Dispersed Pieces ☾ Harry Styles

Episode 1.

Beğeneceğiniz bir şey çıkarmışımdır umarım. Görüşleriniz ve yorumlarınız benim için çok önemli. Bu arada bu kitabın kurgusunu Wattpad'de sanırım ilk ben yazıyorum. Yani kurgu değişik bir şey. Her neyse, iyi okumalar!

HARRY STYLES

Kravatımı gevşeterek derin bir nefes aldım. Bugünkü dava kesinlikle karşılaştığım zorlu davalar arasında ilk bire yerleşmişti. Her zamanki gibi kaybetmemiş, bu davayı da kazanmıştım.

Büroya ilerlemeden önce kağıt bardaktan bir kahve kaparak yorgunluğumu alması için bir yudum içtim. Sanırım dün gece Krissy ile sevişmemeliydim. Sabaha kadar süreceğini tahmin etmemiştim ama o her zamanki gibi işini bilerek beni yataktan çıkarmamıştı. İki saatlik uykuylaydım ve hemen eve gitmek için her şeyimi verebilirdim.

"Bay Styles?"

"Evet?" Yorgun bakışlarımı Letra'ya çevirdim. Her zamanki gibi, siyah kısa etek ve salaş bir tişörtle karşımdaydı.

"İstediğiniz herhangi bir şey var mı?" diye sordu. Sorusuna gözlerimi devirmeden edememiştim. Ofisime gittiğimde bir şeye ihtiyacım olduğu zaman onu arayacağımı biliyordu.

"Hayır, yok." dedim ona bakmayıp yanından geçerken.

"Yorgun gözüküyorsunuz, efendim. Masaj yapmamı ister misiniz?"

Tanrım, bu kızın benimle derdi neydi böyle? İletişim kurmaya çalıştığını göremeyecek kadar kör değildim ama sadece şimdi zamanı değildi ve ona bunu anlatmaya üşenecek kadar yorulmuştum. Diğer yandan ise masaj fikri iyi gelmişti ama masaj esnasında ağzının boş durmayacağını, bana sorular soracağını biliyordum. Bu riske girmeyip, ona dönmeden konuştum.

"Sana bir şey istemediğimi söyledim. Beni rahatsız etme." Geniş ofisime ilerlerken yüz ifadesinin nasıl olduğu pekte umurumda değildi. Kahvemden bir yudum aldım ve deri koltuğa yayıldım. Telefonumu sessize alıp, uyumayı düşündüm ancak uyumayı bir yandan da istemiyordum. Elimdeki evlilik yüzüğümle oynamaya başladığımda aklım dün geceye gitmişti. Krissy o kadar yorgun olmasına rağmen sürekli beni düşünüyordu. Bir hakim olabilirdi ama sert duruşu sadece dışarıdakilere karşıydı bana hep merhametli ve aşkla bakardı. Beni sevdiğini biliyordum, onun beni sevdiği kadar bende onu seviyordum.

Derin bir nefes alıp, ayaklarımı masaya çıkardım. Bir viskimin olduğunu hatırlayınca gülümsememe engel olamamıştım. Masanın altındaki mini buzdolabını açarak, viski şisesini çıkarıp cam bardağa koydum. Kahvenin üstüne viski içmek bana ne halt yapar bilmiyordum ama denemekten zarar gelmezdi. En fazla yere yapışırdım, yani sanırım...

---

"Bay Styles?" Bir kadın sesiyle bedenim sarsıldı. Gözlerimi açma gereği duymayıp, tekrar mayışmaya devam ettim.

"Bay Styles," dedi tekrardan kadın sesi.

"Ne var?" Homurdandım. Gözlerimi yavaşça araladığımda ofisimdeki koltukta uyuya kaldığımı anlamıştım.

"Çıkış saati geldi, efendim." Letra konuştuğunda esneyerek ayaklandım. Demek ki kahvenin üstüne viski içince uyuyormuşsun.

"Birileri geldi mi?" Olduğundan daha boğuk olan sesimle sordum.

"Hayır." diye yanıtladı. Onu başımla onaylayıp, ofisten çıktım. Hava kararmıştı ve ben günün yarısını uyuyarak geçirmiştim. Yüzümü acilen yıkamam lazımdı, ayılmam gerekiyordu.

Tuvalete girip yüzüme su serptim ve aynadan kendime kısa bir bakış atıp, tuvaletten çıktım. Henüz otuzlarımda bile değildim ve bu kadar genç olmama rağmen evli biri aynı zamanda çok yorulan bir insandım. Bu lanet işten iyi para almasam ya da itibarım çok bilinmese ayrılmaktan ve tüm gün Krissy'i düzmekten hiç çekinmezdim. Tanrım, Krissy... Onu özlemiştim. Sanırım o şu an çoktan eve varmıştı ve benim için masayı donatmıştı.

"Şey, Bay Styles," Letra konuştuğunda ona sorar gözlerle döndüm.

"Hava karardı ve yağmur yağıyor. Şu an burada da sizden başka kimse yok. Rica etsem beni eve bırakabilir misiniz?"

Saatime baktıktan sonra bakışlarımı tekrar onunla buluşturdum.

"Tamam, beni takip et." dedim ilerlemeye başlarken. Arkamdan gelen topuklu sesleriyle beni takip ettiğini anlamak o kadar da zor değildi. Otoparka vardığımızda hızla kapıyı açıp, onunda binmesini bekledim. Bindikten sonra kemerini bağladı ve bakışlarını bana çevirdi. Ona karşılık vermeden kontağı çevirdim ve gaza köklendim. Çalan klasik müzik arabayı doldurduğunda parmaklarımla direksiyonda bir ritim tutmuştum.

"Klasik müzik sever misin?" Tüm dikkatim yoldayken sordum.

"Evet, elbette." dedi titrek bir nefesle.

"Yolu tarif etmelisin." dedim direksiyonu kırarken.

"İlerden sola dönüp B bloğuna gireceksiniz." diye yanıtladı işaret parmağıyla yolu gösterirken. Dudaklarımı ısırdım ve biraz daha hızlandım. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bunu normalde ben Krissy'e yapardım ve rahatsızmış gibi görünse de ağzında olan o yamuk sırıtışı hep fark ederdim.

"Eşiniz hakimdi değil mi?" Parmaklarını çıplak bacaklarına koyarken sordu. Bakışlarım bir anlık oraya kaysa da hızla yola geri dönmüştü.

"Evet." Net bir şekilde cevap verdim.

"Kaç yıldır evlisiniz?"

"Bu kadar çok soru sormamalısın. Bunların seni ilgilendirdiğini sanmıyorum." diye yanıtladım bloklara yaklaşırken.

"Peki, ben üzgünüm."

"Tamam, sorun değil."

Ona bakmasamda nefes nefese olduğunu hızlı soluklarından anlamıştım.

"Sorun ne?" Ellerini bacaklarına bastırırken sordum.

"Hiç, sorun yok." Gülerek yüzünü döndü. Onu onaylayıp, B bloğuna girdim.

"Burada durabilirsiniz."

"Tamam." dedim arabanın hızını yavaşlatıp, durdururken. Kemerini çıkardı ve bana döndü. Aynı şekilde ona döndüğümde oldukça stresli gözüküyordu.

"Bir sorun olmadığından emi-"

Dudaklarını aniden dudaklarıma bastırdığında, kendimi hızla geri çektim ve bedenini yavaşça ittim.

"Ben, ben üzgünüm. Gerçekten üzgünüm." Elleri titremeye başlamıştı.

"Bunu yapmamalıydın, bunu yapmamalıydın." Nefes nefese ona yaklaştığımda konuştum. Ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu sadece tekrar dudaklarını hissetmek istiyordum.

"Bunu yapmamalıydın..." Kısık sesle dudağına fısıldadığımda, hızla dudaklarımızı birleştirdim. İşte o zaman bir karım olduğunu unutmuş, evlendiğimden beri ilk defa Krissy'nin dudaklarına yabancı bir dudak öpmüştüm...

Ta da! Yorumlarınızı çok merak ediyorum. İlk bölüm olduğundan kısa tuttum. Neyse sizleri seviyorum.