Episode 20.

2.5K 190 218
                                    

Artık finale yavaş yavaş gelelim diyorum. Bu bölümü seveceksiniz diye düşünmedim değil. Hepinize iyi okumalar!

100K'ya çok yaklaştık. <3

Dava gününden bu yana neredeyse iki hafta geçmişti ve o günden beri kafamda Cassie'nin sözleri çınlıyordu.

Hayır, onu aramamıştım. Bunu yapmadım. Ne kadar zorlansam bile o kızla görüşmemiştim. Dava gününden bu güne kadar hep Krissy'nin dibindeydim. Onun yanından ayrılınca kafam dağılıyordu. Tıpkı şu anda olduğu gibi...

"Bay Styles, Bay Lockingam burada."

"İçeri gönder." Asistanıma cevap verirken masamın altında duran içkiye elim gitti ama hızla kendimi durdurdum. İki hafta önce bir söz vermiştim. Şimdi de bir hiçmiş gibi cayamazdım. Hukukçu olarak adil olmam gerekiyordu. Kendime bile...

Gerçi bu konuda çok başarılı değildim. Eşime bile doğruyu söylemeye korkan birisiydim. Şimdi de adil olmaktan bahsetmek söz konusu dahi olamazdı.

"Harry!"

Tok bir ses kulaklarımda yankılandığında bakışlarımı içki şişesinden ayırıp arkadaşıma bakmıştım.

"Chris," dedim ayağa kalkarak. "Davadan beri görünmüyorsun."

"Evet, diğer işlere yoğunlaşmıştım." Elimi sıktı ve masamın önündeki deri koltuklardan birine oturdu.

"Bir şey içer misin?"

"Hayır, daha yeni kahve içtim."

"Güzel."

"Geri dönmüşsün, seni iş üstünde görmeyeli neredeyse yıllar geçmiş gibi hissediyorum." diye konuşurken bakışlarını gözlerimle buluşturmuyordu.

"Alt tarafı birkaç gün izin kullandım ve bu kadar ara bile bana çok geldi." demiş ve kollarımı birbirine dolayarak gözlerimi ondan ayırmamıştım.

Ona baktığımda Krissy ile sarılmaları gözümün önüne geliyordu. Karşımdaki bu adamla neredeyse işe başladığımdan beri arkadaştım. Onu eşimin davasına ben sokmuştum. Şimdi de huysuzluk etmeye hakkım yoktu, biliyordum ama o lanet olası Cassie'nin dedikleri hiç susmuyordu. Zihnimdeki kelimeler birkaç gündür uyumamı bile engellemişti.

"Birlikte öğle yemeği yiyelim mi?" diye sordu bileğindeki saate bakıp, mola zamanının geldiğini belirterek.

"Olur," Masamın üzerinde duran telefonumu aldım ve içki şişesini Chris'e belli etmeden hızla çöpe attım.

"O seste neydi?" Çöpten gelen çatırtıyı duymuştu.

"Ayağımı çöp kovasına vurdum. Önemli bir şey değil."

Kapıyı ilk onun geçmesi için açtığımda, Krissy'e ne yaptığı ile ilgili bir mesaj yazmıştım. Onun öğle molası benden on dakika sonra başlıyordu. Normalde yanına uğrayıp, beraber yemek yerdim ancak Chris'i gizlice sorgulamak gözüme daha cazip görünmüştü.

"Benimkiyle gidelim." dedim arabamın kontağını onun gözünün önünde sallarken.

Sarı saçları bürodan çıktığımız an esen rüzgar sayesinde savrulmaya başlamıştı. Yakışıklı olmadığını inkar edemezdim. Mavi gözleri ve yapılı bir vücuda sahipti. Krissy'i büyücü gibi etkisi altına alabilirdi. Bu adamdan beklerdim.

"Bana uyar." Gülümsediğinde ise benimkine benzer gamzelerinin olduğunu yeni fark etmiştim. Siktir, Krissy gamzelerime bayılırdı.

Ellerim istemsizce yumruk şeklini alırken, dudaklarımı ısırdım ve kapıyı açarak aracıma bindim. Çok geçmeden o da yanıma oturduğunda umursamadan arabayı çalıştırmış, gaza köklenmiştim.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin