Episode 9.

9.8K 422 212
                                    

Merhaba ben geldim! Beklettiğim için çok üzgünüm ama uzun bir bölümle karşınızdayım aynı zamanda bu bölüm 2000 kelimeye yaklaştı. Bu bölüm oy sayısı 200'ü geçebilir mi? Lütfen. Sizleri seviyorum, iyi okumalar.

"Hayatım hazır mısın?" Harry'nin sesini duymamla valizimin fermuarını kapattım ve kendime çektim.

"Evet, sen?" diye sordum üstüne tişörtünü geçirirken.

"Evet."

Gülümsedim ve valizimi almasına izin verdim. Letra'yı kafede gördüğümden beri birkaç gün geçmişti ve zaten o da bizi fark etmeden çıkıp gitmişti. Böyle yapması iyiydi çünkü onun saçından tutup, duvara savurmamak için kendimi zor tutardım.

Şimdi ise Harry ile Anne'nın evine gidiyorduk. Orası gerçekten çok güzel bir kafa dinleme alanıydı. Anne tıpkı bana öz annemmiş gibi davranıyor, her zaman beni düşünüyordu. Onun yanında asla yabancılık çekmemiştim.

"Aldın mı?" diye sordu Harry bana sorar gözlerle bakarken.

"Neyi almam gerekiyordu?"

"Bebeğim, kondomları aldın mı?" Güldü. Ah, aman tanrım... Bu adam beni deli ediyordu.

"Harry, orada annenler olacak. Böyle bir şeyi düşünmen bile utanç verici." dedim ellerimi yüzümü kapatmak için kullanırken.

"Hayatım, kaç yaşına geldin hala utanıyorsun. Hem daha önce yapmadığımız bir şey değil." Göz kırptı ve elini belime attı.

"Hey, o bir kere oldu. Hem annen o gece birlikte olduğumuzu anlamıştı! Suratımın nasıl kızardığını ve utandığımı çok iyi biliyorsun o yüzden hayır. Kondom falan almak yok koca oğlan."

Söylediklerimden sonra suratı birazda olsa asılsada pek umursadığım söylenemezdi. Böyle bir şeyi bir daha annesinin yanında yapmayı istemezdim. Umarım o da bunu anlardı.

"Peki." dedi küçük bir çocuk gibi ve valizimi alarak odamızdan çıktı. Peşinden giderken gülmeden edemiyordum. Bu halleri oldukça hoşuma gidiyordu ve insanın karşısında sanki beş yaşında bir çocuk vardı.

"Aç mısın?" diye sordum evden çıkıp, kapıyı kilitlediğimde.

"Hayır, sen?"

"Evet biraz." dedim dudaklarımı yalayarak.

"Yolda alırız bir şeyler." dedi ve valizimi sürüklemeye başladı. Çok vurdum duymaz görünüyordu.

"Bak eğer sorun az önce yaşananlarsa, amacım seni kırmak falan değildi. Bana böyle davranma." Yanına vardığımda konuşmuştum.

"Sadece bir şey olmazdı. Neticede kendimize vakit ayırmaya gidiyoruz ve ben seni özlüyorum."

Uzanıp elini tuttum ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim.

"Bende seni özlüyorum ancak beni de anlamalısın. Belki orada kararım değişir." dedim ve göz kırptım.

Dudakları gerilip, gülümsediğinde rahatlamıştım. Şimdilik hiçbir sorun kalmamıştı.

Bagajı açarak eşyaları koydu ve geri çekilip ön koltuğa doğru ilerledi. Arabada oturacağım tarafa doğru ilerlerken, o çoktan binmişti.

Kapıyı açtım ve ön koltuğa kendimi bıraktım. Bakışları bana kayınca sırıttı ve güneş gözlüğünü takarak, kontağı çevirdi. Birkaç saniye sonra araba hareketlendiğinde, hızını alabilmişti.

"Bu sefer yolculuğun uzun sürmesini istemiyorum, biraz hızlı gitsek?" diye sordum saçımı sıkı bir topuz yaparken.

Beni başıyla onayladı ve gaza biraz daha bastı. Arabanın içi oldukça sıcaktı. Bu yüzden elim ilk olarak cama uzanmıştı. Klima açmayı tercih etmiyordum. Nedense bir türlü onla ferahlayamıyordum, bu yüzden camı seçerdim her zaman.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin