KIZLAR ÇOOK GECİKTİ FARKINDAYIM.AMA OKUL FALAN BAŞLADI YETİŞTİREMEDİM.
NEYSE BEBEKLERİM,ÖNCELİKLE YORUMLARINIZA ÖLÜRÜM YA! HİKAYEDEN UZUN YAZIYORSUNUZ RESMEN,ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM HEPİNİZE.BU ARADA İYİ OKUMALAR.HEYECANLI BİR BÖLÜM OLDU.FİNALE YAKLAŞIYORUZ! -DUYGU
Telefonu hızla kapatıp üstüme yerdeki kıyafetlerimi geçirdim.
‘’Gidiyorsun değil mi?’’ Justin afallamış gözlerle bana bakarken elimi yanaklarına koydum.
‘’Geri geleceğim.’’ Diye mırıldandım.
‘’Beni seviyorsun ama-‘’ Duraksadı ve gözlerini yere çevirdi.
‘’Onu da seviyorsun.’’ Kafamı iki yana salladım.
‘’H-hayır,hayır.Gidip geleceğim ve yine aynı yerden devam edeceğiz.Beni bırakmayacaksın,değil mi?’’ Korku bütün bedenimi ele geçirmişti.
‘’ Sen benim sonsuzluğumsun.İstesemde bırakamam.Hadi git.’’ Ona sarıldım ve arkama bakmadan daireden çıktım.Apartman merdivenlerini inerken hızlı olmaya çalışıyordum.
Calvin’e neler oluyor? Ve neden onu önemsiyorum?
-
Hastane kokusuyla burnumu kırıştırdım.Orada bekleyen görevilere doğru ilerledim.
''Pardon beni hastaneden aradılar.Calvin adlı hasta için gelmiştim.'' Diye mırıldandığımda saçları kıvırcık olan kız elindeki dosyaya kısa bir bakış attı.
''Ah,evet.Onu bodrumda yeni açılan özel odalara almışlar.C/14 olması gerek.'' Dediği şeye karşılık şaşırmıştım.
''N-nasıl bodrumda? Anlamadım.'' Kadın bıkmış bir yüz ifadesiyle bana baktı.
''Takip et.'' Arkasına takıldığımda asansörün önüne kadar yürümüştük.Etrafta bulunan bir kaç hasta insan dışında hastane boşa benziyordu.
''Bin.'' Kadın emreder gibi konuştuğunda ister istemez ürkmüştüm.İçeri girdiğimde asansörün -5 düğmesine bastı ve gülümseyerek görüş alanımdan çıktı.
Hastanelerden oldum olası nefret etmişimdir.
Katlar yavaş yavaş aşağı inerken nedenini bilmediğim bir halde titremiştim.
Asansör korkumu 14 yaşında yenmiş olmama rağmen nefes alamıyordum.Öksürmeye başladığımda ışıklar yanıp sönmüştü.
Asansör durduğunda hemen kendimi dışarı attım.Nefes alışverişlerim normalinkinden fazlaydı.
''Hey! Kimse var mı?'' Boş koridora seslendiğimde gördüğüm kadarıyla terk edilmiş bir yere benziyordu.Yanlış katta olduğumdan emindim.Arkamı döneceğim sırada bir ıslık sesi duydum.
''K-kimsiniz?'' Kekelememe lanet ederek arkamı döndüm ve asansöre doğru koştum.Bineceğim sırada kapı kapanmıştı.Çığlık atmaya başladığımda gözlerimle merdivenleri arıyordum.
Boynumda hissettiğim acıyla çığlıklarım birbirine karışmıştı.Bir yandan yürümeye çalışırken bir yandan da boynuma saplanan iğneyi çıkartmaya çalışıyordum.
''K-kimsin? Benden ne istiyorsun?!'' Hıçkırıklarım ışıkları yanıp sönen ürkünç koridorda yankılanırken gördüğüm C/14 yazılı oda gözüme çarpmıştı.Düştüğüm tuzağa lanet edip kapıyı ittirdim.Karanlık odada hiçbir şey göremezken vücudumda hissettiğim soğukluk beni iyice ürkütmüştü.Sanırım burada saklanabilirdim.Bu oyunu bana her kim oynuyorsa sonuçlarını kötü ödeyecekti.Başım dönmeye başladığında iğnenin etkisi olduğunu anlamıştım.
Bir kaç dakika mı burada geçirip gidecektim işte.Korkmanı gerektirecek bir şey yok Stephanie.
Bedenime değen bir şey ile elimi ağzıma götürüp kapattım.Hiçbir şeyi görememek kötü bir şey olsa bile konuşamamanız daha kötü emin olun.
Burnuma gelen iğrenç koku ile yüzümü buruşturdum.Alnımın bir şeye çarpmasıyla birikte aklıma cebimdeki telefon geldi.Telefonu cebimden çıkarıp çekip çekmediğine baktım.Hiç bir sinyal yoktu.Telefonun ışığıyla etrafa bakmaya çalıştığımda ise çığlıklarımı içime atmaya çalışıyordum.
Önümdeki cesetler ağlamamı şiddetlendirse de beni bulmamaları gerekiyordu.Gözümün önündeki kadın cesedi gerçekmiş gibi duruyordu.Ben neyin içindeydim böyle? Benden kim,ne istiyordu?
Zihnimden Justin'e seslenme fikri geldiğinde gözlerimi kapatıp denemeye çalıştım.Olmuyordu işte.İğnenin etkisi daha da arttığında cesetlerden uzaklaşıp bir kenara çöktüm.Ellerimle saçlarımı yolarken hangi psikopatın bunları planladığını düşünüyordum.Etrafa giren ışık kümesiyle birlikte morg'un kapısının açıldığını anladım.Telefonu cebime sokuşturarak bir cesedi önüme aldım.Korkudan titresemde yapacak bir şey yoktu.
''Hadi bebeğim,oyundan sıkıldım artık.'' Islık sesi odada yankılanırken farkındalık beynime işliyordu.Hayır,hayır o olamaz.Güvendiğim tek kişi olamaz.
''Yoksa beni koruyucu meleğin mi sanıyordun güzelim? Artık Justin yok.Sen,ben ve bu aptal cesetler var.Korkuyor musun?'' Sesi beynimde yankı yaparken hıçkırığımı susturmak için elimle ağzımı kapattım.
''Burada olduğunu biliyorum.Uğraştırma beni.'' O kahkaha atarken kenarda ki masadan kesici bir alet aldım.
Üstümde ki cesedi bir yere fırlatırken önümde sırıtan p*çe doğru yürüdüm.JASON'A.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BİR GECE.
FanfictionSadece Bir Gece... İnsanın hayatını başından sonuna kadar etkileyebilecek bir gece.Yanlış seçimler sonucu çıkmaza giren Stephanie ve Justin'in imkansızları yok ederek birlikte olma çabaları... Ama o günün geleceğinden habersizler.Ve o gün ; birbirl...