Ne dedin sen ?

10.1K 1K 385
                                        


Bahoz'un kızı kucağında götürmesi tam 10 dk olmuştu. Biz 10 dakika'dır nemi yapıyorduk? Şevval ve Derinle , Daltonlar gibi yanyana dizilmiş duvara sırtımızı dayamıştık.

Hiç kimse konuşmuyordu.

Hoş ya bana göre sessizlik en iyisiydi. Çünkü içimdeki kıskançlığı bir yere bağlamaya çalışıyordum. sonuç ne diye sorarsanız; Sungerbobda'ki patrick'in deyimiyle koca bir güneş...

Şevval başını arkaya doğru yaslayıp şen bir kahkaha patlattığında, bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim. Başımı ona doğru çevirdiğimde, suratı çürük domatesler gibi kızarmıştı. " Sinirlerim bozulduda " dediğinde  Derin  hiç istifini bozmadan cebinden bir sigara çıkartıp yanması için ateşle tutuşturdu..

Kavgayı tüm okul görmüş bir Allahın kulu yardım etmemiş ve hepsi birbirine haber verip gruplar halinde izlemişti.

Gören sanar ki tiyatro oyuncusuyuz onlarda izleyici. Öyle bir amaçsızlık.

Yanımıza nöbetçi öğrenci geldiğinde " Müdür sizi çağırıyor " diye haber verip gitmişti. Ayağı kalkarken " Asıl boku şimdi yedik " dedim. Ve kızlara baktım. Derin elindeki sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi " siz bana bırakın " dediğinde, Şevval'le  ona bakıp eminmisin?  Bakışları attığımda. " Ne ?" diye sordu.  Gözlerimi devirip " en son böyle dediğinde okuldan 1 hafta uzaklaştırılmıştık kankacım" dedim.  Şevval elini onun omzuna yerleştirip " yani sena diyorki bok da çıkabilir güzelim . " Derin  önden ilerleyip " Aman güzelini yesinler " diye trip atıp okulun içine girdiğinde. Sarışınla gülüp " Özel günündemi ne ? " diye alay edip okulun içine kahkaha atarak girdik .

Müdür kapısının önüne geldiğimizde. Savaşa gidiyor gibi zırhlarımızı kuşanmıştık. Kapıyı tam tıklatıp içeri gireceği sırasında Şevval'i durdurup
"Unutmayın sonuna kadar inkar !" diyerek  kolumu yukarı doğru kaldırdım .   İçeri girdiğimizde. Müdür, masasında  Rıza baba misali bir oturuşla önündeki dosyalara bakıyordu.  Kafasını yavaşça kaldırıp bize baktı. Otoriter bir sesle " Buraya gelin." diyerek kaşlarını çattı. Biz ise küçük kedi yavruları gibi utana sıkıla ilermeye başladık. Yani kısaca Kapıdaki tüm özgüven şuan yerlerde can çekişiyor ve yavaş yavaş siliniyordu.

Yani tam anlamıyla sıçmıştık.

Ellerini masada birleştirip
" Açıklayın" dediğinde. Derin gerçekten o anki atmosferden kaynaklımıdır ne kızın beynine kan gitmemişki Müdüre bön bön bakıp " Neyi ?  " diye sormuştu.. Müdür " Kızlar kendi savunmalarını yaptı.  siz kızlar  bu kadar kendinizi alçak konumuna getirmeniz hayal kırıklığı . " dediğinde. Şaşkınlıkla kaşlarım otomatikmen yukarı kalkmıştı, sinirle " Hak edene hak ettiğini vermek ne zaman  alçalmak  oldu müdür bey ? " dedim iğneleyici bir sesle. Saygıda kusurumuz olmazdı lakin bizi dinlemeden etmeden hükmümüzü vermesi çok yanlıştı. Şevval lafa atlayıp " Bir eğitimci olarak önce her iki tarafıda dinlemeniz gerektiği taktirde bize sergilediğiniz tutumunuz asıl gerçekten eğitimciler için  hayalkırıklığı " dediğinde.

  Arkadan bir sesin " Her iki tarafta dinlenmeli değilmi müdür bey ? " dediğini duyar duymaz arkama baktım. Kızlarla bön bön ona bakıyorduk.

Yağmur ?

Müdür " Olayın İçindemisiniz küçük hanım ?" Dedi. Bizim tüm dediklerimizi duymamış gibi. Yağmur koltuklardan birine oturup  " Evet " demişti sadece . Müdür " Anlıyorum" diye mırıldanmıştı..

Yağmur'un bir Herkül gibi gelip müdürün odasına bodoslamasından sonra müdür bey bizi sınıflarımıza gitmemizi söylemişti. Müdür'ün kapısının önünde durmuş Kahraman'ımız olan yağmura bakıyorduk. Şevval lafa atlayıp " Kızım naptın ya " dediğinde.Yağmur omuz silkip " Endişelenmeyin müdür birşey yapamaz " dedi gülümseyerek.  Bende alayla gülümseyerek " Ebeni görücen şimdi , Nasıl birşey yapamaz müdür lan o " dedim. Yağmur bilmişcesine Kaşlarını kaldırıp " E okulda benim ?" dediğinde hepimiz şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Derin  " Okul senin derken ?  Beynim error verdi şuan " dedi. Yağmur "  Demir. Yağmur ekin demir " dedi sakince. Demir koleji ? Bu okulun.. Bir dakika geçen sene duymuştum Yağmur'u o Yağmur bu Yağmurmuy'du?  Okulun sahibinin kızı. Derin  gülerek " Vay anasını ya kızın okulu var resmen " dedi.  Yağmur öne bir bakış atıp kafasını salladı sonra bize dönerek " acelem var sonda görüşürüz kızlar." Dedi ve gitti. Şevval bıkkınlıkla " Teşekkür  bile etmedik " diyerek koridordan sola döndü Herşey yeni yeni oturuyordu şuan.
Bahozlar'ın okulda böyle rahat olmalarının sebebi buydu demekki..

Sınıflara dağıldığımızda sırama oturmuş önümdeki deftere çizim yapıyordum,  yanıma birinin oturmasıyla göz ucuyla baktım. Evet oydu kızlar Bahoz gök.

Yanımda oturmadığını varsayarak kaşlarımı çatmış resmime devam ediyordum. Ne diye yanıma oturmuştu ? En son kucağında bir kız taşıdığı ele alırsak .durun bir ayrıntıyı unuttuk ! vurduğum kızı taşıdığı ele alırsak.
Çantamı almak için onun tarafına doğru bedenimi çevirdiğimde. Bir kız parfümü burnumu doldurdu, kilitlenmiş gibi öyle durdum. Yakasındaki ruj izi ise...
İçimde taraf edilemez bir duygu yoğunluğu oluşup ruhuma ağır gelip taştı ve tüm bedenimi ele geçirdi.
Bu.. Bu içimdeki acı ?
Tarif edilemez bir durumdu.
Yavaşça yutkunup çantamı aldım, o karanlık  gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Önüme döndüğümde hoca sınıfa girmişti bile. Tüm ders boyunca tahtaya bakmış put gibi durmuştum. O ne yapıyordu hiç bir fikrim yoktu. Sınıfa bir hoca girip  blok ders olacağını söylediğinde herkesten itiraz nidaları yükselmişti. Bir kaç kişiden " 80 dakika içinde göt kanseri oluruz  oturmaktan hocam  !"  Ve böyle birkaç sözcük daha.. Bahoz'un arkadaşları ön sıramızda oturmuşlar. Diğerleri arkamızda. Yağmur hala ortalıkta yoktu.
Kendimi fazlalık gibi hissettim bir an. 

Başım dönüyordu bugün ağzıma bir lokma dahi girmemişti, midemin bulanmasıyla gözlerimi kapattım, mide bulantım artınca sırayı itip hemen kapıya koştum. Koridorda koşarken,
Arkamdan bana seslenen fizik hocasının sesini duyuyordum uğultulu bir şekilde .
Kızlar tuvaletine girdiğim gibi kapıyı kapattım. Diz çöküp İçimde  ne varsa çıkardım. Saçlarım görüş alanımı kapatıyor ,Midem boş olduğu için kusamıyordum derin nefesler alırken  saçlarım birden geriye doğru bir elle toplandı. Belimi sıvazlamaya başlayan elle arkamı dönmek istedim arkamı dönmeye halim bile yoktu. Başımın Ağrısı gözüme vuruyordu içimdekileri boşaltınca ağzımdaki iğrenç tatdan dolayı yüzümü buruşturdum.  Bir el yavaşça beni kaldırdığında gözlerim kapalı bedenimi ona yasladım. Yüzümü yıkayan kişiyi görmüyordum, narince dokunup bileklerime tokamı alıp saçlarımı topladı. Düşer gibi olduğumda beni tuttu.

Kimdi acaba?

Birinin kucağında kendimi hissettiğimde usulca kafamı kaldırdım. Düşünmeden  " Vay Bahoz göt " dedim. Saçlarımdaki el duraksadı  sert çehresi gözlerimin önüne sergilenirken ifadesiz gözlerle  bana baktı. " Ağzı bozuk küçük bir kız." Dedi kaşlarını çatarak.

Resmen gök diyeceğime  göt demiştim.

Gözlerimi kapatarak " Dilim sürştü galiba " dedim.

Sinirle bir soluk alıp birşeyler mırıldandı. Ama umurumda değildi. Bir kız parfümü aldığımda geri çekilip   " Yere indir beni " diye bağırdım. Niye bağırdığım bilmiyorum.  Aniden değişen ruh halime şaşırmış olmalı ki suratıma bakmakla yetindi. Debelendim bağırdım çağırdım.  Sesimden  rahatsız olmalı yere indirip " Derdin ne senin ?" dedi sakin kalmaya çalışarak.

Kollarımı  bedenime sarıp
" Her kızı kucağına alan birinin kucağında durmam ben. Kız parfümü kokuyorsun." dedim. 

Yüzüme baktı " Arkadaşımı vuruyor,hemde kelime yapıyorsun cidden tuhaf kızsın. "dedi soğuk sesiyle.

Sinirli  bir halle " İşine bak göt " dedim ve ilerlemeye başladım. Adım sesleri benle beraber artarken arkama baktım. Ben az önce ne demiştim ? Ah olama. Direk koridora çıktım. Koskoca koridor boştu yahu ! Bana yetiştiğini görünce daha da hızlandım,  neden arkamdan geliyordu ?  az önce kusan kızdan eser yoktu resmen bacaklarımı götüme götüme vurup koşuyordum.. Türümün tek örneğiyim resmen, arkama kaçamak  bir bakış attığımda bana çok yakındı direk önünü döndüm. Önümü dönmemle dengemi kaybetmem bir oldu.

Başıma saplanan acıyla, gözlerim karardı.

Ve bedenim acımasız bir şekilde soğuk betonla buluştu..

- Bahoz Hakkında ne düşünüyorsunuz ?

- Sizcce diğer bölümde neler olmalı ?

TAKINTILI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin