18. Bölüm

10K 382 99
                                    

Herkese merhaba!

Uzun bir bölümle karşınızdayım umarım keyifle okursunuz. Arkadaşlar oy ve yorumlar okunma oranına nazaran çok az. Sizleri bekletmemek için iki gün bilgisayar başından hiç kalkmadım. Derslerimden ödün verip bölüm yazıyorum. O yüzden yorumlarınıza ihtiyacım var. Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. LÜTFEN! <3

Bu arada bölümün sonunda sizi ufak bir sürpriz bekliyor. Geçen bölümün sonunda ufak bir değişiklik yaptım tekrar bakmanızı öneririm.

Sizleri seviyorum! <3
-------------------------------------------
Multimedia: Hande Gürmen.

Bölüm Şarkısı: AURORA- Runaway

Ona olan duygularımı hangi lisan anlatmaya yeter bilemiyorum. Kurak bölgelerime damla damla düşen su tanesi gibiydi. Belime ağırlık yapan koluna baktım. Nefesi enseme esiyordu. Şu an bu pozisyonda oluşumuzun onun için hiçbir anlam teşkil etmediğinin farkındaydım. Gece güne uzadı, gün ise geceye gebe kaldı. Büyük odasının boydan camları şehrin küçük manzarasını odaya sunuyordu.

Gece boyu saçlarımla oynayıp saç diplerime masaj yapmıştı. Bunun etkisiyle gözlerim yorgunlukla kapanmıştı. Şimdi yine aynı yorgunlukta açılmıştı. Kolunun altından yavaşça ona doğru döndüm. Kesinlikle her sabah uyandığımda mütemadiyen görmek isteyeceğim bir manzaraydı. Saçları dağılmıştı. Suratında kusur aramak için yolculuğa çıkan kahvelerim bu seferden eli boş döndüler. Karnımın ağrısıyle acıyla kıvranmaya başladım.

Kahretsin.

Adet düzensizliği olan biriydim. Ne zaman ve nerede olacağım belli olmuyordu maalesef. Yine bir regl vakasıyla Destan'a rezil olmak istemiyordum. Bacaklarımın arasında baş gösteren sıcaklıkla yatakta doğruldum. Pantolunumdan beyaz nevresime geçen kızıl lekeyi görünce ağzım bir karış açılmıştı. Sinirden ağlayacaktım. Ne yapacaktım şimdi?

Destan'ı uyandırmayı düşündüm. Daha sonra bunun saçma olduğunu fark ederek vazgeçtim. Ne diyecektim, 'Kalk Destan regl oldum.' Mu diyecektim? Utancımdan olduğum yerde sindim.

Yüzümü dizlerime gömüp sessiz sessiz ağlamaya başladım. Ağlama sebebim sadece bu değildi, sanki birçok şeye ağlıyor gibiydim. Anneanneme, anneme en çok da nedense kendime. Hormonlarım alt-üst olmuş gibiydi. Destan uyanmadan bu işi nasıl halledebilirim diye kara kara düşünürken yatakta oluşan sarsıntıyla havalandım. Gözlerimi şaşkın bir şekilde Destan'a çevirdim. Uyku sersemi bir halle beni lavoboya taşıdı. Küvete bıraktıktan sonra dolaptan bir havlu çıkarıp çamaşır makinesinin üzerine bıraktı.

"İhtiyacın olan şeyleri alıp geliyorum, o zamana kadar sende banyonu yaparsın." Sesi kalın ve pürüzlü çıkmıştı. Uyku mahmuruydu, şiş gözlerini açmakta zorlanıyordu.

Tam banyodan çıkacakken, "Teşekkürler." dedim sessizce. Kapıyı çektikten sonra üstümdekilerden kurtulup duşa girdim. Suyun altında uzun bir süre öylece durdum. Sıcak su ağrılarımı biraz olsun dindirmişti. Daha sonra Destan'a ait erkek duş jeliyle liflendim. Duşa kabinden çıktığımda onun gibi koktuğumu farkettim. Saçlarım, tüm bedenim tıpkı onun gibi kokuyordu. Verdiği havluyla bedenimi sardım, havlu hemen kalçalarımın altında bitiyordu. Çamaşırımı ve pantolonumu makineye atıp çalıştırdım. Banyodan çıktığımda hala gelmemiş olduğunu fark ederek sıkıntıyla nefes verdim. Telefonumu elime alıp anneme mesaj attım. Beş dakika sonra cevap gelmişti. İyi olduğunu ve cenaze işlemlerini hallettiklerini yazmıştı.

Tam o sırada Destan pat diye odaya dalınca apışıp kalmıştım. Islak saçlarımı öne doğru aldım, bir nebze olsun omuzlarımı kapattıkları için içimden onlara teşekkür ettim. Elinde üç poşet vardı. Torbaları ağır bir hareketle yere bıraktı. Gözleride aynı ağırlıkta tenimde dolandı. Aldırmamaya çalışarak paketlere baktım hepsi marka torbalarıydı. Bunlara gerçekten bu kadar para verdiğine inanamadım. İçlerini karıştırdım; ped, pantolon ve sweatshirt vardı. Penti paketinin içine baktım. Kutuyu açmamla vişne çürüğü renginde çamaşır takımıyla karşılaşmam bir oldu. Seçtiği beden benimkiyle aynıydı.

Günahkâr Serseri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin