2.Sezon -6.Bölüm

5K 274 45
                                    

KIZLAR ÇOK GECİKTİ FARKINDAYIM AMA YAZMAMAK DAHA DOĞRUSU YAZAMAMAK GİBİ SEBEPLERİM VARDI.AMCAM VEFAT ETTİ,ÜSTÜNE AİLEMLE İLGİLİ SORUNLAR YAŞADIM.YİNE DE YAZMAYI BAŞARDIM.UMARIM SEVERSİNİZ BU BÖLÜMÜ.

DİĞER BÖLÜME YORUM YAPAN HERKESE TEŞEKKÜRLER! SİZİ SEVİYORUM,İYİ OKUMALAR. -DUYGU

Beynimde sarsıntıya neden olucak kelime,hala düşüncelerimde yanı yapıyordu.Tabi ya.Benimle daha 1 yıl geçirememiş adam,4 yılını birlikte geçirdiği kıza ‘’Benim kızım’’ der.Ne bekliyordum ki? Stephanie ve Justin artık yoktu.Ve olmayacaktı…

-

 Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.Calvin,Justin,Erica ve tüm bu olanlar.İşin içinden çıkamıyordum.Jason bana yardım etmek yerine bir ceza mı vermişti?

 Aklımı karıştıran düşüncelerden kurtuldum.Swang parkında onunla tanıştığımız bankta oturuyordum.Evet,ne zaman gözlerimi kapatsam burda oluyorum.

Nedeni ise belli değil.

O geceyi tekrar yaşamak istemem mi?

Yoksa o geceye dönüp ona hiç yardım etmek istememem mi?

 Ayağa kalktım ve onun evine yürüdüm.Sanki bütün bunlar bana bir oyunmuş gibi geliyordu.Herkes bana tuzak kuruyor gibi hissediyordum.

 İçeri girdiğimde vücudumda hissettiğim soğukluk gözlerimi kırpıştırmama neden oldu.

‘’Geliceğini biliyordum.’’ Hızla arkamı döndüm.

‘’Pekala.Buraya sadece sorularımın cevabını bulmaya geldim.’’ Dediğimde omzunu silkti.

‘’Üzgünüm,cevaplar bende yok.’’ Gözlerim şaşkınlıkla açılırken o bana yaklaşıyordu.

‘’Bu gece soru ya da cevap yok.Sen ve ben varız.’’ Nefesini yüzüme vurmaya devam ederken titremiştim.Beynim tüm olayları unutmamı sağlamıştı.Sadece biz vardık.

 Dudaklarını hissettiğimde odadaki soğukluk yerini sıcağa bıraktı.Hızlı değildik,yavaş değildik,arzu bile yoktu.Sadece onu hissediyordum.

 Ellerim saçlarına gittiğinde beni kucağına aldı.Sırtımı duvarda hissettiğimde dudaklarımız ayrıldı.

 Teni tenimle birleşince heyecanlanmıştım.Boynumu delip geçen nefesi beni deli ediyordu.

(Kızlar ben şu gasm olaylarını yazamadığım için başka bir hikayeden biraz değiştirerek aldım.Umarım sorun olmaz,cık cık okumak istemeyenler atlasın asdfgh)

  Yatağa uzanmamı sağlayıp oda üzerime çıktı. Pantalonumu bir çırpıda çıkarıverdi. Sade iç çamaşırlarım vardı. Yüz hizama gelip dudaklarımdan öptü. Ellerim omuzlarına gitti. Dudaklarımdan çeneme kaydı. Aynı yolu izleyerek boğazımdan göğüslerime. Elleri arkaya gittiğinde sırtımda ürperme oldu. Dokunduğu her yer karıncalanıyordu. Onu istiyordum, şimdi!

 

 Sütyenimi çıkarıp göğüslerimi serbest bıraktı. Göğüslerime gömüldüğünde ısırarak inlememi sağladı. Ellerim kafasının arkasına gitti, kendime daha da bastırıyordum.  Dudakları göbek deliğime geldiğinde orada diliyle daireler çiziyordu. Dayanamıyordum, yavaş yavaş zirveye tırmanıyordum. Elleri iç çamaşırımı kavradığında dudaklarımdan istem dışı bir inleme döküldü. Gözlerimin içine bakarken utangaçça gülümsüyordu. Ve bu gülümsemesi kalbimin teklemesine neden oldu. Onu seviyordum. Her şeyiyle.

 (Burdan sonrasını ben yazdım,tekrar uyarıyorum.Bana kızmayın gasm isteyip mesaj atan okuyucu fazlaydı.Kıramadım :D )

Hızlıca üstündekilerden kurtuldu ve ani bir hızla içime girdi.Acı tüm vücudumu kaplasa da kulağıma fısıldaması beni gevşetiyordu.

‘’Rahatla Step.İşte böyle.’’ İsmimi sayıklayarak daha da hızlandı.Tırnaklarım omzunu esir almıştı.İkimizinde boşaldığını hissettiğimde üstümde birkaç saniye daha kaldı.Yanıma düşerken anlımdan öpmüştü.

‘’Seni seviyorum.’’ Gülümsemem büyürken girmem için açtığı kolun altına girdim.

‘’Bende seni seviyorum.’’ Gözlerim huzurla kapanırken aklımda ne Erica, ne Amy, ne Jason ; ne de Calvin vardı.

 Sadece o vardı.Ve yine benimdi.

-

 Pencereden vuran güneşle gözlerimi kırpıştırdım.Breeword’te ne zamandan beri güneş oluyor?

Yanıma baktığımda bana bakan bal gözleri gördüm.

‘’Günaydın günışığım.’’ (Justin burda şaka yapıyor,filmlerde falan gördüyseniz anlarsınız sdfgh)

‘’Sanada.’’ Ona gülümserken çalan telefonum huzurumu bozmuştu.Çarşafı üstüme dolayıp yerdeki pantolonuma eğildim.Cebinden telefonu çıkarıp kulağıma götürdüm.

‘’Stephanie ile mi görüşüyorum?’’ Ne olduğunu anlamamıştım.Bana ifadesizce bakan Justin de en az benim kadar şaşkındı.

‘’Evet ne için aramıştınız?’’ dedim ve dudağımı ısırdım.

‘’Ben Doktor Clarie,hastaneden arıyorum.Arkadaşınız Calvin yaralandı.Tedavisi sürse de adınızı sayıklıyor.Emin olun,numaranızı bulmak için bir gece mi harcadım.Umarım arkadaşınızı ziyarete gelirsiniz,çünkü durumu kötüleşiyor.’’ Duyduklarımı sindirmeye çalışırken gözlerim dolmuştu.

‘’H-hangi hastane?’’

‘’Greenword’te kaç hastane var?’’ Ah,doğru.Telefonu hızla kapatıp üstüme yerdeki kıyafetlerimi geçirdim.

‘’Gidiyorsun değil mi?’’ Justin afallamış gözlerle bana bakarken elimi yanaklarına koydum.

‘’Geri geleceğim.’’ Diye mırıldandım.

‘’Beni seviyorsun ama-‘’ Duraksadı ve gözlerini yere çevirdi.

‘’Onu da seviyorsun.’’ Kafamı iki yana salladım.

‘’H-hayır,hayır.Gidip geleceğim ve yine aynı yerden devam edeceğiz.Beni bırakmayacaksın,değil mi?’’ Korku bütün bedenimi ele geçirmişti.

‘’ Sen benim sonsuzluğumsun.İstesemde bırakamam.Hadi git.’’ Ona sarıldım ve arkama bakmadan daireden çıktım.Apartman merdivenlerini inerken hızlı olmaya çalışıyordum.

Calvin’e neler oluyor? Ve neden onu önemsiyorum?

 

 

 

SADECE BİR GECE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin