Sınıfta derin bir sessizlik herkes verilen grup ödevlerini yapıyordu. Hava bulutlu ve kasvetliydi, tıpkı benim içim gibi. Takım çalışmasında tabi ki de Destan'la eşleştirilmiştim. Bugün ki yoğun ders programından sonra hocamız bize sıra arkadaşımızı birkaç kelimeyle tanımlamamızı istemişti. Bugün ayrı bir güzeldi. Lacivert bir kazak giyinmişti. Kalemimi dudaklarıma götürüp kaçamak bir tavırla tekrar ona baktım."Kazağın çok yakışmış." dedim. Yüzüne kibirli bir gülümseme yerleşti. Bakışlarını çekinmeden belirgin bir şekilde göğüslerime dikince apışıp kaldım.
"Sana da siyah yakışmış." diye fısıldadı. Bakışlarımı gayri ihtiyarı üstüme çevirdim. Beyazın altına siyah çamaşır giyinmek gibi bir hata yapmışım. Sabah okula geç kaldığımda bazen böyle saçmalıklar yapabiliyordum maalesef. Örneğin ortaokulda sütyenimi giyinmeyi unutmuş ve bütün gün bahar sıcağında ceketle gezmek zorunda kalmıştım. Yüzünü elimle kağıda çevirdim.
"Aynı zamanda utangaç." diye not düştü kağıda. Kağıdına baktığımda eliyle kapadı. Kendi kağıdıma dönüp ilk kelimemi yazdım.
İtici.
Aslında çok düşünmeme gerek yoktu. İçimde ne varsa dökmeliydim bu kağıda.
Agresif
Güçlü
İşim bittiğinde kağıdımı ona inat ters çevirip arkama yaslandım. Kağıdıma elini götürmeye yeltendiğinde onu durdurdum.
"Çok merak ediyorsan okuyabilirsin." dedim. Gözleri merakla irileşti. Ardından kağıdımı çevirmeden önüne sürdü. "Ama, ben de seninkini okuyacağım." dedim elimi onun kağıdına götürerek.
"Unut gitsin." dedi kağıdımı geri verirken. Merak ediyordum hakkımda ki yazdıklarını. Çünkü biliyordum asla onun ağzından duyamayacaktım. Aslında az-çok tahmin edebiliyordum, hepsi olumsuz itici özelliklerdir. Bari öğretmene beni yanlış tanıtmasa, hepsini öğretmen okuyacaktır elbet.
Ders bitiminde kağıtlar arkadan öne doğru toplandı. Kağıdına her ne kadar bakmaya çalışsam da hiçbir şey görememiştim. Öğretmen tüm kağıtları masasında toplayıp düzenledi.
"Hadisene zil çaldı." dedi. Koray Sırma ve Anıl ayaklanmış beni bekliyorlardı.
"Siz gidin ben geliyorum hocaya çözdüğüm testlerden yapamadığım bir soruyu soracağım." dedim. Hepsi onaylayıp sınıftan ayrıldı. Hemen kalkıp Aylin hocanın yanına gittim. Tam kağıtları bir dosyaya yerleştirirken onu durdurdum.
"Hocam ben sanırım adımı yazmayı unutmuştum dosyayı alabilir miyim?" dedim tüm inandırıcılığımla.
"Tabii canım al." dedi dizüstü bilgisayarını çantasına yerleştirirken. Öğretmenden biraz uzaklaşıp önündeki ilk sıraya oturdum ve kağıtları karıştırmaya başladım. İlk Anıl'ın kağıdı elime ulaşmıştı. Okumak istesem de yapamadım çünkü Aylin hoca sınıftan çıkacaktı ve beni bekliyordu. Zamanla yarışıyordum.
Sonunda bulmuştum.
Destan Aymaz- Hande Gürmen kağıdına ulaşınca çaktırmadan hocaya baktım, telefonuyla oynuyordu. Yazılanları heyecanla okumaya başladım.
Masum
İnatçı
Güzel
Utangaç
Gözlerim iri iri kağıda bakakalmıştım. Güzel mi? Takıldığım tek kelime nedense bu olmuştu. Kağıtları hemen toplayıp hocaya uzattım ve teşekkür edip sınıftan ayrıldım. İçimde garip bir sevinç oluşmuştu. Beni güzel bulduğunu bilmek mutlu etmişti. Sonra aniden çöken üzüntüyle yüzüm asıldı. Öyleyse neden beni sevmiyordu? diye sordum kendime. İç sesim bilmiş bir sesle karşılık verdi; "Demek sadece güzel olman yeterli değilmiş." diyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/70291779-288-k155689.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkâr Serseri
Roman pour AdolescentsOn sekiz yaşındaki Hande binlerce kurduğu sahte dostlukların ardından içine kapanan biri haline dönüşmüştür. Ta ki ani bir kararla şehir değişikliği yapılıncaya dek. Onun hikayesi asıl şimdi başlıyor. Yirmi yaşındaki cipa hastası Destan, insanlarda...