Tam üç yıl önce bugün ilk bölümü yayımlamıştım. Tam üç yıldır bu hikayeyi yaşıyoruz, desteğiniz sevgini ve sabrınız için çok teşekkür ederim. Umarım daha da büyürüz.
Günahkar Serseri ile ilgili sorularınız varsa bana sorabilirsiniz.
Lütfen duygularınızı benimle paylaşın. Bol bol oy ve yorum bekliyorum.
İyi okumalar!
1 hafta sonra...
Ruhum kar topluyordu. Hayat tüm zalimlikleriyle üzerime yağıyordu. Bu ruh bu bedene bir ömür sığabilir mi? İçimde günden güne eksilen şeyler benden alıp götürüyordu sanki. O halde geriye benden ne kalıyordu? Umar arayan ruhum bitap düşmüş izbe bir sokakta kırıkça bir kaldırıma oturmuş gibiydi. Yarınlarımı düşünmek zorundaydım.
Kahvelerim soğuk zemine indi. Yaşadığım şeye gözlerimin de şahit olmasını istemiyordum. Ne komik, sanki ruhum şahit olmuyormuş gibi kahveliklerimi eksik bırakmayı kar biliyordum. Zavallı bir hesabın içerisindeydim. Hani konuşmaya devam etseniz ağlayacağınızı bilirdiniz ya, ben de bakarsam deliler gibi ağlamaktan korkuyordum...
Ta ki o acı cümleyi duyana kadar yerden gözlerimi bir an olsun çekmedim. Baştan aşağı ter içinde titriyordum. Elimin tersiyle alnımda biriken teri silip bu hissi bastırmaya çalıştım.
"Gereği düşünüldü." ter damlalarının bıyıklarımda biriktiğini hissettim.
Bakışlarım annemi bulduğunda babama acı-acı bakıyordu. Gözleri lav içindeydi. Babama döndüm. Dişlerini sıkıyor zorlukla ayakta duruyordu. Hakim Bey'e baktım. Otomatik bir şekilde sonuca bağlamaya çalışıyordu. Durdu ve önündeki dosyaları düzeltirken bana baktı.
Bakışları, karanlık bir caddede dörtlüleri yakmış üzerime gelen bir araç gibiydi. Salona zehir gibi bir sessizlik çöktü.
Bıyıklarımda acımasızca birikmiş teri elimle savarken, avuç içleriminde bıyıklarımdan pek farksız olmadığını fark ettim. Soluğum yavaşlar gibiydi. Avuç içlerimi jean kotumun üzerine sürterek çaresizce kurulamaya çalıştım. Bayılacak gibiydim.
Atak; Her şey karşıma dikilmiş gibiydi. Terleme, titreme, bulantı, bayılacak gibi olma ve en kötüsü ölüm korkusu. 'Bayılmamalısın Hande' diye tekrarlayıp duruyordum içimden. Bunun bir panik atak nöbeti olduğunu biliyordum. Ne denli bu kadar çaresiz hissetsem vahşice kollarını kavuşturmuş bir şekilde karşımda beliriyordu.
"Hüküm:" bu kelimeyle birlikte herkes ayağa kalkmıştı. Destek alarak ayağa kalktım. Şakaklarımda biriken terin hissini görmezden geldim.
"HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1"-Davanın KABULÜ ile Muğla ili, Bodrum ilçesi, İzzet Mahallesi..." Açıklamaya başlar başlamaz tüm aile yaşantımız gözümün önünden geçip durdu.
"Tarafların müşterek çocukları 19/09/1998 doğumlu Hande Gürmen'in velayetinin davacı anneye verilmesine,
Velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk 09/09/1998 doğumlu Hande Gürmen'in her ayın 2. Hafta sonu Cumartesi Saat 10:00 ile Pazar günü Saat 17:00 sırası, dini bayramların son iki günü Saat 10:00 ile 17:00 arası, Temmuz ayının 1. Günü Saat 10:00 ile 20. Günü Saat 17:00 arası babası ile görüşmesi şeklinde şahsi münasebet kurulmasına,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
![](https://img.wattpad.com/cover/70291779-288-k155689.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkâr Serseri
Fiksi RemajaOn sekiz yaşındaki Hande binlerce kurduğu sahte dostlukların ardından içine kapanan biri haline dönüşmüştür. Ta ki ani bir kararla şehir değişikliği yapılıncaya dek. Onun hikayesi asıl şimdi başlıyor. Yirmi yaşındaki cipa hastası Destan, insanlarda...