Bölüm şarkısı - Evanescence - My immortal
Harika şarkıdır. Dinlemenizi tavsiye ederim. İyi okumalar...
Bara vardığımızda arabadan indik. Bu sefer arabayla geldiğimize göre geçen sefer gelip bayıldığım yer değildi burası. Ebru hızlı adımlarla önümüze geçtiğinde barın girişi tanıdık geldi. Ve içeri girdiğimizde de bana tanıdık geldi. Yoksa burası geçen sefer Burak'ın partisine geldiğimiz yerdi burası. Peki neden şimdi arabayla da daha önceden yürüyerek gelmiştik. Bana topuklu ayakkabıyla işkence etmek istemişti galiba. Bunun hesabını ona soracaktım.
Burası aynen o gün ki gibi yoğun sigara ve içki kokuyordu. Arkamda duran Rüzgar'a doğru döndüm ve tam karşısına dikildim. "burası o günki yer değil mi?" diye sordum. Kafasını sallayıp "evet" dedi. Hem ben bayıldıktan sonra benden özür dilemişti ve beni buraya getirdiği için üzgün olduğunu söylemişti ya şimdi ne oluyordu? Ne değişmişti? "peki" dedim ve arkamı döndüm yürümeye başladım. Gözlerim yanıyordu. Bana onca şey söyledikten sonra bana nasıl bunu yapabilirdi? Burada olmaktan ve olanlardan nefret ediyordum. Ebru'yla beraber bir yere oturduğumuzda Rüzgar'da barmenin yanına gitti ve bana eliyle 'gel' gibisinden işaret etti. Oraya gitmeyecektim. Zaten ona kızgındım, birde ayağına mı gidecektim. Ebru piste çıkıp tanımadığı insanlarla oynarken ben öylece oturuyordum. Rüzgar bana tekrar el işareti yaptığında ben gitmemek için ısrar ediyordum. Rüzgar bana doğru yürümeye başladığında vücudumu bir korku sardı. Benim yanıma gelip beni kolumdan tuttu ve barmenin olduğu tarafa doğru çekti. Bu bana o günü hatırlatıyordu. En sonunda barmene geldiğimizde beni kendisine çevirdi ve "ben seni çağırdım niye yanıma gelmiyorsun!" diye sinirli bir biçimde konuştu. Kolumu çok fazla sıkıyordu ve bu canımı çok acıtıyordu. Canımı bu denli yakmak zorunda mıydı? "Bırak!" diye bağırdığımda gözlerini ağlayacak kadar zor durumda kalan gözlerime dikti. Kolumu yavaş yavaş bıraktığında beni barın oradaki taburelere otutturdu. Barmen bana gülümseyip "sen şu benden su isteyip sonra kafayı bulan kızsın değil mi?" dedi. Bende somurtarak "evet" dedim. Rüzgar bana dönüp "o gün neler içtin?" diye sordu. Bende ona dönerek "sanane" dedim ve tekrar önüme döndüm. Karşımdaki barmen gülerek " her şeyi içti diyebiliriz, o içtikçe ben her türlü içkiden verdim" dedi. Rüzgar " tamam ne zıkkım içirdiysen ondan tekrar ver!" dedi. Ne yapmayı amaçlıyodu bu? Aklıma arabayla geldiğimiz aklıma gelince ona doğru dönüp "sen bugün niye bizi arabayla getirdin?" diye sordum. "Neyle getirseydim?" Diyerek kafasını bana çevirdi. " hayır geçen sefer yürüyerek geldik, şimdi niye arabayla geldik, bana daha fazla işkence etmek için mi?" Diye cümlelerimi sıraladığımda bana tuhaf tuhaf baktı, şaşırmış gibiydi. "Saçmalama!" Dedi ve devam ederek "sadece canım o gün yürümek istedi" dedi. Barmene dönüp "hadi suratımıza ne bakıyorsun ver bir kadeh!" Dedi Rüzgar. Barmen arkasını dönüp bize birer votka getirdi. Rüzgar votkayı eline aldı ve bana da uzattı. "Şerefe" dedi. Bende " şerefe" dedim ve kafaya diktik. (Tabi kafamıza votka dikmedik ıykk iğrenç espiri dondunuz şuan yazarınız olarak sizden özür dilerim)
Biz kafayı bulduğumuzda kendi aramamızda konuşup gülüşüyorduk. Ben arkamı döndüm ve Ebru'yu yanıma çağırdım. "Gel sende iç bor kadeh" dedim. Ebru da gelip aramıza katıldığında biz çok sarhoş olmuştuk. Yüzümü ekşiterek " ay galiba kusucam" dedim ve ağzımı elimle kapattım, yoksa kusacaktım. Hızla karşımdaki barmene " lavobo nerede?" Diye sordum. "Arkana dön dümdüz yürü oradan sağa dön" dediğinde hızla lavaboya doğru yol aldım. Arkamdan birinin geldiğini hissettiğimde arkama dönüpte kim olduğuna bakmadım, bakamadım. Kendimi herhangi bay yada bayanların olduğu bir tuvalete attım. Heralde bayan tuvaletiydi. Çünkü ayrı ayrı kabinleri vardı. Başımı lavoboya gömüp kusmaya başladığımda arkamdan gelen kişi kapıdan içeri girdi. Bu kişi Rüzgar'dı. Benim yanıma gelip benim kusarken tuttuğum saçlarımı o tuttu ve bana yardımcı oldu. Kusmam bittiğinde bana doğru eğilip " iyi misin?" diye sordu. Beni bu hale sokan oydu. Şimdide dalga geçer gibi halimi soruyordu 'İYİ DEĞİLİM RÜZGAR! İYİ DEĞİLİM!' demek istesem de olmadı yapamadım. Ona doğru dönüp "iyiyim" dedim ve benim saçlarımı bıraktı. Tekrar bara indiğimizde Ebru' yu aradı gòzlerim. Hiçbir yerde göremeyince dans pistine baktım orada biriyle çılgınca dans ediyordu. O kişiyi görmek için biraz onlara yaklaştığımda bu kişinin beni geçen sefer dansa kaldıran Burak'tı. Ebru'yla çılgınca dans eden Burak'ı bırakıp Rüzgar'ın oturduğumda bana baktı ama ben ona bakmadım. Kafam yine dönüyordu. Hemde feci bir şekilde ağrıyordu. Ayağa kalkıp tekrar barmenin yanına gittim arkamda Rüzgar'ı bıraktım. Birkaç kadeh daha içip kafa bulmaya ihtiyacım vardı zaten bir kere içmiştim devamını elbette getirebilirdim. Barmen bana birkaç kadeh daha verdiğinde birden gelen cesaretle bardaki sahneye çıktım elime mikrafonu aldıktan sonra dj'ye işaret ettim ve "kes şu müziği ben şarkı söyleyeceğim" dedim. Sesim güzel olduğu için hiç sorun etmiyordum. Ayrıca çirkin de olsan şuan pek umursamazdım. Birden yüksek sesli müzik kesilip sakin bir melodi çaldığında herkes dans etmelerini bırakıp sesin geldiği yöne baktılar. Rüzgar'a baktığımda o da bana bakıyordu. Ben müziğe başlayınca sakin sesli müzikte herkes dans etmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT BAKICIM #wattys2017
Teen FictionToprak; tam olarak içi dışı bir. Çok neşeli ve çok nadir üzülen bir insan. Ailesi ile çok iyi anlaşan bir insan değil. Fakat onlara karşı nefret duymuyor. Ve mükemmel olmasa da iyi anlaşıyorlar. Toprak sadece okulu için İstanbul'a gitmektedir. Faka...