Iyi okumalar...
*****
Rüzgar karşımda durmuş gözlerime bakıyordu. Onu görmemle kalbimin yerinden çıkacak gibi atması bir oldu. Kahverenginin en güzel tonu olan gözlerinde kayboldum. Çıkamıyordum. Çıkmak istemiyordum.
"Rüzgar.." kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Gözümden bir damla yaş aktığında elimi titreyerek kaldırdım. Ağzımı açtım fakat kelimeler çıkmıyordu. Biz onunla gözlerle konuşuyorduk. Elimi göğsüne koydum. Gerçekti. Ağzımdaki hıçkırığı koyverdiğimde daha çok ağladım. Rüzgar kalbinin üzerindeki elimden tutup kendisine çekti. Sımsıkı sarıldı. Hiç bırakmayacak. Gibisi yoktu. Bırakmayacaktı. Başını boynuma gömdüğünde bu hissi ne kadar çok özlediğimi farkettim.
Benden ayrıldığında ikimizde yaşlı gözlerle birbirimize baktık. Dayanamayıp ellerimin arasına yüzünü aldım ve yanağını okşadım. Rüzgar birden dudaklarıma yapışınca kalbimdeki kelebekler özgürlüğünü ilan etti. Rüzgar benim kelebeklerimi azat etti.
Kağan öksürdüğünde birbirimizden ayrıldık. Zorla ayrılıyorduk. Bana kalsa hep kelebeklerimi azat etmesine izin verirdim. Kağan soğuk sesiyle "içeri geçin" dediğinde Rüzgar'a bakmayı bırakıp kapının yanına geçtim ve içeri geçin anlamında elimle içeriyi gösterdim. Rüzgar'la hiç bakışlarımızı ayırmadık. Rüzgar'ın yanına gittiğimde ellerimizi birbirine kilitledi. Ve oturma odasına ilerledik. Koltuğa oturup Rüzgar'ın boynuna kafamı yasladım. Okan'la Kağan tekli koltuklara çaprazımıza oturdu. İkisi de bize bakıyordu. Rüzgar kafasını yana çevirip saçlarımı kokladı ve öptü. Sonra saçlarımı okşadı. Kağan lafa girdi.
"Rüzgar sevgilin değil mi Toprak?" Dedi yok değil de öylesine öptüm onu diyesim gelsede söylemedim. Keyfim biraz olsun yerine gelmişti. Hafifçe gülümsedim, kafamı aşağı yukarı salladım.
"Evet, sevgilim"
Bunu söylemek bile beni mutlu ediyordu.
"Güzel, sevgilinse sana dokunmama çok kızacaktır" dedi gülerek. Rüzgar aniden yerinden kalktı ve Kağan'ın suratına bir yumruk indirdi. Ardından bir daha. Kağan ani olduğu için tepki veremedi. Ve yere düştü. Durumun farkında olup Rüzgar'ın yanına gittim. Ve onu Kağan'dan kurtardım.
"Eğer benim kızıma dokunursan seni cehenneme gitmende bizzat ben rehberlik edeceğim!" Dedi işaret parmağını ona sallayarak tehdit etti, onu zor zaptediyordum. Okan yerinden kımıldamadı. Ona bakmak bile istemiyordum. Ona çok sinirliydim. Her şey onun yüzünden başımıza gelmişti. Ve Kağan'ının kardeşini hamile bırakmıştı. Bunları düşünmeyi bırakıp Rüzgar'ın elini tutup odama doğru çektim. Odaya girdiğimizde kapıyı kilitledim. Hiçkimse bizi rahatsız etmesin istiyordum. Sadece onun tadını çıkarmak istiyordum.
"Seni çok özledim." Deyip Rüzgar'ın boynuna sarıldım.
"Bende seni özledim küçük hırsız!" Derken saçlarımı okşadı. Ve içine kokusunu çekti.
Şöminedeki yanan ateşin cızırtısı bu ana eşlik ediyordu. Ondan ayrıldım ve ellerimi yanağına koydum. Gözleri yanan ateşle parlıyordu. Onu öpmeye başladığımda ne kadar çok özlediğimi farkettim.
Ellerini belimin kıvrımına koyup beni yatağa yönlendirdi. Yatağa yavaşça otururken dudaklarımızı ayırdık. Ben kesik kesik nefes alırken o elini yanağıma koydu. Tam karşımda ikimizde hızlı nefes alıp veriyorken yüzüne vuran ateşle ne kadar güzel olduğunu tekrar etmek istedim.
Tekrar dudaklarımız buluşunca beni yavaşça yatağa yatırdı. İçimde dolaşan enerji ve tutkuya anlam veremiyordum. Ben ilk defa onu istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017
Teen FictionToprak; tam olarak içi dışı bir. Çok neşeli ve çok nadir üzülen bir insan. Ailesi ile çok iyi anlaşan bir insan değil. Fakat onlara karşı nefret duymuyor. Ve mükemmel olmasa da iyi anlaşıyorlar. Toprak sadece okulu için İstanbul'a gitmektedir. Faka...