Episode 25 - Final.

4.8K 246 383
                                    

Evet, ne desem bilmiyorum. Finaldeyiz... On bin kelimeyi geçti ve sizlere kesit kesit yapayım mı diye sordum. Çoğunluk tam bölüm olsun dedi dolayısıyla uzunluktan sıkılırsanız şikayet istemiyorum!!! (kızgın ifade) İki yılın sonunda anca yapabildiğim bir final ve benim kafama şahsen yerleşti. Umarım sizde beğenirsiniz. Yorumlarınızı eksik etmeyin oyları gerçekten yüksek görmek istiyorum. İyi okumalar!

Bu arada bölüm şarkısını Another Love olarak da düşündüm ve Lovely ile arasında kaldım. Buraya Lovely koydum siz hangisini dinlemek istiyorsanız onu dinleyin <3 

Krissy Styles

Bir yıl... O olayın üstünden bir yıl geçti ama o bir yıl benim için tamamen acı, ızdırap, keder ve pişmanlık doluydu. Görememiştim. Hiçbir şeyi fark edememiştim ve onun asılı bedeniyle birlikte kızımızda beni terk ettiğinde kontrolü kaybetmiştim. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Artık hakim değildim. Çalışmıyordum. Evimizi satmıştım ve rehabilitasyon merkezinden çıkalı neredeyse bir ay oluyordu. İlk başlarda tarif edemezdim. Ağlıyor, rüyalarımda boğuluyor ve bayılıyordum. Gözüm hiçbir şeyi göremiyordu. Onun yokluğunu anlatamazdım. Karnımda büyüyen o küçük yavrunun olmamasını da açıklayamazdım. Zamanın ilerleyişi benim biraz daha acılarımdan kurtulmam olmuştu ama şu anda bile otururken ve düşünürken ağlıyordum. Rehabilitasyondayken etrafımda sürekli benimle ilgilenen insanlar vardı ve onlarla birlikte yapacak, uğraşacak şeylerim oluyordu ama şimdi çıktığım bu ufak stüdyo dairesinde tek başımaydım. Ortamda ne ses vardı ne de herhangi bir insan. Ailem beni yanlarına almayı çok istedi ama kabul etmedim. Onları görmek, bana onlarla geçirdiğim son günümü hatırlatıyordu. Çocuğumuzun olacağını söylediğimiz gün... Herkes gerçekten mutluydu. Kimse bu korkunç kan donduran olaydan bi haberdi ve o kadar mutlu hissetmiştim ki anlatamazdım.

Birkaç kez kendimi öldürmeye çalıştım. Onların yokluğu, hayatımda önem verdiğim insanların yokluğu beni dipsiz bir derinliğe sürüklüyordu. Her geçen gün gözlerim daha çok kararıyor ve nereye baksam onun asılı bedenini görüyordum. Geceleri uyuyamıyor, çığlık atıyordum. Karanlıktan kaçıyordum. Sakinleştirici ile beni durdurmaya çalışsalar bile ertesi gün yine aynısı oluyordu. Asla durmuyordu. Her lanet gün, eşim ve kızım gözlerimin önünde ölüyordu.

Bir gün dayanamadım ve bulabildiğim en sivri aleti alarak kendimi öldürme girişiminde bulundum. Yapamadım. Fark edildim ve anında müdahale edildi. Ondan birkaç hafta sonra ise sakinleştirici ilaçlarını içmeyip, biriktirdim ve neredeyse avcum dolana dek biriken ilaçları ağzıma attım. Orada çalışan genç adam benim tekrardan kendimi öldürmeye çalışacağımı biliyormuş gibi ilaç etkisini göstermeden ağzıma parmak atarak midemdeki her şeyi kusturttu. Yani, yine başarısız oldum.

O zamanlar gözüm hiçbir şeyi görmüyordu ama artık ne yapmam gerektiğini biliyordum. Harry asla intihar meyilimindeki bir adam olmamıştı. O hep sevgi doluydu ve polislerle yaptığım görüşmenin ardından eşimin kişisel eşyalarını bana verdiler. Onları bir kenara koydum ve açmaya yeltenemedim. Buna cesaretimi bulamamıştım. Şu anda ise onun eşyalarına gözüm dolu bir biçimde bakıyordum.

Yağmur damlaları stüdyo dairemin camına çarparak hoş bir ses sunarken görüntüsü ağlamak istetiyordu.

Titrek ellerimle masada duran cep telefonuna uzandığımda elime alıp almama konusunda ufak bir savaş vermiştim. Bunu yapabilir miydim? Ondan bana kalan bu parçalara dokunup onun ölmeden önce yanında bulundurduğu son şeyleri inceleyebilir miydim?

Gözlerimi sıkıca yumdum ve kendimden beklemediğim bir hızla cep telefonunu avucumun arasına aldım. Tenime değen cihazla birlikte kalbimde bir sızıntı oluşurken yavaşça gözlerimi açmış, kilit tuşuna basmıştım. Bulanık gözlerimle ana ekranda ikimizin resmini görmem ağlamamı tetikledi ve yaşlar yavaşça yanağımdan akmaya başladı.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin