Cevabını merak ettiğimiz soruları, cevapları bilen kişiye sormaktan fazla kendimize soruyorduk. Bunu yapmak yerine cevapların sahibine sorsaydık bu soruları, belki de çoktan merakımızı gidermiş olacaktık. Ama hepimizin kendine göre bir sebebi vardı. Toprak, Toralp'e sorması gereken sorular olduğunu biliyor ama onun yanına gitmek istemiyordu. Ne var ki gitmek zorundaydı. Aynı evde kaldığı adamdan ne kadar kaçabilirdi zaten? Uzandığı yatağından kalkıp hızlı adımlarla Toralp'in odasına doğru ilerlemeye başladı. Eğer hemen şimdi ona bu soruları sormazsa bir daha hiç soramayacakmış gibi hissediyordu. Kapıyı çalmaya bile gerek duymadan, aralık olan kapıyı geriye doğru ittirip odaya girdiğinde etrafta kimseyi göremedi.
"Nerede bu ada-" diyeceği sırada yatağa uzanmış, üzeri çıplak bir Toralp'i görünce cümlesi yarıda kalmış ve yerini tiz bir çığlık almıştı.
"Anneciğim! Bu halde ne yapıyorsun!" diye bağırdı odada bir sağa bir sola doğru koşarken. Ama odadan çıkmayı akıl edememişti.
Toralp, gözlerini aralayıp odada koşan Toprak'a baktığında onun hangi ara bu odaya girdiğini ve sonrada kapıyı neden tıklatmadığını düşündü. Buraya geldigine göre söyleyecekleri olmalıydı.
"Ne oldu! Toralp, bu kız sana tacizde mi bulundu?" diye bağırarak telaşla odaya dalan Bünyamin'in gözleri koşup duran Toprak'a kaymıştı. Daha sonra gözlerini ondan alıp, kolunu başının altına koymuş ve tepkisizce onları izleyen Toralp'e baktığında gözleri büyümüştü.
"Sen neden çıplaksın? Yoksa ben sizi bastım mı? Yoksa siz ikiniz..."
"Ne diyorsun be!" diye Bünyamin'in üzerine atıldı Toprak. Geçen gün ki kavgalarının yarım kaldığını bir anda hatirlamıştı. Elini Bünyamin'in kıvırcık saçlarına doğru götüreceği sırada odaya Sahra hanım girmiş ve Bünyamin'i çekip almıştı. Toprak saçlarını yana doğru atıp kızgın gözlerle Bünyamin'e bakarken, Bünyamin de ona aynı bakışları yollamıştı.
"Anne! Bu kız bizim Toralp'imize tacizde bulunuyor!" diye bağırdı Toprak'a doğru kızgın bakışlar atmaya devam ederek. Sahra hanım, yatakta öylece yatıp sadece olanları büyük bir keyifle izleyen Toralp'e baktıktan sonra, mahçup bir tavırla gülümsedi.
"Evli insanların odası burası! Çık bakayım sen, git evlen! Gelin getir bana!" diye bağırdı ayağından çıkarıp eline aldığı terlikle Bünyamin'i koştururak odadan çıkarken. Kapıyı kapatmayı da ihmal etmemişti o sırada.
"Üzerini giysene!" diye bağırdı Toprak gözlerini kapıdan alıp Toralp'e dönerken. Ama Toralp zaten üzerini giymiş ve onu izlemeye koyulmuştu çoktan.
"Çıplak mı görünüyorum?" diye sordu Toralp keyifle gülerken. Toprak, gözlerini devirdikten sonra içinden kendine bildigi tüm hakaretleri etmişti. Bir odaya gelmesi neden bu kadar olaylı olmuştu ki? Filmlerde mafyalar bile bir evi bastıkları zaman beş dakika içinde sessiz sakin işlerini halledip gidiyorlarken, onun bir odaya girmesi ve soru soracak olması neden bu kadar olay yaratmıştı sanki?
"Buraya seninle konuşmak için geldim." dedi saçlarını kulağının arkasına doğru atarken. Artık bir yerden başlaması gerekiyordu.
"Farkındayım." dedi, Toralp aynı ciddiyetle. Toprak'a oturması için eliyle yatağın ucunu gösterdikten sonra sırtını yatak başlığına yasladı ve kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi. Toprak zaten onu nerede görse arkasına dönüp gidiyordu. Şimdi kendi isteğiyle buraya geldiyse konuşması gereken şeylerin var olduğu zaten belli oluyordu. Toprak, Toralp'in gösterdiği yere yavaşça oturdu.
"Neden sakladın?" diye sordu Toprak. Cümlenin tamamını kurmak ona her ne kadar zor geliyor olsa bile birşeyleri öğrenebilmek için aklındaki tüm soruları sorması gerekiyordu.