Multimedya; Toprak Derin
Ruhu acıyordu.
Ruhu bile ona acıyordu.
Sınıf arkadaşlarından bir kaçı ona 'çok sessiz birisin' demişlerdi. Oysa ki, ne çığlıklar atıyor ne feryatlar ediyordu. O bağırıyor, onlar ise onu duymuyorlardı. Bu yüzden, susmayı tercih ediyordu, genç kız.
Yine susacaktı.
Bugün de her zaman ki gibi tek kelime etmeyecek, hiç bir arkadaş grubuna katılmayacaktı.
Tenefüslerde ise kitap okumayı tercih ediyordu genelde. Şimdi yaptığı gibi mesela.
Arkadaşı sadece bir tane vardı, onunla da aynı okulda olmalarına rağmen, sınıftan çıkmadığı için fazla takılamıyorlardı. Kendi halinde biriydi, Toprak.
Çantasında gelen titremeyle eli fermuara ulaşıp, telefonunu çantasından çıkardı. Annesi arıyordu. Şaşırmış ve uzun süredir tatmadığı mutluluğu tatmıştı. Annesi ilk defa onu arıyordu böyle okuldayken. Belki de, onunla konuşma ihtiyacı duymuştu?
Hızla cevapladı.
"Alo? Efendim, anneciğim?" diyerek cevapladı, dudaklarında ki gülümsemeyle.
"Anneciğim dediğine göre kızısın. Gel al bu manyak kadını buradan!"
Kız, karşısında ki adamın sinirle söylediği şeylere mi, yoksa telefonun ucunda ki annesi değil de, bir adamın olduğuna mı şaşırsın bilememişti.
"N-neresi ki orası? Annem nerede?" dedi, bir eliyle çantasını hızla toplarken.
Cevabı aldığında hızla okuldan çıktı. Yine kaçak öğrenci durumuna düşecekti ama bu annesinden önemli değildi.
Adamın adresini verdiği bara doğru hızlı adımlarla yürüdü. Annesi sadece evde içen biriydi. Şimdi, bir de barlara mı gider olmuştu? Böyle giderse mahalleli onları artık istemeyecekti. Ev sahibi zaten evden çıkartmak için bir neden arıyor gibiydi.
Ne yapacaktı, Toprak?
Öyle çaresizdi ki, o çaresizliğin içinde boğuluyor ama ger güneş doğduğunda tekrar hayatta ki rolune devam ediyordu.
Barın kapısına ulaştığında kapının önünde duran iki iri cüsseli adama baktı. Sahi, hep merak etmişti. Bunlar bütün gün burada dikilmekten sıkılmıyorlar mıydı? Hayatında ilk defa böyle bir yere girecekti ve güzel olduğunu da düşünmüyordu.
"Dur bakalım, reşit olmayanları almıyoruz."
Bakışlarını yerden çekerek karşısına dikilen adama baktı, Toprak.
"Reşit olmadığımı neye dayanarak söylüyorsun? On sekiz yaşındayım." dedi, kafasını yana yatırıp dudaklarını büzerek.
Karşısında ki adam Toprak'ın söylediği şeye inanmadığını belli eden bir bakış atıp alayla güldü.
"Her gün senin gibi çocuklarla uğraşıyorum. Ya kanıtla, ya da başını belaya sokmadan git."
Toprak, hızlı hareketlerle çantasından kimliğini çıkarttı ve adama uzattı.
İri cüsseli adam onun kimliğini incelerken diğer adam da yeni gelen gençlerin kimliklerine bakıyordu.
"Tamamdır, girebilirsin." dedi, geçmesine izin vererek.
Kız, çantasının iki ucunu sıkıca tutarak içeri doğru ilerlemeye başladı. Adım attıkça sigara kokusu ve bol duman daha da artmaya başlamış ve öksürmesine neden olmuştu. Sigara dumanından öyle çok tıkanıyordu ki, nefes almakta zorluk çekiyordu.