rüzgar beni kolumdan tutarak hızlı hızlı okulun kütüphanesine götürdüğünde arkamızdan Ebru'da geliyordu. "Rüzgar canımı acıtıyorsun ben kendimde yürüyebiliyorum!" dediğimde kütüphanenin içerisine girdik. Kolumu bıraktı ve "ilk ders biyoloji olduğu için kütüphaneden ansiklopedi araştıracağız" dedi bana soğuk gözlerle bakarak. "sadece biz mi?" diye sorduğumda "evet sıra sıra yapıyoruz bu işi ve bugün sıra bizde " dedi kafamı sallayıp onu onayladım. Kütüphanedeki bir masaya çantalarımızı koyduk ve "ee ben sıkılırım ki burda" dedi Ebru. Rüzgar'da "sana gel diyen mi oldu?" dedi ters ters. Ebru oflayarak masaya oturdu. Rüzgar ve biz ona bakarken "ne be! Neye bakıyosunuz?" dedi. Bende dedim ki "masa yerine sandalyelere oturmanı tercih ederim" bana yalandan gülerek "hayır burada oturacağım" dedi. Bende kafamı sallayıp Rüzgar'a döndüm. Benim yanımda oturduğu için onunla çok yakındık. Bu beni hem rahatsız ediyor hemde hoşlandırıyordu. Ansiklopediyi Rüzgar'ın önüne koydum ve incelemeye başladık. Bu süre içinde Ebru'ya baktım telefonla uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017
Teen FictionToprak; tam olarak içi dışı bir. Çok neşeli ve çok nadir üzülen bir insan. Ailesi ile çok iyi anlaşan bir insan değil. Fakat onlara karşı nefret duymuyor. Ve mükemmel olmasa da iyi anlaşıyorlar. Toprak sadece okulu için İstanbul'a gitmektedir. Faka...