Episode 14.

4.4K 201 83
                                    

Beklettim, biliyorum ama çok yoğundum. Affedin lütfen. Bu arada yorumları 100'ün üstünde görmek istiyorum.

Medyadaki resmi, @haroldsdamnvoice yapmış. Kıvırcığım benim. Tekrar teşekkür ederim sana. Öpüyorum.

Hepinize iyi okumalar!

Derin bir nefes alıp, elimle başımı okşadığımda ağrının geçmesini umuyordum. Neredeyse bir haftadır aralıksız çalışmıştım ve tatilden dönen bedenimi buna alıştırmak biraz zor olmuştu. Her gün davadan davaya koşuyordum. Harry'nin de benden bir farkı yoktu ama ben daha fazla yoğun olduğumdan dolayı, en çok bitkin düşen olandım.

Önümdeki dosyaları ayrıntılı olarak incelerken, gördüğüm isim kanımın donmasını sağlamıştı. John Mayess.

Zihnim kendime engel olamadan geçen hafta yaşadıklarımı gözümün önüne serdiğinde, tüylerim diken dikendi. Hala korkuyordum. Bazı geceler rüyalarıma giriyor, Harry'i öldürmekle tehdit ediyordu. Yani ne kadar ondan bedenen kurtulmuş olsam bile zihnim bana onu hep hatırlatıyordu.

Gerçekten zor bir dönem geçirmiştim ve ihtiyacım olan desteği Harry'den başka kimse sağlayamamıştı.

Ona her konuda müteşekkirdim. Bana hep yetmiş, üzülmeme asla göz yummamıştı. En önemlisi ise çoğunu karşılık beklemeden yapmıştı. Bu benim için oldukça dikkate alınacak bir şeydi.

Derince nefes alırken, kahvemi yudumladım ve soğumasını görmezden gelmeye çalıştım. İlk defa bir davaya girmeye çekinecektim ve burada mağdurun ben olması değişik hissettiriyordu. John elbette ki hapsi boylayacaktı ancak onun yüzünü görmek dahi istemediğimden, bu açtığım davaya katılasım yoktu. Yine de bir saat içinde onunla yüz yüze gelecek olmamı unutmamam lazımdı.

Telefonumdan Harry'nin ezbere bildiğim numarasını tuşlarken dudaklarımı ısırıyordum. Bürosu benim büroma pek uzak değildi. O yüzden çok geçmeden burada olacağından emindim.

Yaklaşık birkaç saniye içerisinde telefonu, "Hayatım?" diyerek açarken, gülümsemiştim.

"Hey, nasılsın?" Ellerimle masamda ritim tuttum.

"İyiyim sevgilim, sen nasılsın? Daha doğrusu nasıl hissediyorsun?"

"Bilmiyorum, gerginim." diye fısıldadım. "Hem de çok gerginim, Harry." Sesim iyice kısılmıştı.

"Bebeğim, sakin ol. Birazdan yanına geleceğim ve sana daha önceden de söylediğim gibi o pisliğe haddini bildireceğiz." Oldukça emin konuşuyordu.

"Biliyorum ancak o gece aklımdan çıkmıyor, iğreniyorum." dedim John'un bana saldırdığı anı birer birer hatırlarken. Gözlerimi ise tiksinmekten dolayı yummuştum.

"Öncelikle sen yanlış bir şey yapmadın. Bu senin elinde olan bir şey değildi. Bu yüzden kendisinden tiksinmesi ya da iğrenmesi gereken sen değilsin. Tamam mı?" diye sordu içimi ısıtırken.

"Tamam." dedim fısıltıyla. "Seni bekliyorum, ne zaman çıkacaksın?"

"Şimdi çıkıyorum. Kötü hissetmemeye çalış. Davadan sonra seni bir yere götüreceğim."

"Pekala," Kıkırdadım. "Görüşürüz."

"Görüşürüz canım." dedi ve ardından telefonu kapadık.

Onunla konuşmak içimi öyle rahatlatmıştı ki, gülümsemeye devam ettiğimin yeni farkına varıyordum. Kaç kez söyledim bilmiyorum ama Harry'e her zaman minnettar kalacaktım. Bana böyle destek olmasının bu kadar harika hissettireceğini hiç tahmin etmezdim. Kafamda düşündüğüm ve aklıma getirdiğim birçok kötü olay şimdi tamamen dinmişti.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin