29. Bölüm

8.4K 292 45
                                    

Hiç kontrol etmeden yorgun gözlerle yayımlıyorum bu bölümü. Hatalar için özür diliyorum daha sonra kontrol edeceğim.

Benim hayalet okuyucularım sizlerden ne istediğimi biliyorsunuz. :D Satır içi yorumlarınızı görmek istiyoruum! Ve her birinizi çok seviyorum kızlarım. <3

Uzun bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Bölüm Şarkısı: Kadebostany- Save me 🎵

İnsan beyni kontrol altına alamadığımız, karmaşıklık sergileyen bir bağlamlar bütünüydü. Sahi, kontrol mekanizması ne diye vardı o zaman? Otokontrol sağlayamıyordum. Psikolojik oyunlara nasıl cevap verdiğimiz, karakterimizi ortaya koyardı biraz da aslında.

Terden sırılsıklam olmuş, yüzüme yapışan saçımı nefesimle geri kovdum. Ağrıyan omuzlarımı dairesel hareketlerle çevirirken Çağatay'ın bana dikkatle baktığını gördüm. Zor da olsa kayıtsız kalmayı başarmıştım. Biri dikkatle bizi izlerken neden rahat olamazdık?

"Denge ve his istiyorum sizlerden." dedi hepimizin arasında dolaşarak. "Ruhunu katmadan ne kadar istediğini yansıtamazsın." Hemen arkamda sarf ettiği sözler, nefesini ensemde hissetmeme neden olmuştu. Ve tüm tüylerim saygı duruşuna geçmişti. Yavaşça öksürüp boğazımı temizledim. Tekrar açılan müziğin notaları ruhuma işlenmesi gerekirken, bedenime çarparak kayboluyordu. Onun rahatsız edici bakışları üzerimdeyken başarılı olamıyordum. O gün o olaydan sonra dansa profesyonelce devam edemez olmuştum.

Bana her şey o anı hatırlatıyordu. Bizi motive ederek teker teker karşımıza geçerek izliyor hatalarımızı söylüyordu. Toplu şekilde bizler dans ederken, izlenme sırası bana gelmişti. Tam karşıma geçmiş dikkatle izliyordu.

'Hata yapmamalısın.' Diye hatırlattı iç sesim. Ben hareketleri gerçekleştirdikçe kehribar rengi gözleri bedenimde arzuyla turluyordu. Bunu fark etmemle hareketi yanlış yaptım.

Kahretsin!

Kusursuz bir dansçı değildik ama hatalar bariz bir şekilde kendini gösterirdi. O yüzden dansta hatalara yer yoktu. Bir an durur gibi olduğumda devam etmemi söyledi ve yarım dönüş yaparken yere çakıldım. Herkes dans etmeyi kesmiş bıyık altından gülerek iyi olup olmadığımı soruyordu.

Kalkmak için hareketlendiğimde Çağatay elini uzattı fakat yardımını reddederek kendi çabamla ayağa kalktım.

"Ben biraz dinlenmek istiyorum." Dedim yüzüne bakmadan.

"Evet arkadaşlar beş dakika mola veriyoruz." Dedi ben sınıftan çıkarken.

Hızlıca soyunma odasına geçtim. Sinirle sandalyedeki çantamı yere fırlatıp oturdum. Nemli saç diplerimi karıştırıp kafamı ellerimin arasına aldım. Dünyanın en sevimsiz ve en çirkin gününü yaşıyordum. Ve üstelik bok gibi dans ediyordum. Ne zaman gözleri bedenimde gezinse bocalamaya başlıyordum. Ondan rahatsız oluyordum.

"Neden seni etkilememe izin veriyorsun?" diye sordu. Kafamı kaldırıp baktığımda kapıda kollarını kavuşturmuş beni seyrettiğini gördüm.

Ayağa kalkarak çantamı yerden aldım ve suyumu alıp kafama diktim. "Bunu da nereden çıkardın?  Hatalarımı bu kadar kişiselleştirmen çok yersiz."

Neşesiz bir şekilde güldü. Ve yaslandığı kapıdan doğrularak bana doğru yürümeye başladı. Sırtım ona dönüktü ama duvara yansıyan karanlık siluetinden onu görebiliyordum. Tam arkamda durdu.

"Buna bir son ver. Zira en iyi dansçımın küme düşmesini istemem." Dedi usulca. Öfkeyle ona döndüm.

"Beni hiçbir aptal sebep kümeye düşüremez." Dedim üstüne basarak. Yanından ayrılıp salona geri girdim. Herkes bana bakıyordu, kafamı dikleştirip her birine dik dik baktım. Hepsi bakışlarını geri çevirip tekrarlarına devam etti. Bir daha hata yapmamak üzere girdiğim bu salonda her birinin suratına dikkatle baktım. Ve hatasız bir şekilde dans etmeye kaldığım yerden devam ettim.

Günahkâr Serseri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin