Episode 10.

7.2K 362 66
                                    

Diğer bölümde oy sayısı 200'ü geçmişti hahayt! Çok sevindim. Umarım yine geçer. Lütfen geçsin, oyları yüksek tutmanızı istiyorum. Sizlere teşekkür ederim, okuyup bana destek olduğunuz için. Sevildiğinizi unutmayın, iyi okumalar!

Elim kolum sanki birbirine bağlanmıştı ve birkaç saniye boyunca ayakta ona gözlerimi kırpmadan şaşkınca bakmak dışında hiçbir halt yapamamıştım. Tüm bunların rüya olduğunu bile düşünmüştüm ancak, yumup açtığım gözlerim sayesinde her şeyin gerçek olduğu ortadaydı.

Bakışlarım gözlerinden yavaşça eline kaydığında, parmak boğumlarının kanadığını fark etmiştim. Endişe ve hızla ona doğru ilerlerken, bana çenesi kasılmış bir şekilde bakıyordu.

"Elin," diye fısıldadım yanına varıp, tutmak için elimi uzattığımda.

"Bırak." dedi ve ben daha dokunamadan kendisini ve kanayan elini benden uzaklaştırdı.

Nefeslerim daralıyordu ve gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Tanrım, böyle öğrenmemliydi. Bunu hiç akıl edememiştim. Şimdi ise gerçekten boka batmıştım ve Harry'nin de gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.

"Bebeğim, açıklaya-"

"Krissy, sus!" Sesini birden yükselttiğinde, yerimde sıçramıştım ve kendimi ondan uzağa giderken bulmuştum.

"Beni dinlemelisin." dedim birkaç adım ona yaklaşıp. Çoktan damlalar gözümden aşağı doğru süzülüyordu. "Ancak eline pansuman yapmam lazım, Harry lütfen."

Kendimi çok savunmasız ve güçsüz hissediyordum. Onu üzmekten hep nefret etmiştim ve bunları bu şekilde öğrenmemeliydi. Ona bunu yüz yüzeyken söylemeliydim ancak her şey bir bomba misali elimde patlamıştı.

Parmaklarım yavaş bir şekilde parmaklarına değdiğinde, gözlerini kırptı ve hızlı bir şekilde elini benden çekerek, dış kapıya doğru ilerledi. Şaşkınlıkla onu izlerken, düşen göz yaşlarımı sildim ve hızla peşinden koşmaya başladım.

"Harry!" Çoktan bahçeye çıkmıştı ve arabasına doğru ilerliyordu. "Bebeğim, bekle. Dur lütfen."

Şiddetli bir şekilde ağlamalarımı sürdürürken, beni umursamıyordu bile. Ancak onun uzun adımlarına koşarak birkaç saniyede yetişmiştim.

Hızlı bir şekilde kolundan tutup onu kendime döndürdüğüm sırada, sırtımı arabanın çelik kapısına çarpmış bir şekilde bulmam bir olmuştu. Ellerini omuzlarımın yan tarafına yerleştirerek, bedenimi araba ile kendisi arasına aldığında bir yaşın gözlerinden düştüğüne şahit olmuştum.

"Canını acıtmak istemiyorum. Yalnız kalacağım, beni rahat bırak."

"Tamam." dedim kekelememeye çalışarak ve hızla ondan sıyrılıp eve doğru koşmaya başladım. Göz yaşlarım durmaksızın akıyorlardı ve onun bu kadar sinirli olacağını hiç düşünmemiştim. Benim onu karşılayacağım gibi karşılar sanıyordum ancak, sinirinin onu ele geçirmesine izin vereceğini tahmin edememiştim.

Verandanın merdivenlerinden hızlı bir şekilde çıkarken, titrememi durduramıyordum. Bunun için benden ayrılamazdı. Aynı şeyi bana kendisi de yapmıştı ve benim kadar anlayışlı olmasını ummaktan başka bir şey düşünemiyordum.

"Krissy, ne oluyor?" Kolumun tutulması ve Anne ile yüz yüze gelmemle birlikte dudaklarımı ısırarak, bakışlarımı kaçırdım.

"Yukarıda olacağım, sonra konuşuruz. Lütfen." dedim fısıldayarak ve kolumu kendime çekerek hızla buradaki odamıza gitmeye başladım. Anne'a ayıp ettiğimi biliyordum ancak şimdilik umursadığım pek söylenemezdi. İçim içimi yiyordu. Ya sinirine hakim olup, canını yakarsa? Ya da kaza yapar ve ona bir şey olursa? Bunları düşünmek daha çok ağlamama sebep oluyordu ve kalbimin acısını dayanılmaz hale getiriyordu. Tanrım, o gelene kadar ne yapacaktım ben? O kadar çaresiz hissediyordum ki, bunlarla birlikte bir de delicesine ağlıyor ve titriyordum.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin