Medya: Toprak Tuğran
Koridorda ilerlerken gözlerini yerden kaldırmamaya özen gösteriyordu, Toprak. Son bir haftadır okula geliyor olmak bir işkenceden farksız gibiydi onun için. Yusuf'la karşılaşmak istemiyordu. Sanki köşe kapmaca oynuyor gibi onu gördüğü yerde yolunu değiştirmeyi düşünüyordu ve bu kesinlikle kendisi için değil, Yusuf içindi.
Yusuf'un ona karşı hissettikleri doğru değildi. Toprak, Yusuf'a her baktığında onu arkadaştan da öte sevdiğini düşünüyordu. Kardeşiymiş gibi, abisiymiş gibi, dostuymuş gibi.. Daha sonra bu sevginin çokluğu aşık olduğunu düşünmesine sebep olmuştu. Değildi. Yusuf'a aşık değildi sadece onu tarifi olamayacak kadar çok seviyor ve değer veriyordu. Kimseye alışık olmadığı kadar alışıktı ona ama kalbi ona ait değildi. Aklı Yusuf diyordu, dili Yusuf diyordu, gözleri Yusuf'u arıyordu ve kolları ona sarılmak istiyordu. Ama kalbiyle yapmıyordu tüm bunları. Kalbi Yusuf demiyordu."Yavaş Toprak, kolum koptu." diyen kızla adım atmasını durdurdu Toprak. Gözlerini yerden alıp yanında durarak ona kızgın bakışlar atan sınıf arkadaşına baktı. Canı yanmış gibi görünüyordu.
"Üzgünüm, dalmışım." diye mırıldandı Toprak ona doğru ilerlerken. Daha sonra biraz daha yakınında durmuş ve üzgün olduğunu belli edercesine kızın gözlerine bakmıştı. "İyisin değil mi?"
"Neyse, sorun değil." diyerek mırıldanıp yanından geçip giden kızı izledi Toprak. Kız koridorun sonundan geçip sınıfa doğru giderken kendisine ters bir bakış atmış ve sınıfa ondan sonra girmişti. Toprak, gözlerini ondan alıp etrafına bakmıştı. Yusuf'la karşılaşmak istemiyordu ama sınıfta yan yana otururken bu pek mümkün olmayacak gibiydi. En arkadaki boş sıraya oturmak daha iyi olabilirdi belki de. Çantasını ucunu tutarak koridorda ilerlerken kendini tuhaf hissetmişti bir an. Bir kaç gün öncesine kadar Yusuf'un arkasından koşup aralarını düzeltmeye çalışırken şimdi ondan kaçmak ne kadar doğruydu?
Ne kadar doğru olup ne kadar yanlış olduğunu bilmiyordu ama bir şeyden emindi ki, onun kalbi Yusuf'a ait değildi. Bir an duyguları onu kandırmıştı, neyse ki bunu hiç kimseyle paylaşmadan önce farkına varabilmişti. Peki ya Yusuf'un duyguları? Onun hali şimdi ne olacaktı?
Çantasının ucunu daha sıkı kavrayarak sınıfın kapısının önünde adımlarını durdurdu. Yusuf'un yanından geçip, başka bir sıraya oturmak o kadar zordu ki onun için.. Bunu yapacak gücü bulabilir miydi bilmiyordu. Derin bir nefes alıp yavaş adımlarla sınıfa girmiş ve kendi sırasının önünden geçerken bir an Yusuf'la göz göze gelmişti. Durup dakikalarca ona bakmak istiyordu ama Yusuf'un duygularına biri dur demeliydi ve bunu diyebilecek tek kişi de kendisiydi. Bu yüzden ondan biraz uzak kalmak ikisi için de iyi olacak gibi duruyordu. Gözlerini Yusuf'dan alıp sırasının yanından hızlı adımlarla geçerek arkaya doğru ilerledi. Bu en arka sıra her zaman boş dururdu ve bir gün bu sıraya oturacağını hiç tahmin etmemişti. Çantasını sıranın üzerine bırakıp yavaş hareketlerle sıraya yerleştiğinde rahatsızca kıpırdanıp arkasına yaslandı. Yusuf'un bakışlarını üzerinde hissetmek ona rahatsızlık vermiyordu ama ağlama hissi uyandırıyordu içinde. O da istemezdi ondan böyle uzak durmayı ama içinde oldukları durum öyle karma karışıktı ki, bunu nasıl çözebilirlerdi hiçbir fikri yoktu, tabii uzak durmanın dışında. Dün not aldığı defteri aralayıp aldığı notlarda gözlerini gezdirirken istem dışı gözlerini defterden alıp Yusuf'a çevirdi.
Bir şey söylemeden öylece ona baktığında koşup ona sarılmak istiyordu Toprak. Yusuf öyle bitkin görünüyordu ki, onu daha önce hiç böyle görmemişti. Gözleri kanlanmış, göz altları çökmüş ve ten rengi tamamen solmuştu. Uykusuz olduğu her halinden belliydi ve saçları dağınıktı. Toprak onu böyle gördükçe bir yere saklanıp sabaha kadar ağlamak istiyordu ama bunu yapınca ne içi rahatlayacaktı ne de Yusuf iyi olacaktı. Onun için bir şey yapması getekiyordu ama bunun ne olduğunu bilmiyordu. Ona aşık değildi, canından çok seviyordu ama aşık değildi. Yusuf'a o gözle hiç bakamıyordu. Bir yandan da onu bu halde bırakamazdı.