Bölüm Şarkısı: Vampire Weekend- StepNOT: Sevgili okuyucu, bu hikayede kusursuz- mükemmel bir aşk arıyorsan yanlış yerdesin.
Bu hikayede yaşananlar gerçektir. Peki, gerçek nedir?
CİPA HASTALIĞI NEDİR? Kişi acı, sıcak ve soğuğu asla hissetmez, milyonda bir görülen bir hastalıktır. Acı, sıcak ve soğuk gibi duyuları beyne ileten küçük sinir uçlarının görev yapamaması olarak tanımlanmakta. Ayrıca tıp dünyasında gizemi ve nedeni bir türlü çözülememiş hastalıklar listesinde ilk sıralarda yer alır, tedavisi yoktur ve hala bulunamamıştır.
Bu hastalığa sahip olan kişinin fiziksel hisleri çok güçlü değildir. Bazen acıyı anlamak için en başta kendilerine ve başkalarına zarar verebilirler. Duygu karmaşası ve iniş çıkışlar çok yaşarlar. Bu hastalık kişilerde psikolojik olarak dillerini ve ellerini yemesi üzerine etki gösterir.
GİRİŞ
EKİM, 2007
Fırtına patladığında, Destan küçük ayaklarını yatağından sarkıtıp sessiz bir şekilde kapatılan dış kapının sesine kulak kesildi. Gecenin gündüze gebe kaldığı bu saatlerde merak içinde salona doğru yol aldı. Zihninde dans eden sorular eşliğinde anne ve babasının odasına girdi. Gördüğü tek manzara babasının kolunu bir boşluğa attığıydi. Annesinin bedeni yerine sadece koca bir boşluk.
O gece annesine dair duyduğu son şey sessizce çekilen dış kapının sesi olmuştu. Tıpkı yatağın sol tarafı gibi, ruhu da aynı orantıda koca bir boşluk içindeydi. Ve o geceden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
GÜNÜMÜZ
Odam bomboş, her şey kolilenmiş paketlenmişti. Sanki bütün anılarım koli paketlerine tıkılmıştı. Geriye sadece boy aynam ve şuan üzerinde oturduğum mor koltuğum kalmıştı. Perdesiz penceremden odama sızan güneş odanın ortasına keskince vuruyordu. Bu güneş sızıntısının sayesiyle toz taneleri daha görünür bir hal almıştı. Karşımda duran boy aynasından kendimi izlerken, nakliyatçı boy aynasını alıp götürdü. Bu ayna birçok halime şahit olmuştu. Son kez anı kokan odamı derin bir nefesle ciğerlerime çektim. Ayağı kalkıp duvarlara elimi sürerek, odamın çıkışına ilerledim. Yıllarca oturduğumuz bu evden ayrılıyorduk. Çıkmadan son kez odama baktım.
Hoşça kal on yedi yılım, hoşça kal dört duvarlarım.
*
Kafamı camdan çıkarıp, sıcak rüzgarın yüzümü okşamasına izin verdim. İçinde olduğum tuhaf ruhsal durumun nedenini bilmiyordum. Ya da sadece heyecandan başka bir şey değildi. İstanbul'dan Muğla'ya uzanan bir serüvene atılıyordum. Yeni bir okul tecrübem daha önce hiç olmamıştı. Neler yaşayacağınızı kestiremiyordunuz, o okul kapısından girene dek içimi birçok sorular kemirecekti biliyorum. Kulaklığımı çıkarıp, Anne ve babamın güzel gün dilekleri eşliğinde arabadan indim.
Okulun geniş kapısından içeri girdim. Midemde bir yumru ile sınıfımı arıyordum, ne zaman gerilsem midemde resmen bir ağrı oluşurdu. Sonunda 12/C sınıfını görmüştüm. Girmeden önce korkunç sorular üşüştü zihnime.
Arkadaş bulabilecek miydim?
Sevilecek miydim yahut sevilmeyecekmiydim?
Dışlanır mıydım?
Bir sürü soru bombardımanına tutmuştum kendimi. Kapının önünde derin bir nefes alıp verdim. Yeni bir sayfanın ilk satırlarındaydım. Zihnimin kapılarını araladım ve, "Rahatlamalısın Hande." dedim kendi kendime. Sınıfa girince hocanın içeride olduğunu görmemle konuşmaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkâr Serseri
Teen FictionOn sekiz yaşındaki Hande binlerce kurduğu sahte dostlukların ardından içine kapanan biri haline dönüşmüştür. Ta ki ani bir kararla şehir değişikliği yapılıncaya dek. Onun hikayesi asıl şimdi başlıyor. Yirmi yaşındaki cipa hastası Destan, insanlarda...