Episode 23.

2.4K 204 86
                                    

Bol yorum görürsem çok iyi olur!

Cassie ismini eşimin ağzından iki kez duyuyordum ve gerçekten kim olduğunu merak etmeye başlamıştım. Kapıyı düşünmeden açtığımda ise Harry'nin şaşkınlıkla bana bakarak telefonunu arka cebine koyduğunu görmüştüm.

"Kiminle konuşuyordun?" diye sordum kollarımı buluşturup, sorgulayıcı tavrımı takınarak.

"Hiç, işle alakalıydı."

"Cassie kim?" Kaşlarım alayla ve ezikleyici bir tavırla üzerinde geziniyordu. Ne zaman ona karşı üstünlük taslasam bu hareketi uyguluyordum ve Harry gerçeği söylemek zorunda kalıyordu.

"Müvekkilim."

"Yalan," Ona yaklaştım ve önünde durdum. "Gerçekten o kadın kim?"

"Yalan söylemiyorum, müvekkilimdi. Artık değil çünkü davasını almam için beni tuttuktan hemen sonra vazgeçti ve iptal ettirmeye çalıştı. Şimdi tekrardan aynısını yapmaya çalışıyor. Birçok kez mesaj attı ama engelledim. Şimdi başka bir numaradan beni aramış. İstersen bakabilirsin."

Gözlerine dikkatle bakarken yalan söylemediğini anlamıştım. Gerçekten doğruyu söylüyordu ve elimi gerek yok dercesine kaldırarak telefonunu vermesini önledim. Hamileyken bana yalan söyleme cesaretine sahip olacağını sanmıyordum. Harry beni asla bilerek incitmezdi. Üstelik çocuğumuza hamileyken asla bunu yapmazdı. Yalandan nefret ettiğimi biliyordu.

"Bana inanıyorsun değil mi?"

"Evet," Başımla onaylayarak elinde duran gömleğe baktım ve odadan çıkmak için kafamı kapıya doğru salladım.

Hareketimle beraber önden ilerledi ve arkasından takip ederken bakışlarım cebine odaklandı. Telefonunun olduğu cebinin yanında not defteri taşıyordu. Neden olduğunu şimdi sormanın yeri değildi. O yüzden beklesem iyi olacaktı. Yine de not defteri taşıması bayağı anlamsız gelmişti.

Kaşlarım çatık bir şekilde son merdiven basamağını da indikten sonra annemleri derin bir sohbet içerisinde bulmuştum. Babam kahkaha atıyor, kadehteki şarabını sürekli yudumluyordu. Robyn ise lekelenmiş gömleğini unutmuş gibiydi. Harry'nin annesi öyle büyük kahkahalar atıyordu ki, yanaklarındaki gamzelerin hakkını veriyordu.

"Nerede kaldınız? Umarım o şarap lekesi bu kadar beklemenin ardından çıkar." Annem söylendi ama bu konuşmasının altında şakacı bir mizah yatıyordu.

"Harry'nin uygun gömlek bulması uzun sürdü." dedim gülümseyerek ve gömleği eşimin elinden alarak Robyn'e uzattım.

"Teşekkürler, bunu giyebileceğim en uygun yer neresi?"

"Koridorun sonunda soldaki kapıdan geçip giyinebilirsiniz." dedim elimle oturma odasından tarif ederken.

Robyn başını sallayıp, hareketlendiğinde ortada dönen sohbete Harry ve bende eşlik etmeye başlamıştık. Babam sarhoş olana kadar şarap içti. Annem onu toparlayamadığından bu gece bizde kalmaya karar verdiler ve uzun iknaların ardından Harry'nin ailesi de burada kalmayı uygun gördüler. Tüm gece tamamen bundan ibaretti. Ah, bir şey daha vardı. O da eşimin sürekli bakışlarını benden kaçırmasıydı.

---

Bitmesini istemediğim o uzun hafta sonunun ardından yorgunlukla pazartesi sabahına uyanmak en sevmediğim şeylerden bir tanesiydi. Alışılmış olan alarm sesi kulaklarımı sağır edercesine çalarken yataktan zorla kalktım ve banyoya girerek ihtiyaçlarımı halletim. Giyinme odasına girerken Harry'nin çoktan kalkmış olduğunu görmüştüm ve üstünü giyinmeye başlamıştı.

"Günaydın." dedim çıplak omzuna öpücük kondurup, askılıkta duran siyah pantolonumu alırken.

"Günaydın hayatım." Gömleğini aceleci bir şekilde üstüne geçirdi.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin