Toprak, bilindik hastane koridorunda ilerlerken biraz sonra ne ile karşılaşacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Peki Toralp onu neden buraya getirmişti? Bu hastanede annesi kalıyordu, onun dışında ne işleri olabilirdi?
"Buraya annem için mi geldik?" diye sordu hızlı adımlarla önden önden ilerleyen Toralp'in yanına yaklaşarak. Ses tonuna özellikle dikkat etmişti çünkü Toralp adeta patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Birisi bir şey söylese burayı ayağa kaldıracak kadar öfkeliydi.
"Hayır."
Toprak, aldığı kısa cevaba şaşırmıştı. Buraya annesi için gelmediyseler neden gelmişlerdi? Toralp'in göstereceği şeyi merak ediyordu ama onunla bugün fazla iletişim kurmaması en sağlıklı yol olacak gibiydi. Annesinin olduğu katı geçtiklerinde, hastanenin daha önce hiç görmediği bir kısmına doğru ilerlemeye başlamışlardı. Bu katın girişinde iki güvenlik görevlisi ve bir kaç doktor bekliyorlardı. Bu kat ne için kullanılıyordu?
"Toralp bey, bu saatte gelmezdiniz.." diyerek onlara doğru ilerleyen doktor, önce Toprak'a daha sonra da Toralp'e dikmişti gözlerini. Toralp, yıllardır buraya gelmesine rağmen yanında ilk defa biriyle gelmişti ve bu şaşırtıcı bir şeydi doktor için."Onunla görüşmem gerek." dedi Toralp gözlerini doktordan alıp yıllardır aşinası olduğu kapıyı izlerken. Bu kapının ardında nehirleri taşıracak kadar gözyaşı akmış, kulakları sağır edecek çığlıklar atılmış ve insanın vicdanını ön plana çıkaran cümleler kurulmuştu.
"Tabii, buyrun." dedi doktor beyaz önlüğünün cebinden bir anahtar çıkarıp Toralp'in izlediği kapıya doğru ilerlerken. Toprak, doktorun ilerliyor olduğu kapıya anlamsızca bakmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bu kapının ardında kim vardı? Neden buraya gelmişlerdi?
"Neden duruyorsun?" diye sordu Toralp bir kaç adım ilerledikten sonra yerinde durup arkasına dönerek öylece duran Toprak'a bakarak. Sorduğu soruya karşılık Toprak ona sadece boş bakışlar atmakla yetinince Toralp ona doğru ilerlemiş ve bileğini hiç özen göstermeden tutup ilerlemeye başlamıştı ardından gelen Toprak'la.
"Nasıl biri olduğumu sormuştun, nasıl biri olduğumu değil ama neden böyle biri olduğumu izle." derken, doktor kapıyı açmış ve Toprak ile Toralp'in geçmesi için onlara yol vermişti.
Toprak, bileğinden yavaşça düşen parmaklardan gözlerini alıp Toralp'in yüzüne çevirdi. Öfkeli görünmüyordu ama dokunsan bağırıp çağıracak gibi bir hali vardı. Doktorun araladığı kapıdan içeri girdiğinde, Toprak önce doktora bakmış daha sonra aralık olan kapıdan kendisi de içeriye doğru adım atmaya başlamıştı. Toralp'in arkasında olduğu için odayı henüz tam olarak göremiyordu. Odanın duvarları krem rengiydi ve beyaz çarşafla sarılmış tek kişlik bir yatak vardı. Ne var ki yatağın üzerinde kimse yoktu. Bir kitaptan başka. Toprak, gözlerini odada gezdirdikten sonra odanın ortasında öylece dikilen Topral'e baktı. Orada durmuş kime bakıyordu? Onun yanına doğru yavaşça ilerleyip onun baktığı yere baktığında camın kenarında dışarıyı izleyen bir kadınla karşılaştı. Sırtı onlara doğru dönük olduğu için kim olduğunu göremiyordu.
"Abla."
Toprak, tüm odaya yayılıp kulaklarına ilişen sesin kime ait olduğunu biliyor olsa da, zihnindeki soru işaretine mani olamamıştı.
"Abla mı?" diye fısıldadı kendi duyabileceği bir sesle gözlerini Toralp'e doğru çevirirken. Camın orada duran kadın Toralp'in ablası mıydı? O zaman bu kadın Yusuf'un ablası da oluyordu. Tüm bu olanların sadece bir rüyadan ibaret olması yüzde kaç ihtimal olabilirdi? Her yeni gün zihinini bulandıracak şeyler öğreniyordu Toprak ve buna daha fazla ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. Sanki yaşadığı hayat daha önce ona ait değildi de şimdi yeni yeni kendi hayatına adım atıyor gibiydi.