Episode 6.

9.2K 402 95
                                    

Ya arkadaşlar bune ilgi? Ne kadar harikasınız sizler öyle. Yerim hepinizi. Seviliyorsunuz. İyi okumalar!

Yeni dava için önüme konulan dosyaları çatılan kaşlarımla incelemeye başladığımda, Elena'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Aferin, hep böyle ol. Dosyalar düzenli olunca işimde kolaylaşıyor." Sahte bir gülümse takınarak, yüzümü ona çevirdim. Gergince gülümsedi ve elini her zaman yaptığı gibi kalem eteğine sildi.

"Çıkabilirsin."

"Tabii efendim." dedi ve bunu bekliyormuş gibi hızla kapıya yürüdü. Ofisimden çıktığında, sırtımı deri koltuğuma yasladım ve dava hakkında olan yazılara dikkatlice göz gezdirmeyi sürdürdüm. Bugün tanıkların görüşü ile birlikte bir karara varılacaktı. Şimdilik işlediği suça göre 8 yıl yatmasını uygun buluyordum. James Whatman. Christian Melson'ı beş yerinden bıçaklayarak ölüme terk etmişti. Kendisi sarhoş olduğunu savunsa da, bu hiçbir şeyi değiştirmezdi. Hepsi palavraydı.

Masada duran kahvemden bir yudum aldım ve gerekli yerlerin altını elimdeki pilot kalemle çizdim. Çıkış saatine az kalmıştı ve buraya geldiğimden beri Harry ile konuşmamıştık. Sabah kahvaltısını alelacele yapıp, onu yatakta uyurken bırakmıştım. Bana mesaj atmaması beni endişelendirse de, aklıma getirmemeye çalışmış başka şeylere odaklanmıştım. Elimdeki dosyaları hızla masama bırakıp, telefonumu aldım ve Harry'nin numarasını tuşladım. Arama yönlendirilirken, bacak bacak üstüne atmış ve kahvemden bir yudum daha almıştım.

Birkaç dakika sonra hattın diğer tarafından sesi duyuldu. "Hayatım?"

"Hey,"

"Bir sorun yok değil mi?"

"Hayır sevgilim. Sadece bugün hiç konuşamadık. İyi olduğundan emin olmak istedim." dedim dudağımı ısırarak.

"Ben iyiyim. Sen nasılsın?"

"Bende iyiyim." Gülümsedim.

"Ne yapıyorsun bakalım?" diye sordu.

"Seni aramadan önce yeni davanın dosyalarını inceliyordum. Şimdide arkama yaslanmış, seninle konuşuyorum."

"Hmm, güzel."

"Seni seviyorum." dedim derin bir nefes almadan önce.

"Bende seni hayatım." diye yanıtladı.

"Kapatıyorum o zaman?"

"Tamam güzelim. Kendine dikkat et. Öptüm." dedi. Gülerek ona karşılık verdim ve telefonu kapadım. En azından iyiydi ve bu içimi rahatlatmıştı.

Silkinip kendime geldiğimde, dudaklarımı yalayıp ayağa kalktım ve öğle yemeği için ofisten çıktım. Topuklularım sayesinde zeminden çıkan ses kulaklarıma dolarken, köşedeki sandalyede oturan John'u görmezden geldim. Hukuk binasından kendimi dışarı attığımda, sıcak hava şimdiden bunalmamı sağlamıştı. Karşı yolun üstünde bir tane kafe vardı. Uzun zamandır oraya gitmiyor hep yemeklerimi sipariş ediyordum. Bugün değişiklik iyi gelebilirdi. Çünkü şu son haftalar doğru düzgün beslenememiştim. Her yemek yiyeceğim sırada aklıma onu aldattığım geliyor ve tüm iştahım kaçıyordu. Sadece o yanımda olduğunda bir sorun olduğunu anlamasın diye yiyordum ancak şimdi endişelenmem gereken bir şey yoktu. İkimizde bir suç işlemiştik ve üzgün olduğumuz aşikardı. Harry hala John'u öptüğümü bilmiyordu ve ben hala kendimi ona anlatmak için hazır hissetmiyordum. Beni anlayacağından adım gibi emindim ancak bir şey ağzımı kapalı tutmamı istiyordu.

"Hoşgeldiniz." dedi bir bayan sesi beni düşüncelerimden arındırırken. Çoktan karşı yola geçmiş, kafenin kapısından içeri girmiştim. Ona gülümseyerek karşılık verdim ve boş olan masalardan birine ilerledim. Rahat sandalyeye oturduğumda, elinde menü ile az önce beni karşılayan çalışan yanıma geldi.

Dispersed Pieces ☾ Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin