İşlek bir caddenin ortasında durup etrafına bakındı, genç kız.
Kaldırımda oturan yaşlı dilenci, kendine acındırmak için her türlü dili döküyordu yanından kahkaha atarak gülen insanlara. Kucağında da bir bebek vardı, sessizce etrafına bakınıyordu her şeyden habersiz.
Kenara park edilmiş lüks bir arabaya kaydı daha sonra gözleri.
Arabanın kapısına kalçasını yaslamış ve karşısında ki adamla tartışan kadının yollu olduğu her halinden belli oluyordu. 'Onu bu duruma kim sürükledi?' diye düşündü, genç kız. Kimsenin keyfi için bu tür işleri yaptığını düşünmüyordu. Bunun bir nedeni olmalıydı.
Yavaşça gözlerini ondan çekip, yaya geçidinde havalı bir şekilde yürüyen çocuğa çevirdi. Elinde pahalı bir telefon ve diğer elinde de bir araba anahtarı vardı. Giysileri yeni görünüyordu. Hareketleri oldukça ukalaca olmak olmasına rağmen yüzünde ki bunalmış ifadeyle telefon ekranına bakıyordu. Telefonda gördüğü şeyin canını epey sıktığı belli oluyordu.
"Çık lan yolun ortasından, manyak!"
Sesin geldiği tarafa döndü bu sefer. İşlek bir caddenin ortasında durduğu için bir kaç araba sıraya girmişti onun yüzünden.
Ona bağıran adama gülümseyerek kaldırıma çıktı ve adamın şaşkın bakışları altında evine doğru ilerlemeye başladı.
"Bıktım senden! Yine içkileri alıp parasını vermiyorsun!"
Mahallesine girdiğinde, evinin hemen karşısında olan bakkaldan bu sesler gelmişti.
"Toprak, anneni alsan iyi olacak, yavrum." dedi, camdan sarkan kadın genç kıza.
Kız, hızlı adımlarla bakkala ilerleyip yine sarhoşluktan ayakta duramayan annesini kolları arasına aldı.
"Kusura bakma, Osman amca. Annemi eve götürüp ödemeyi yapacağım sana." dedi çekinerek.
Mahalle şikayetçiydi annesinden. Sarhoş oluyor ve tüm mahalleyi rahatsız ediyordu. Ama anneydi işte, seviyordu onu.
"Deli senin bu anan, yatır bir tımarhaneye. Bak, sana da yazık oluyor."
Annesi hakkında böyle konuşmalarından hoşlanmada da bir şey söyleyemiyordu, kız. Haklıydılar. Ama, O annesini hastaneye yatırsa bile kimse kendi gibi bakamazdı ki ona. Kimseye bırakamazdı annesini.
"İyi akşamlar, Osman amca." dedi gülümsemeye çalışarak.
Annesinin koluna girip küçük adımlarla kirada oturdukları eski eve doğru ilerlemeye başladı.
"Sadece, içki istedim. Ama vermedi. Neden bana içki vermiyor O, pezeveng?" diye mızmızlandı annesi.
"Şşh, küfür etme. Ben sana sonra alacağım, tamam mı?" derken gülümsedi kız annesine.
"Canım kızım, al lütfen." dedi annesi, yarım yamalak. Sarhoş olduğu için söylediği şeyler pek anlaşılır olmuyordu.
Eve girdiklerinde annesinin üzerinde ki hırkayı çıkartarak yatağa yatmasına yardımcı oldu.
"Aç mısın, güzel annem?" dedi, üzerini örterken.
"Aç değilim, birazcık hatta çok azıcık içki istiyorum o kadar.." derken, gözleri yavaş yavaş kapanmış ve uykuya dalmıştı.
Genç kız, annesine bakıp kendi odasına doğru yürüdü. Eski, duvarları yıkık dökük bir evdi burası. Küçük dolabının içinden çıkardıklarını hızla üzerine geçirdi.