Bölüm Şarkısı: Arctic Monkeys- 505Bölüm 21| Kaçınılmaz
Ruhumdaki en aydınlık yerlere bile gölge çöküyordu. Düşünemiyordum sadece hissediyordum.
Dudaklarımız ayrıldığından nefes nefese kalmıştık. Soluğunu yavaşlatmaya çalışırken fısıldadı,
"İrademin, pardon korkaklığımın raf ömrü buraya kadarmış."
Bir halatın güçlü direnişi aşınmış ve inceldiği yerden kopmuştu. Dünyada iki tür insan vardır. Aşıklar ve olmayanlar... Üzerimden çekip atamadığım bir arzu sersemliği vardı. Sanki tüm güzel duygularım harmanlanarak içimdeki o küçük derin boşluğu dolduruyordu.
***
Tozlu kütüphane rafları arasında unutulan, değer verilmeyi bekleyen bir kitap gibi hissediyordum kendimi. Ona baktığımda rahat bir tavırla oturmuş hocayı dikkatle dinliyordu. Ben onu incelerken dudaklarında ince bir tebessüm peyda oldu, onu izlediğimi fiziksel olarak hissetmişti. Yüzüme şapşal bir gülümseme yayılırken utanarak önüme döndüm. Gülüşünün kısık tınısını sevdiğim adam. Sersem kalbim onun gözlerinde yaşamak istiyordu. Bazen sırf bu yüzden kalbimi parçalayasım geliyor. Kadir öğretmen uğruna şiirler yazılmış kadın; Tomris Uyar'ı anlatıyordu.
"Eşi Turgut Uyar, tutkulu bir aşk yaşadığı Cemal Süreya ve ona olan ilgisi ve hayranlığını saklamayan arkadaşı ve platonik aşığı Edip Cansever. Kısacası edebiyat dünyamızın üç büyük şairi satırlarında kendisine seslenmiştir." Tahta kalemini masaya bırakırken ön sıradaki bir kız söz aldı.
"Peki ya sizin uğruna şiir yazdığınız birisi oldu mu?" Kadir öğretmen karizmatik biriydi, böyle olunca (doğal olarak) kızların ilgisini çekiyordu. Ona olan ilginin oda farkındaydı, alışılagelmişin çok dışında bir öğretmendi. Hatta bize geçen gün ona Kadir abi diye hitap etmekten cekinmememizi söyledi. Donanımlı ve anlayışlı bir mizaca sahipti. Kadir hoca samimi bir şekilde gülümsedi.
"Oldu elbet." dedi. Kız bu cevaptan pek memnun olmamışcasına burnunu kırıştırdı.
"Hocam en sevdiğiniz şiir hangisi?" diye sordu Yusuf.
"Orhan Veli- Macera." diye cevapladı. Ders bittiğinde zil çaldığı gibi herkes ayaklanıp sınıftan çıkmaya başladı. Koray Anıl'ın kafasını kolunun altına almış saçını dağıtıyordu.
"Demek o son pası karşı takıma verirsin he." dedi Koray.
Anıl gülerek Koray'ın elinden kurtulmaya çalışıyordu. "Ben size futboldan anlamam demiştim."
Destan, "Onu anladık zaten." dedi alayla. Koray Anıl'ı serbest bırakırken Sırma araya girdi.
"Yüklenmeyin sevgilime. Olur öyle, hem her erkek futbolda başarılı olacak diye bir kaide yok." dedi Anıl'a sarılarak.
Anıl dağılmış kıvırcık saçlarını düzeltti. "Bence sen beni fazla kınama." dedi parmağını Koray'a sallayarak.
Koray kaşlarını çatıp, "Nedenmiş o?" diye sordu.
"Çünkü gelecek junior Koriş bana benzeyebilir. Ne demişler çok kınama." dedi muzip bir tavırla. Koray sınıfın içinde ona doğru koşarken Anıl kaçmaya başladı. İkiside şuan küçük çocuklardan farksızdı.
Anıl, "Kaçan kovalanır temsili." beni öne atarak arkamdan koşup sınıftan dışarı fırladı.
Destan, "Yavaş lan yavaş." diye söylendi. Koray arkasından fırladı ve oyunlarına dışarıda devam ettiler. Sırma peşlerinden çıkarken Destan kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkâr Serseri
Novela JuvenilOn sekiz yaşındaki Hande binlerce kurduğu sahte dostlukların ardından içine kapanan biri haline dönüşmüştür. Ta ki ani bir kararla şehir değişikliği yapılıncaya dek. Onun hikayesi asıl şimdi başlıyor. Yirmi yaşındaki cipa hastası Destan, insanlarda...