Bir hafta sonra...
İşte bugün büyük gün. Akay kolejinde ilk günüm. Gözlerimi araladığımda karşımda biri oturuyordu. Tam emin olmak için gözlerimi avuşturduğumda bir koku ağır bastı odada. Daha yeni uyandığım için yeni yeni farkediyordum. Karşımdaki bordo rengi koltukta bir erkek oturmuş, bu yetmezmiş gibi karşımda sigara içiyordu ben sigaradan nefret ederdim. Kimdi bu karşımdaki meteor? Evet karşımdaki çocuk tam da bir METEOR'du.
Odamdaki çocuk hiç bir şey yokmuş gibi sigarasını bitirdikten sonra aldığı dumanı dışarı üfürdü. Odamdaki çocuk iyiydi. Fakat ben sigaradan da içenden de nefret ederdim. Hafifçe dudaklarımı araladığımda "sen kimsin?" diye sordum. Derin bir iç çekişten sonra " ben Okan'ın arkadaşıyım bugünlük sana bakmamı istedi. O işleri dolayısıyla babasının yanına gitti." Söyledikleri karşısında şok oldum. "Yani sen benim bakıcım falan mısın? " ufak da olsa gülümsedim. Fakat o hala o sert tavrından taviz vermiyordu. Gülümsememin sebebi daha önceden çok bakıcım olmuştu ancak böyle yakışıklısına hiç denk gelmemiştim. "Hayır ben senin sadece yanında kalıcam sende kendi kendine bakıcaksın ki sen bunu hiç başaramamışsın" dedi eliyle vücudumu göstererek. Uzun bir süre vücuduma baktığından rahatsız olduğumda yataktan kalktım ve odamdaki lavaboya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra tekrar çıktım. Yine sigara içiyordu ve yine oturuyordu. Bu kadar sigara akciğerlerine zarar vermiyor muydu? Dolabımdan kıyafet alırken "akciğerlerin" dedim. Anlamaz gibi bana baktığında ona dönerek "bu gidişle sırf sen değil onlarda ölecek " dedim. Bir süre sonra "iyi de bundan sanane?" dedi fazla nikotinden geberip gidecekti haberi yoktu. "Bu gidişle sen bana değil ben sana bakıcam"dedim kısık sesle. Elimdeki kıyafetleri yüzüne doğru salladım. "Ne var " dedi elindeki zehiri içine tekrar çekerek. "İzin verirsen sevgili bakıcım üstümü giyineceğim" dedim. "Giyin burda ne önemi var ki sendeki vücut bendede var" dedi. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu. "Haa ama cinsiyet farkı var " dedi ardından hemen sonra az önceki cümlesini tamamlar gibi " ama yinede farketmez soyun " dedi. Bu çocukla asla ama asla bir gün bile evde beraber kalamazdım. Bir kere herşeyi geçtim bana emir verir gibi SOYUN demesi çok sinir bozucuydu. Elimdeki kıyafetleri suratına çarptım " DEFOL" diye bağırdım. Yüzündeki kıyafetleri sinirle yüzünden çekerek beni bileğimden tuttu ve duvara yasladı. Ellerini duvara koydu. Duvarla onun arasında kalmıştım. Onu bu kadar yakından ilk defa görüyordum. Ve harika bir kokusu vardı. Böyle tarif edilemez bir vanilya kokusu gibi. "Ben kimim sen biliyor musun?" dedi dişlerinin arasından. "Kimmişsin sen " dedim alay eder gibi aslaında korkuyordum fakat belli etmemek için böyle yapıyordum. O ise karşımda çok öfkeliydi. "Ben Rüzgar Akay bu isim sana bir şey çağrıştırıyor mu?" dedi. Bu Akay kolejinin sahibi miydi? " Ssennn Akay koleji-" derken sözümü kesti. "Ya evet ben Akay kolejinin sahibi, Akayların son varisiyim" dedi. "Bana emir veremessin seni okuldan atarım" dedi. "Ve o sesini bir daha yükseltirsen o dilini kopartırım sadece bir gün sadece " dedi ve duvardaki kolunu çekti ve odadan kapıyı hızla çarparak çıktı.
Üzerimi giyinip odadan çıktığımda mutfağa doğru ilerledim. İlerlediğim sırada oturma odasında oturan Rüzgara doğru baktım. Bir koltukta oturmuş, telefonuyla uğraşıyordu. "Kahvaltı yapıcam sende birşeyler ister misin?"diye sordum en soğuk sesimle. "Hayır" dedi. Mutfağa girdiğimde onun taklidini yaparak "hiyir" dedim ve elimi konuşturur gibi yaptım. Ciddi anlamda ne yiyeceğimi düşündüm. Çünkü beni bakıcılarım büyüttüğü için hiç yemek yapmayı öğreten bir annem olmamıştı. Herneyse deyip çok fazla aç olmadığım için okulda yeme fikri çok cazip geldi. Oturma odasına doğru ilerlediğimde "hadi çıkalım" dedim. Arkasına döndü ve "sen yemek yemedin mi? " dedi. "Karnım aç değil yiyesim yok" dedim. "Karnının aç olmadığından değil bir yumurta bile kıramadığından kendini geçiştiriyorsun" dedi. Bu bunu nereden biliyordu? Yoksa ben mutfaktayken gizlice beni mi izlemişti? "Benim aç olup olmamam seni ne ilgilendiriyor" dedim. "Çünkü Okan seni bana emanet etti" dedi. " Bir saniye ya Okan'ın seni bana emanet etmesinin doğruluğunu nereden bileceğim?"dedim kollarımı birbirine bağlayarak. "İster inan ister inanma seçim senin inansan da benimsin inanmasan da" " ben nerden senin oluyormuşum be? Ayrıca sana inanmıyorum Rüzgar Akay " ona sanırım ilk defa ismiyle hitap etmiştim. "Sen bilirsin neyse okula geç kalıcaz hızlı ol" dedi. "Senin gibi biri acaba okulu nasıl önemsiyor çok merak konusu açıkçası"dedim. Sonra montumu alıp evden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017
Teen FictionToprak; tam olarak içi dışı bir. Çok neşeli ve çok nadir üzülen bir insan. Ailesi ile çok iyi anlaşan bir insan değil. Fakat onlara karşı nefret duymuyor. Ve mükemmel olmasa da iyi anlaşıyorlar. Toprak sadece okulu için İstanbul'a gitmektedir. Faka...